- 310 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
Menkıbelerden Seçmeler
-1- MEYİLLİ DUVAR
. . .
"-Duvar meyilli olduğu tarafa yıkıldı!"
Hazretin az evvelki sevincine bir türlü akıl erdiremeyen insanlar, Behlül Dânâ’nın bu sözleriyle iyice şaşkınlaştı. Bu ifâdelerle onun neyi kastettiğini anlayamadıklarından bu defa:
"-Peki bunda şaşılacak ne var?!" diye sordular. O ise insanlara, derin tefekkürün bir neticesi olan şu hikmetli cevabı verdi:
"-Mâdem ki dünyadaki her şey nihâyetinde meylettiği tarafa yıkılıyor, benim de meylim Hakk’a doğrudur, o hâlde ben de ölünce -inşâallah- Hakk’a varırım. Ey ahâlî, rükû ve secdelerimizle Hakk’a meylimizi her an artırmaya gayret edelim ki başka yönlere yıkılmayalım!" (Osman Nûri Topbaş, Gönül Yolculuğumuz, Erkam Yay.)
Bir mü’min, meylini her an Hakkâ yönelterek istikâmet üzere olmaya gayret etmelidir. Bunun için de sabırsızlığı sabırla; unutkanlığı zikirle; nankörlüğü şükürle; isyanı tâatla; cimriliği cömertlikle; şüpheyi yakîn ile; riyâyı ihlâs ile; günâhı tevbeyle; yalanı doğrulukla; gafleti tefekkürle bertaraf ederek Allâh’a güzel bir kul olmaya çalışmalıdır.
İslam ve İhsan
___Alıntı
Yazının tamamı için:
www.islamveihsan.com/kisi-yasadigi-hal-uzere-olur.html
-2- KALBİ KIRIKLAR
Hazreti Mevlânâ Mesnevi’de gönül inciten değil gönül alan olmanın önemine değinerek kalbi kırık insanların, Cenâb-ı Hak nezdindeki itibar ve mevkilerinin yüksek olacağını söyler.
Mesnevî: “Bu gönül evinin içinde kimin bulunduğunu biliyorsanız, bu gönül sahibinin kapısı önünde ettiğiniz terbiyesizlik nedendir?”
“Ahmaklar, insan yapısı mescide saygı gösterirler de, gönül sahiplerine bîgâne kalarak onların gönüllerini kırarlar.” (c.2, 3108-3109)
NEFSİN EN BÜYÜK CİNAYETİ
Gönül, Cenâb-ı Hakk’ın nazargâhıdır. Nefsin en büyük cinâyeti bir gönül kırmaktır. Bundan dolayı Mevlânâ hazretleri başka bir beytinde:
“Kâ’be bünyâd-ı Halîl-i Âzer est
Dil, nazargâh-ı Celîl-i Ekber est” buyurmaktadır.
Yani Kâ’be, Âzer’in oğlu Halil İbrâhîm’in inşâ ettiği bir yapıdır. Gönülse o yücelerin yücesi olan Cenâb-ı Hakk’ın nazargâhıdır. Binâenaleyh nazargâh-ı ilâhî olan gönlü yıkmak, Kâ’be’yi yıkmaktan daha büyük bir cürüm olarak görülmüştür.
Yunus Emre hazretleri de:
Ak sakallı pîr hoca
Bilemez hâli nice
Emek yimesün hacca
Bir gönül yıkar ise
buyurarak, aynı gerçeğe işaret etmişlerdir.
İnsan, eşref-i mahlûkât, yani yaratılmışların en mükemmelidir. Onun kalbi ise nazargâh-ı ilâhîdir. Hadîs-i kudsî olarak nakledilen bir rivâyette, “Ben yere göğe sığmam. Bir mümin kulumun kalbine sığarım.” (Aclûnî, Keşfu’l-Hafâ, II, 195) buyrulmaktadır. Bütün bunlar, insanın muhterem mevkiini ifâde etmekte ve onun hatırını veya kalbini kırmanın, ne derece ağır bir cürüm olduğunu ifade etmektedir.
YA RAB! SENİ NEREDE ARAYAYIM?
Kalbi kırık insanların, Cenâb-ı Hak nezdindeki itibar ve mevkileri yüksektir. Rızâ-yı ilâhîye kavuşmak isteyenler, böyle mahzûn gönülleri sevindirmelidirler. Nitekim Hazret-i Mûsâ -aleyhisselâm- birgün:
“−Yâ Rab! Seni nerede arayayım?” diye niyazda bulunmuştu. Allâh Teâlâ da:
“−Beni kalbi kırıkların yanında ara!..” (Ebû Nuaym, Hilye, II, 364) buyurdu.
. . .
İslam ve İhsan
___Alıntı
Yazının tamamı için:
www.islamveihsan.com/allahi-kalbi-kiriklarin-yaninda-ara.html
-3- SAPI KIRIK, SOLGUN BİR ÇİÇEK
. . .
“–Evlâdım Mahmut! Herkes demet demet çiçek getirdikleri hâlde sen niçin sapı kırık, solgun bir çiçek getirdin?”
Kadı Mahmut edeple başını önüne indirerek cevap verdi:
“–Efendim! Size ne takdîm etsem azdır. Ancak hangi çiçeği koparmak için elimi uzattıysam, onu “Allâh, Allâh” diyerek Rabbini zikreder bir hâlde buldum. Gönlüm onların bu zikirlerine mânî olmaya râzı gelmedi. Çâresiz ben de elimdeki, zikrine devâm edemeyen şu çiçeği getirmek zorunda kaldım.”
İslam ve İhsan
___Alıntı
Yazının tamamı için:
www.islamveihsan.com/kadi-mahmud-ile-kirik-cicegin-hikayesi.html
-4- GÖZLERİMİZİN ÖNÜNDESİN...
Maruf Kerhi Hazretleri’nin sürekli cebinde taşıdığı kağıtta yazılan ayet Tûr Sûresi 48. ayetin bir kısmıdır. Kağıtta şu yazmaktadır.
"Rabbinin hükmü yerine gelene kadar sabret. Çünkü sen gözlerimizin önündesin..." (Tûr Sûresi 48)
İslam ve İhsan
Kaynak:
www.islamveihsan.com/maruf-kerhi-hazretlerinin-cebinde-tasiyip-surekli-baktigi-ayet.html
-5- EY KULUM! BEN SENİNLEYDİM SEN KİMİNLEYDİN?
Bir vâiz, kürsüde âhiret ahvâlini anlatmaktaydı. Cemaatin arasında Şeyh Şiblî Hazretleri de vardı. Vâiz efendi, Cenâb-ı Hakk’ın âhirette soracağı suallerden bahsederek;
“–İlmini nerede kullandın, sorulacak! Malını-mülkünü nereden kazanıp nereye harcadın, sorulacak! Ömrünü nasıl geçirdin, sorulacak! İbâdetlerin ne durumda, sorulacak! Harama-helâle dikkat ettin mi, sorulacak!..”
Bunların ardından; “Şunlar şunlar da sorulacak!..” diye, hepsi de son derece mühim olan pek çok husus saydı. Fakat bu kadar tafsîlâtlı îzâha rağmen, meselenin özüne dikkat çekilmemesi üzerine, Şiblî Hazretleri yumuşak bir üslûpla vâize seslendi:
“–Ey vâiz efendi! Suallerin en mühimlerinden birini unuttun! Allah Teâlâ kısaca şunu soracak:
«Ey kulum! Ben seninleydim, sana şahdamarından daha yakındım; fakat sen kiminleydin?!.»”
Cenâb-ı Hak bize yakınlığını muhtelif âyetlerde beyan buyurmuştur:
“…Nerede olsanız, O sizinle beraberdir…” (el-Hadîd, 4)
“Biz ona şahdamarından daha yakınız.” (Kāf, 16)
Cenâb-ı Hak; âyet-i kerîmede, bize yakınlığını ve O’na bizim yaklaşmamızın yolunu şöyle bildirmektedir:
“(Ey Habîbim!) Kullarım Sana Ben’i sorduğunda (Sen kullarıma söyle: )
Ben çok yakınım.
Bana duâ ettikleri vakit, duâ edenin dileğine karşılık veririm.
O hâlde (kullarım da) Ben’im davetime uysunlar (Kitap ve Sünnet’in muhtevâsı içinde hayatlarını devam ettirsinler) ve Bana inansınlar ki doğru yolu bulsunlar.” (el-Bakara, 186)
İslam ve İhsan
Kaynak: www.islamveihsan.com/ey-kulum-ben-seninleydim-sen-kiminleydin.html
Menkıbelerden seçmeler ile derlediğimiz bu yazımızda MEYİLLİ DUVAR benzetimiyle Allah’ın rızasına meyledip o yönde son nefesimizi huzurla vermenin lüzumunu, Allah’ı KALBİ KIRIKLAR’ın yanında aramamız gerektiği bilincinin önemini, SAPI KIRIK, SOLGUN BİR ÇİÇEK gibi kalbi kırılmış hayattan bizar kimselerin ilim/gönül ehli zatların elinde kıymet kazandığının hakikati ve inceliğini, diri ve zikir ehli olanların ise rahatsız edilmemesi özünden koparılmaması gerektiğini, "GÖZLERİMİZİN ÖNÜNDESİN..." ayeti ile ihsan seviyesinde kulluğun kazanımları ve hayati önemini, nihayet EY KULUM! BEN SENİNLEYDİM SEN KİMİNLEYDİN? hitabıyla ise ihsan seviyesindeki kulluğumuzun noksanlığını anlatmaya, aktarmaya, farkındalığa çalıştık. Birbirine özenle bağladığımız bu beş menkıbe çerçevesinde bir müslümanın şu beş hususiyete dikkatini çekmek istedik:
1- Herdaim ümitvar olmak
2- Allah’ı herdaim anmak
3- Salihlerle beraber olmak
4- Allah’ı her an yakın bilmek
5- İhsan seviyesinde kulluk etmek
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.