- 264 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
ESKİ ELMA BAHÇESİ
Dümdüz iniyor güneş ışınları: Sarmaşık kaplı soğuk duvarları yalayarak; duvarlara gelişi güzel kondurulmuş pencerelerden; pencere küpeştesindeki teneke kutulara ekili; solmaya yüz tutmuş fesleğen, kekik ve sardunyalardan, iplere asılı kazaklardan aşağı, sonra daha aşağı: Renkli parke döşeli kaldırım taşındaki cam parçasına; yansısı gözümü alıyor. Gece yağan ilk ince kar; eriyerek damla damla bir oluğa akıyor.
Güneşin tazeliği yok bu ayda: Bu bana öyle gelir çoğu kez; yıpranmış tozlu jalûzinin arasından baktım uykusuz. Ve işte ölümün kendisi kadar büyük ilk cenazem: Oradaydı; gece soldu can.
Zaman sonsuzluk vakti.
Herkes gittikten sonra işittiğim ilk şey; pencerenin kenarında şakıyan serçelerdi. Hüzün ve nafilelik hissindeydim. Gözyaşlarını gözde arama; hep bu yas kalır geriye: Ne yaz değiştirir bunu ne kış söndürür diye mırıldandım.
Yapraksız dallarında düşmeyi reddeden kurumuş ve çürük elmaların sallandığı eski elma bahçesi içinde, mezarlıkta yıpranmış bir kefenin yüzünde ölümün takdisi ve kokusu vardı: Soğuk bir yağmur gibi.
Gidenlerin yokluğuna uzun uzun baktım, gidenlerin sessizliğine uzun uzun baktım, sonra içinde hakikatin gezindiği eski elma bahçesine çevirdim yüzümü.
Bahçeye bir sis iniyordu:
Beyaz: Bembeyaz.
Sıcaktı bugün ve kuru bir toprak.
Ölmek: Düşsüz bir düşte, uyanık bir uykuya dalmak.
Ne berraklık.
Ne güzel şeyler.
Söylenecek çok şey vardı.
Ama söylemenin yolu yoktu.
Ne nehir, ne göl, ne deniz, ne tepe, ne dalın gölgesi, ne de bulut göğü örtüp dünyayı ıslatan.
Rüzgâr yaprakları karıştırdığında onların titreyişini ve titreteni hissedebiliyordum.
Durduğum ve dolaştığım yeri bileni ve göğüsten asla çıkmayacak olanı.
***
Sabah…
Taze yıkanmış ve hoş.
Eski elma bahçesi içinde;
Çiçeklerin ıtırı.
Taze havada kokularını alıyorum.
FATMA LEYLÂ DENİZ 19.11.2020
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.