- 428 Okunma
- 3 Yorum
- 4 Beğeni
PRİGOJİN’İ KİMDİR,KİM ÖLDÜRDÜ?
Son günlerde bütün dünya, paralı asker teşkilatı Wagner’in kurucusu, Putin’in kadim dostu, gençliğinde hırsızlık suçlamasından dolayı yıllarca hapis yatmış olan “Prigojin’i kim öldürmüş olabilir?” sorusunun yanıtını bulmaya çalışıyor. Bu yazıda, Prigojin’in hayatını, Wagner’in faaliyetlerini ve olası suikast senaryolarını inceleyeceğiz.
Prigojin, 1961 yılında Leningrad’da doğdu. Babası bir fizikçi, annesi bir öğretmendi. Ancak Prigojin, akademik bir kariyer yerine sokaklarda hayatta kalmayı tercih etti. 15 yaşında ilk kez hırsızlık yaparken yakalandı ve ertesi yıl tekrar aynı suçtan tutuklandı. 1981’de üçüncü kez hapse girdiğinde, 12 yıl ceza aldı. Ancak 1990’da Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla serbest kaldı.
Serbest kaldıktan sonra Prigojin, yeni kurulan Rusya Federasyonu’nda fırsatları değerlendirmeye başladı. Önce bir sosis fabrikası kurdu, sonra da restoran işine girdi. Restoranları arasında Putin’in de sıkça ziyaret ettiği New Island adlı lüks bir mekan vardı. Prigojin ve Putin arasındaki ilişki, zamanla siyasi ve askeri alana da yayıldı.
2000’li yıllarda Prigojin, Rusya’nın çeşitli bölgelerindeki çatışmalara müdahale etmek için Wagner adlı bir paralı asker teşkilatı kurdu. Wagner, resmi olarak Rus devletiyle bağlantısı olmayan bir özel güvenlik şirketi olarak kayıtlıydı. Ancak gerçekte Prigojin’in Putin’in emirlerini yerine getiren bir “gölge ordusu” olduğu iddia ediliyordu.
Wagner, Ukrayna’daki Rus yanlısı ayrılıkçılara destek verdi, Suriye’de Esad rejimini korudu, Libya’da Hafter güçlerine katıldı, Orta Afrika Cumhuriyeti’nde madenleri ele geçirdi ve Sudan’da askeri eğitim verdi. Bu operasyonlar sırasında Wagner’in insan hakları ihlallerine karıştığı ve savaş suçları işlediği de öne sürüldü.
Prigojin’in ölümü ise büyük bir sır perdesinin ardında kaldı. 23 Ağustos 2023 tarihinde Moskova’da bir uçak kazasında hayatını kaybettiği açıklandı. Ancak bazı kaynaklar, uçağın düşürüldüğünü veya sabotaj edildiğini ileri sürdü. Prigojin’in ölümünden kimin sorumlu olduğu ise henüz bilinmiyor.
Prigojin’in ölümünün ardından Wagner’in geleceği de belirsizliğe girdi. Bazı analistler, Wagner’in dağılacağını veya başka bir liderin kontrolüne geçeceğini tahmin ediyor. Bazıları ise Prigojin’in ölümünün sahte olduğunu ve Wagner’in faaliyetlerine devam edeceğini iddia ediyor.
Prigojin’in kim olduğu, ne yaptığı ve nasıl öldüğü sorularının yanıtları, belki de hiçbir zaman tam olarak ortaya çıkmayacak. Ancak şu bir gerçek ki, Prigojin, Rusya’nın dünya siyasetindeki rolünü şekillendiren ve tartışmalara neden olan önemli bir figürdü.
Wagner Grubu nedir ve ne yapar?
Wagner Grubu, Rusya’nın Afrika’daki en önemli aktörlerinden biridir. Wagner Grubu, resmi olarak bir özel askeri şirket (ÖAS) olarak tanımlanmaktadır, ancak gerçekte Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in yakın müttefiki olan iş adamı Yevgeny Prigojin’in kontrolü altındadır. Prigojin, Rusya’nın Afrika’daki çıkarlarını korumak için Wagner Grubu’nu kullanmaktadır. Wagner Grubu, Libya, Sudan, Orta Afrika Cumhuriyeti, Madagaskar ve Mozambik gibi ülkelerde askeri danışmanlık, eğitim, güvenlik ve istihbarat hizmetleri sunmaktadır. Wagner Grubu’nun faaliyetleri, Rusya’nın Afrika’daki nüfuzunu artırmak, doğal kaynaklara erişim sağlamak, Batılı güçlere karşı rekabet etmek ve siyasi istikrarsızlıktan yararlanmak için bir araç olarak görülmektedir.
Fransa’nın Afrika’daki çıkarları nelerdir?
Fransa, sömürgeci bir güç olarak Afrika’da tarihi, kültürel, ekonomik ve askeri bağlara sahip bir ülkedir. Fransa’nın Afrika’daki çıkarları, eski sömürgeleri olan Sahel bölgesindeki terörizmle mücadele etmek, enerji kaynaklarına erişim sağlamak, ticaret ve yatırım fırsatlarını artırmak, Fransızca konuşan ülkelerle işbirliğini güçlendirmek ve küresel konularda etkili bir rol oynamak olarak özetlenebilir. Fransa, Afrika’da 5 bin askerden oluşan Barkhane operasyonunu yürütmekte ve Birleşmiş Milletler barış gücüne katkıda bulunmaktadır. Fransa ayrıca Afrika Birliği ile stratejik ortaklık kurmuş ve Afrika’nın kalkınması için mali yardım sağlamıştır.
ABD ve Rusya’nın Afrika’daki rolü nedir?
ABD ve Rusya, Afrika’da hem işbirliği hem de rekabet içinde olan iki büyük güçtür. ABD, Afrika’da demokrasiyi desteklemek, insan haklarını korumak, terörizmle mücadele etmek, sağlık ve eğitim alanlarında yardım sağlamak ve ticaret ve yatırım ilişkilerini geliştirmek için çalışmaktadır. ABD’nin Afrika Komutanlığı (AFRICOM), Afrika’daki askeri varlığını sınırlı tutmakta ve daha çok eğitim, danışmanlık ve ortak operasyonlara odaklanmaktadır. Rusya ise Afrika’da daha agresif bir politika izlemekte ve askeri işbirliği, silah satışı, nükleer enerji anlaşmaları, madencilik faaliyetleri ve siyasi müdahaleler yoluyla etkisini artırmaya çalışmaktadır. Rusya’nın Wagner Grubu gibi ÖAS’leri kullanması, ABD’yi endişelendirmekte ve bölgedeki güvenlik risklerini artırmaktadır.
Prigojin’in ölümü kimin işine yarar?
Prigojin’in ölümü, Rusya’nın Afrika’daki rolünü zayıflatabilecek bir gelişmedir. Prigojin’in ölümüyle birlikte Wagner Grubu’nun geleceği belirsizleşecek ve Rusya’nın bölgedeki müttefikleriyle ilişkileri bozulabilecektir. Prigojin’in ölümünden en çok yararlanacak olanlar ise Fransa ve ABD gibi Batılı güçlerdir. Bu güçler, Rusya’nın bölgedeki nüfuzunu sınırlamak ve Afrika ülkeleriyle daha yapıcı bir işbirliği kurmak için fırsat yakalayabilirler.
Türkiye’nin Afrika’daki duruşu nasıl olmalıdır?
Türkiye, Afrika’da hem ekonomik hem de siyasi olarak aktif bir ülke olmuştur. Türkiye, Afrika’da ticaret hacmini artırmak, yatırım yapmak, insani yardım sağlamak, kültürel bağları güçlendirmek ve siyasi istikrarı desteklemek için çaba göstermektedir. Türkiye’nin Afrika’daki duruşu, hem kendi çıkarlarını korumak hem de Afrika’nın kalkınmasına katkıda bulunmak için dengeli, yapıcı ve işbirlikçi olmalıdır. Türkiye, Afrika ülkeleriyle ikili ve çok taraflı ilişkilerini geliştirmeli, Afrika Birliği ile ortaklık kurmalı, terörizmle mücadelede işbirliği yapmalı ve kader ortağı olarak bölgesel sorunlara çözüm bulmaya yardımcı olmalıdır. Türkiye ayrıca Rusya, Fransa ve ABD gibi büyük güçlerle rekabet etmeli ve Afrika’nın egemenliğine saygı duymalıdır.
Cumhurbaşkanımızın bu konudaki kısa görüşü şudur: "Kıta ile bin yıllık kadim bağları olan Türkiye, Afrikalıların kader ortağıdır" ifadesini kullanan Erdoğan, "Afrika’yla ilişkilerimizin özü samimiyettir, kardeşliktir, dayanışmadır. Biz asla kısa vadeli çıkarlar peşinde değiliz, birlikte kazanmayı, birlikte başarmayı, birlikte yol yürümeyi istiyoruz. "
A.nejat ALPEREN
YORUMLAR
Güzel bir çalışma ve paylaşım.Merak ettiğim bir konuydu.önemli ve güncel bir konu
t e ş e k k ü r l e r
nejat hoca
Nejat hocam, yazınızı büyük bir beğeniyle okudum. Konuyu çok net ve akıcı bir şekilde anlatmışsınız. Yazınızda sunduğunuz argümanlar, örnekler ve kaynaklar çok ikna edici. Yazınızın hem akademik hem de güncel bir konu olması da çok dikkat çekici. Yazma yeteneğinize, bilginize hayran kaldım. Saygılarımla...
nejat hoca
Nejat hocam, yazınızı büyük bir ilgiyle okudum. Konuyu çok iyi araştırmış ve açıklamışsınız. Yazınızda verdiğiniz bilgiler, örnekler ve kaynaklar çok değerli. Yazınızın hem bilimsel hem de güncel bir konu olması da çok önemli. Emeğinize, kaleminize sağlık