- 240 Okunma
- 0 Yorum
- 3 Beğeni
ZÜHRE VE ZEYNEL
Zeynel yirmi üç yaşında herkesin sevdiği, herkese karşı saygılı, dürüst, iyi yürekli bir delikanlı...Zühre ise yirmi yaşında güzeller güzeli, iyi niyetli, sevgi dolu, iyi huylu bir kız...İkisini de tanımıyorum. Küçüklüğümden beridir anneannem ve babaannem tarafından anlatılarak öğrendiğim, aklımda kalmış ,içten içe hayranlık duyduğum iki aşık.
Bu iki aşık, benim doğduğum ve büyüdüğüm köyde ben doğmadan yıllar önce yaşamışlar. Yeşilliğin tonlarıyla süslediği orman, bir tarafı şelalesinden gürül gürül suların aktığı ırmak, bir tarafı az sayıdaki evlerin donattığı bir köy bizimki.
Bu iki gencin bir özelliği var ki o da herkesin birbiriyle hısımlığı,akrabalığı olduğu köyde ikisinin de benim akrabam olmaları. Zühre, babaannemin yediği içtiği ayrı gitmediği,yirmi yaş küçük,sırdaşı,dostu amcasının kızı. Zeynel ise anneannemin yaşça küçük teyzesinin oğlu. Durum böyle olunca, iki ayrı hikaye çıkıyordu ortaya.Anneannem teyzesinin oğlunun mağdur olduğunu,babaannem ise Zühre’nin mağduriyetini anlatıyordu.
İki büyüğümün birbiriyle anlaşamadığı nadir konulardan biriydi bu. Aslında çok iyi geçinen, iki kardeşin gelini de olan babaannem ve anneannem bu konuda kesinlikle ayrı düşünür ve tatlı tatlı didişirlerdi. Elbette birbirini kırmadan konuşan iki ihtiyar kadının tatlı didişmeleri benim de hoşuma giderdi.
Köyde konuşulan sevda, çocukluğundan bu yana büyükşehirde yaşamış ve üniversiteyi bitirip ziraat mühendisi olarak topraklarında üretim yapmak için Zeynel ’in köye gelmesi ile başlamış.
Zühre,üniversiteyi büyük hayallerle kazanmış;ailesi ve kendisi çok mutlu olmuşlar.Sınavı kazandığı okul, köyünün bağlı olduğu ilde Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği’ymiş.Okula gidip gelmesi zormuş çünkü köyden ile ancak günde gidiş geliş altı sefermiş.Giderken ve gelirken üç sefer olan arabaya yetişmesi zor olsa da okulunu başarıyla bitirmeyi başarmış.O devirde kızları okutmak yanlış bulunurmuş.Köyden liseye giden tek kız oymuş ve kız öğretmen lisesinde çok yakın bir ilde yatılı okuyunca üniversiteyi de kazanınca babası kendi illerinde okuma şartıyla gitmesini kabul etmiş.
Okulu biten ve köye gelen Zeynel okula gidip gelirken gördüğü esmer,düz uzun saçlı, kapkara iri gözleri olan,ince,narin kıza vurulmuş. Ailesiyle gelip köye yerleşen tarımla uğraşmaya başlayan yağız delikanlının evi dolmuş durağının karşısında,köyün göbeğinde,büyük ve gösterişli yapıymış. Tabii bu yağız delikanlının uzun ve hayran bakışlarının Zühre de farkına varmış. Zühre de bu delikanlıya her bakışında daha çok ısınmış.Hiç daha önce böyle ilgi görmeyen Zühre ,bu bakışmalarla ve aşkın buğusunda kaybolurken durumu herkes fark etmiş.Zühre Zeynel ‘e bakmak istemese de gözleri bu yakışıklı delikanlıya ve hayran gözlere kayıyor ancak babasının duymasından da korkuyormuş. Şimdiye kadar hiç hissetmediği ve bu hislerinden endişe edip saklamaya çalıştığı,saklamaya uğraştıkça battığı bir duygu içindeymiş.Bu durumu babaanneme anlatmış.Bir çare düşünmüşler ama babaannem amcasından çekinirken kızın haline de acıyormuş. Zühre’nin korkusu çok severek gittiği,hayalleri olan okuldan babasının almasıymış. Okumayı,öğretmen olmayı çok istiyormuş. Ancak kalbine de söz geçiremiyormuş. Zeynel de farklı durumda değilmiş. Kıza açılmaya korkuyormuş O da ilgilenmek istemese de bakışlarını,hayranlığını gizleyemiyormuş.Annesine bir gün açılmış.Annesi “burası köy yeri oğlum,kız köyde okula giden tek kız,babası duyarsa okuldan alır maazallah. Sen kızın istikbaline engel olursan üzülmez misin? demiş. Zeynel daha çok umutsuzluğa kapılmış. Ama aşk bu söz geçirememişler kalplerine.Kısa bir zaman ikisi de saklamışlar durumu.İçlerine atmışlar sevda ateşini.Köylü durumu nasıl anladıysa anlamış ve bu aşk Zühre’nin babasının kulağına kadar gitmiş. Kızını yanına çağırmış. “Seni erkek peşinde koştur diye mi okutuyoruz.Haa utanmaz arlanmaz” demiş. Kızına el kaldırırken babaannem ve Zühre’nin annesi araya girmiş.Yalvar yakar kızı elinden almışlar.Zühre üç gün odasından çıkmamış. Yemiyor içmiyormuş.Durumu duyan Zeynel Zühre’yi istemek için annesini babasını göndermiş. Zühre’nin babası evlilik deyince durulmuş ve kızını vermeye razı olmuş. Zühre’ye müjdeyi babaannem verirken Zeynel’e haberi annesi vermiş. İkisi de çok sevinmiş ancak kızlarını okutmayanlar kızlarını okutmadıkları için kendileriyle övünüyor “bak Hüseyin kızını okuttu da ne oldu kız fingirdeğin teki oldu.Böyle apar topar ne oldu da kızını verdi.”Bir diğeri ona hak vererek “doğru kız hamile olmasın,böyle apar topar falan haa değil mi? diyerek birbirlerini gazlayıp duruyorlarmış. Zamanla dedikodu yayıldıkça yayılmış. Herkes köyde Zühre’yi konuşuyormuş. Kızları okutmanın kötülüğünden sonucun bu olacağını bildiklerinden onun için kızlarını okutmadıklarından dem vurmaya başlamışlar. Her biri de birbirine gaz veriyor ve Zühre’nin daha önce de hamilelik geçirdiğini konuşuyor ve kendi yalanlarına kendileri inanıyor ve de ballandıra ballandıra anlatıyorlarmış.Bu laflar ve niceleri Hüseyin’in kulağına gitmiş.Zühre’nin annesi Fatma kocasını sakinleştirmeye çalışsa da başaramamış. Bu kızı öldüreceğim diyor başka bir şey demiyormuş.Zühre de babasından evin içinde köşe bucak kaçıyormuş. Gözünün önünde olmaması da kızını çok seven babayı rahatlatıyormuş..Çünkü kızına dedikodulardan dolayı zarar vermekten korkuyormuş.Elinden bir kaza çıkacak diye korktuğu bir gece aklına bir fikir gelmiş.Ne kadar utanç verse de dedikodulara son vermeliymiş.Karısına aklından geçeni anlatıca Fatma çılgına dönmüş.”Nasıl yaparız bey kıza nasıl söyleriz böyle bir şeyi” demişse de Zeynel’in annesi o günün akşamı kızın başkalarıyla da birlikte olduğunu duyduğu için evlilikten vazgeçtiklerini ancak oğlunun haberi olmadığını ona Zühre’nin kendisi ayrılmak istediğini söylemesini istemiş.Fatma kızının nasıl eriyip gittiğinin farkında olduğu ve kızına güvendiği için kocasının sabah söylediği şeyi yapmak istediklerini söyleyince Zeynel’in annesi “tamam ama yarın sabah erkenden kalkıp sizinle ben de geleceğim” demiş.
Yarın sabah olduğunda annesi Zühre’ye dilindeki baklayı evire çevire söyleyince kız kendini kirli ve aşağılanmış hissetmiş.Çünkü Zühre’yi kızlık muayenesine götüreceklermiş.Durumdan Zeynel’in haberi bile olmamış. Dedikodulara kulak asmıyor sözlüsüne inanıyormuş.Zühre ise muayene olacağı sedyeye otururken utanç,öfke ve kendini aşağılık bir mal gibi hissetmiş. Oysa o daha önce hiçbir erkek arkadaşı olmamış,Hamile olduğunu söyledikleri halde hiçbir erkeğin elini bile tutmamış.Zeynel’le bile bakışmaktan başka bir tek nişanda konuşmuşlar. O da herkesin gözü önünde.Muayeneden temiz çıkan Zühre kayınvalidesinin,annesinin,babasının yüzüne bakamamış.Az önce girdiği utancın içinden çıkamadığı ve biraz da onlara kırıldığı için ne yüzlerine bakmış ne de yol boyu konuşmuş.Evet kızlarından emin olan anne mutlu ve içten içe kızının temiz olduğuna inanan baba ise kızına kötü davrandığı için pişmanmış. Kayınvalide içi rahat eve dönmüş,kocasına anlatmış her şeyi. Zeynel bütün bunlar olurken ile tohum,gübre almaya ve orada lise arkadaşlarıyla birkaç gün geçirmeye gittiğinden Zühre’nin muayeneye gittiğini anlamamış.Zeynel’in annesi içi rahatmış ama toplumda dedikodu bitmiyormuş.Bir hal çaresine bakmalı demiş kendi kendisine.Muayeneden aldıkları temiz kağıdını dünürden almış.Dedikoducu ve ayaklı gazete dedikleri Nuriye’ye göstermek için kadını evine davet etmiş. O sırada anneannem ve annem de oradaymış. Daha önce kararlaştırdıkları gibi annem elinde kağıt içeriye gelip “aaa dedikodular yalanmış bak Zühre abla temizmiş” deyince başkalarının lafını konuşmaya doyamayan Nuriye kağıdı kaptığı gibi okumuş ve müsaade isteyip koşarak köyde herkese anlatmış.
Bu arada bunalıma giren Zühre her şeyi öğrenen nişanlısının ve babaannemin desteğiyle ayağa kalkmış.Zeynel hem annesine hem de köylüye çok kızgınmış.Zühre’nin bu duruma düşmesinden kendini sorumlu tutuyormuş.Neyse ki Zühre onun aşkıyla ve ona güvendiği için çabuk toparlanmış.O sene okulu biten Zühre ve Zeynel evlenmiş.Çok mutluymuşlar.Köydeki o konuşulan dedikodular çoktan unutulmuş ve köyün okuluna tayini çıkan Zühre ve köyde herkese tarım konusunda yardım eden Zeynel de herkesin gözbebeği olmuş.
Aradan bir yıl geçmiş ki Zühre dere kenarında çam ağacında asılı bulunmuş. İlk onu gören köyün çobanı Hikmet’miş.Herkes duyunca derenin kenarına koşmuş ve ölü bedeni ağaçta sallanıyormuş.Savcı,jandarma,doktor derken otopsi,morg ve cenaze merasimi olmuş.Zühre’nin bunu yapmasının nedenini anlamakZeynel ve ailesi için çok zormuş. Ama çok mutluymuş,öyle görünüyormuş,her şey çok iyiymiş.Sorgularken babaannem dayanamayıp her şeyi iki aileyi toplayıp anlatmış.Aslında Zühre o kızlık muayenesinden sonra eskisi gibi olamamış.Evet aşkının büyüklüğü ve Zeynel sayesinde toparlanmış ancak aklı hep o utanç anındaymış.Kendisine yaftalanmış ithamlar başkalarınca unutulsa da o bunları unutamamış.Artık saygı duyulan birisi olsa da herkes ona ikiyüzlü geliyor ve kendini suçlu,yorgun,huzursuz hissediyormuş.Babaanneme anlatmış içinde gün geçtikçe büyüyen acıyı.Bir gün bir bahane bulup ile psikiyatriye gitmişler.Zühre depresyondaymış. Ama ne ailesine ne de Zeynel’e anlatabilmiş halini.Çünkü yeni bir dedikodu çıkmasından ve deli denmesinden korkuyormuş.En yakınlarına bile söyleyemiyormuş çünkü onu onlarında deli görmesinden endişe ediyormuş.Kafası karışık olan Zühre gittikçe zihninde,ruhunda girdaba girmiş artık babaanneme de açılmıyormuş. İşte uzun zamandır derdini anlatmayan amcasının kızının iyileştiğini düşünen babaannem Zühre’yi ağaçta sallanırken görünce her şeyi anlamış.Bunları anlatırken herkes ahlamaya vahlamaya,dövünmeye başlamış. Babaannem kimseye söylemediğine pişmanmış ama kimseye anlatmamasını söyleyen dostuna ve onun iyileştiğine inanmış. Kimse onu sorgulamamış. Ama o yıllarca kendini suçlu hissedip üzülmüş.
Bana öyle geliyor ki hala üzgün.Tabii Zeynel daha kötüymüş.Sırtına sırt çantasını alıp kimseye veda etmeden,kırgın,kızgın dolmuşa atlayıp uzaklara gitmiş.Ailesi nerede olduğundan aradan iki yıl geçince haberdar olmuşlar..Bir gün sakinleşmiş bir şekilde telefonla arayıp nerede olduğunu ve merak etmemelerini söylemiş. O artık başka şehirde kendi başına bir hayat kurmuş ve arada yaşlı annesi ve babasının yanına gelirmiş.Sonra onlar da ölünce köydeki her şeyini satıp bir daha da buraya hiç dönmemiş.
İşte babaannem amcasının kızının çektiği acıları anlatır;anneannem teyzesinin oğlunun divane oluşunun sebebini Zühre’de bulur ve tatlı tatlı didişirler.İkisi de üzgündür bu olanlardan biliyorum çünkü gözleri yüreklerinde yanan ateşin aynası olmuş;onlar uzaklara baktıkça bu acı benim de göreceğim bir volkan olup çıkmakta.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.