- 534 Okunma
- 5 Yorum
- 3 Beğeni
Lozan'dan
Lozan görüşmelerinin ilk günü,
Toplantı başkanı İsviçre temsilcisinin açılış konuşmasından sonra İngiliz Lord Curzon söz alıp bir konuşma yaptı.
Konuşması havalı. Küstahça. Türkiye’yi, Türkleri aşağıladıkça aşağıladı. Öyle gururlu, öyle kendini beğenmiş.
Neler dedi neler.
“İstanbul mutlaka Türklerden alınmalı, Boğazlar Türklerin olmamalı, olacaksa Anadolu’da bir yerde küçük bir Türk Devleti olmalı, Yunanistan dahil tüm müttefik devletlere savaş tazminatı ödemeli vs vs vs…”
Türk temsilci İsmet İnönü söz istedi.
Başkanından temsilcilerine kadar hepsinin burnu yukarda.
Söz verilmedi İnönü’ye.
Türk Heyeti’nin başkanı, 38 yaşındaki İnönü çevik adımlarla kürsüye yürüdü.
İtirazlara rağmen konuşmasını yaptı. Hem de Türkçe olarak.
O konuşmaya başlayınca herkes sustu. Tık yok.
Sizler benim ülkemi mahvettiniz.
Yenilip kaçarken bile her tarafı yakıp yıktınız.
Yaptıklarınızdan nasıl utanmıyorsunuz?
Bir de buraya gelmiş utanmadan harp tazminatı istiyorsunuz. Kapitülasyonlardan bahsediyorsunuz!
Biz Fransız ihtilali ile, Hürriyet, Adalet, Eşitlik, Kardeşlik kavramlarını, Millet olmayı, sizden öğrenmedik mi?
Sanki kaybetmemiş gibi nasıl suratıma bakabiliyorsunuz?
Kaybettiniz! Kaybettiniz!
Ermeni, Yunan, İngiliz, Fransız, İtalyan, başta da Rus..
Ama hepiniz kaybettiniz!
Karşınızda hep kaybeden, ezik, tembel, inançsız, teslim olmuş diplomat yok!
Ben varım, ben…
Türk.
Ben “MUZAFFER TÜRK” buradayım.
Sizi Çanakkale’de yendim, İstiklal Savaşı’nda yendim, Mudanya’da yendim…
Şimdi de burada yeneceğim!..
Tık yok.
Çıt yok...
Muzaffer vaziyette yürüdü yerine oturdu.
Gizli maddeler mi?
100 Yıl da doldu, hani nerede?
Hahahhhaaa!
- - - /
Kartalı gagalamaya hiçbir kuş cesaret edemez.
Kuzgun hariç.
Kartalın boynuna biner. Adeta sörf yapar gibi onunla birlikte uçar. Bir taraftan da gagalar.
Bu durumda kartalın yapabileceği pek bir şey yoktur.
“Ya sabır çeker” kuzgun için fazladan bir enerji harcamaz.
Sadece kanatlarını açar, yüksekten daha yüksekten uçmaya başlar.
Bu kuzgunun sonu demektir.
O yükseklikte nefes alamayan kuzgun ciğerleri patlayarak ölür ve yere düşer.
Sizinle savaşanlara, eleştirmeye çalışanlara karşı kullanacağınız taktik çok önemlidir.
Tam kazandığını zannederken işin farkına bile varamazlar.
Kendinizde bulunan gücü kullanmanız çok önemli.
.
YORUMLAR
Eyvallah hocam
Bizim içimizde Lozan'daki hasımlarımızdan daha meşakkatli bir tabaka var maalesef
Bir yönüyle Milli Mücadeledeki Kuvayı İnzibatiye'nin, eski devşirmeliğin uzantısı ruhi yapının tezahürü zihniyet
Bunu nereden çıkarıyorum? Şeyh Sait isyanını bugünün gözüyle İslam'ı korumak adına diye tanımlayanlar var mesela
Halbuki o isyan çıktığında yıl 1925, Devletin Dini İslam'dır maddesi anayasada henüz, harf ve dil inkılabı yapılmış değil, Ezan halihazırda Arapça okunuyor, Medeni kanun ortada yok, İstiklal Mahkemeleri idamları tatbik etmiş değil henüz
Hangi Şeriat adına ayaklanır bu Şeyh Sait? İngiliz Şeriatı adına denmez mi?
Musul Kerkük'ü bize kaptırmak istemeyen İngiliz'in marifetiyle değil mi?
Nasıl Hindistan'dan ayrılırken ülkeyi dörde beşe bölüp ayrıldıysa, aynı siyaset
Şu kadar ki, bir ölçüde de devrimlerin radikalizmine bağlı şekillenen bir psikoloji, psikoza dönüşmekte
Ötekileştirilmenin sıkıntıları, payitaht karşısında oluşan bir nevi taşra halet-i ruhiyesi de var
Jakoben Laisizm tabir edilen inkılapların sert, keskin atmosferi bir tür eşekmosfer inşa etmekte desem gönül koyanlar olur şimdi
Şahıslar önemli değil oysa, hadiseler ve daha da ziyade olgular önem arz etmekte
O devrin olaylarını iç ve dış konjonktürde birbiriyle bağlantılı okumayan, tek tek basarak bade süzerek örnek verip sonra da gerçekler mi rahatsız ediyor yapan, çemkiren bir jenerasyon peyda oldu maalesef
Sorarım, cımbızlamayı kendine dönük kabul etmeyen insanoğlu, değerlerine ters düştüğünde kabul etmeyi nasıl hakkaniyete uygun bulur?
Bir ateistin, materyalistin Kur'an ya da Hadis eserinden bir cümleyi çekip alıp gerçek değil mi bu demesinden hüzün duyan, Osmanlı'nın sıkıntılı devirlerinin koşulları gözetmeden tenkit edilmesinden mustarip olan nasıl erken Cumhuriyete, Atatürk'e vur abalıya diyerek çullanmaya kalkar?
Nihayet hocam
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket
Selam ve saygılarımla.
levent taner tarafından 25.8.2023 08:58:34 zamanında düzenlenmiştir.
İsmet paşa'ya diş geçiremeyeceğini anlayan kurul, tehdit ve şantaja başlar. "Eğer siz bu sözleşmeyi kabul etmezseniz (karşı sözleşme) ikinci dünya savaşı başlar... derler. Bu sinirlenen İsmet İnönü; büyük masaya yumruğunu vurarak, "hiç önemli değil, ikinci dünya savaşı başlarsa Türkiye' de en önde yerini alır..." der. Ve toplantıyı terkeder.
Türklerin kararliligini ancak farkeden heyet, İnönü ve yanındaki heyeti dış kapıya ulaşmadan durdurarak, Türk tarafının sunduğu sözleşmeyi imzalarlar.
Bu özet bir alıntı. Tam metni tedarik edecek vaktim yoktu. Kusuruma bakma abim.
Yine turnanın gözünden geldi nefis yazı. Sonuç bölümü ise herkese ders niteliğinde idi.
Tebrikler, teşekkürler, saygılar kardeşinden...