- 1131 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Babalar ve Oğullar
BABALAR VE OĞULLAR
Sevgili Oğlum,
“Babasına çekmiş” ,” Bu özelliğimi de babamdan almışım” gibi sözleri çok duyar, gazetelerdeki ünlü kişilerle yapılan röportajlarda bol bol okuruz. Bu demektir ki, babalar ve annelerin genetik olarak çocukları üzerinde çok etkisi vardır. Bunlar görünen de olabilir görünmeyen de.
Sevgili oğlum,
Çevreme baktığımda çocuklarn baba ve annelerine davranışları dahil ve yaşam şekli dahil olmak üzere sanıldıüından daha çok etkisi altında kaldığına şahit oldum. Öyle ki çocuklar çok yüksel tahsilli de olsa okuma yazma bilmeyen anne ve babaları çocukluklarında, çocukları üzerinde ekin bir yönetim kurmuşlarsa çocuklar bu etkilenmelerden büyüyüp de 60 yaşında adam olsa dahi kurtulamıyorlar. İşin kötüsü bunun farkında bile değilller ve söylediğimiz zaman hemen inkar ediyorlar. İnsanın davranışlarının Farkında olamaması ve farkında olan biri hatırlattığı zaman da hiç düşünmeden inkar etmeleri ne acı?
Sevgili oğlum,
Çocuklar babalarından etkilenmesin mi yani ? diye soracak olursan. Etkilensin ama çocuğun kişiliğini yüzde 90 lara kadar etkilenmesin. Çocuklar anne ve babalarından daha gelişmiş ve kişilik olarak daha sosyal olsunlar. Baba ve annenlerinin hiç yoktan sebepler ile küstükleri uzak akldıkları akrabalarının da iyi güzel yönlerini görerek onlardan hem kendileri faydalansın hem ce çocukları faydalansın. Bu hem insan olmanın hem de sosyal insan olmanın gereği derim.
Sevgili oğlum,
Bunun için de insanın zmaan zaman, Hayatında bir durarak geçmişini yargılamadan bir gözden geçirerek “ nerede hata yapıyorum, hangi yanlışlarımı doğru yapayım” diye düşünerek uygulamaya geçmesi ile olur. Zaman zaman ben de tam düzeltemsem de kendimi sorgulayarak bunu yapmaya çalışıyorum. Zor olsa da gene de çok faydalı bir farkındalık oluyor.
Sevgili oğlum,
Bu konuda ne yaptığpımı sorarsan, “kiitapla hediyeleşmeyi sevmeyen” yakınlarıma bizi iş yerimizde ve evimizde ziyaret ettiklerinde “bunları önce siz, sonra çocuklarınız olmazsa da torunlarınıza okutmaya çalışın” diyorum. Umut ya okuyan çıkar da “kitapla hediyeleşmeyi” görmedikleri anne ve babalarından belki bizim vasıtamızla tutum haline getirirler diye. Bizim niyetimiz bu olsun. Onlar ne düşünürse düşünsün. İşter çöpe, ister kütüphanenin en güzel köşesine tercih onların hayat onların. Sonucuna katlanmakta onların. Okursan bilgi olur, çöpe atarsan çöp.
Sevgili oğlum,
Aynı tutumu senin arkadaşların geldiğinde de yapıyorum. Belki de “kitaplar armağan ederek hediyeleşmek” göre göre senin de tutumun olur. Umut ve gayemiz bu. Olabilir ki torunlarımız bizden daha çok okuyarak daha ilerde olurlar. Olur mu olur. Olmaz olmaz deme olmaz olmaz demişler işte.
Sevgili oğlum,
Amcamın bir sözü bizi motive ederek okumaya teşvik etmişti. Aradan 40 yıldan fazla zaman geçti ama o kadar etkili olmuş ki bende anlatıyorum. Babamdan daha etkili olmuş. O söz şu “ ailemizde Üniversite okuyan yok. Sen oku mühendis ol. Okumaya engelli olmak engel değil. Baban ve biz arkandayız” gerçekten de biz ortaokul bile bitmeden vefat eden amcamızın bu sözü babama miras kalmıştı. Ben olamadım Mühendis ama sen oldun. Demek ki güzel sözler çocuklara etki etmese de torunlara yeğenlere etki edebiliyor yıllar öncsinden söylenen sözler.
Sevgili oğlum,
Bugün bu mektubu yazarken bunlar aklıma geldi. Aynı etkileşimi başka yakınlarımda da gördüm. Bu etkileşimleri gördükçe senin çocuklarının ve torunlarının da okumayı çok seveceğine dair umutlarımız artıyor . Bunun gerçekleştirecek olanlarde sizlersiniz. Çünkü okuma sevgisi genelde anne ve babadan görmekle başlıyor. Bazen de okulda öğretmen telkini ile ama insan kendisi okumayı sevmezse aile ne kadar isterse istesin olmuyor.
Sevgili oğlum,
Şair” ölen babamdan ileri doğacak olan çocuğumdan geriyim” demiş. Yani her nesil bir önceki nesilden daha bilgili olmadıkça ilerleyemeyiz demek istemiş. Bu bilgili olma da genelde okumakla olur. Kitabı ve insanları, yaşadığımız olayları. Yaşadığımız olaylar bize ders vermek için yaşanır genelde ama yaşanan olaylarda insanın ders almadığnı, “altta kalanın canı çıkar” misali hep üste çıkmaya çalışmalarından dolayı ya hastane ya hapishane ya da mezara gider insanlar. Gazetelerin 3. Sayfaları bu tür haberlerle dolu. O yüzden olaylar karşısında soğukkanlı olmamız da bir öğrenmedir aslında. Bu öğrenmenin sakince farkına varanlar her zaman kazançlı çıkıyor.
Sevgili oğlum,
İnsanın kalıplaşmış, anne ve babadan kötü miras olarak kalmış, kötü davranışlarını değiştirmesi zor ama imkansız değil. İnsan isterse bunu değiştirebilir ve başkalarından yardım alırsa görüş olarak bu daha hızlı da olabilir. Ama hekes kendini çok akıllı gördüğünden çok zaman değişim imkansız ya da çok zor oluyor. Ama gerçekten isteyen de olumsuz davranışlarnı olumluya dönüştürüyor.
Sevgili oğlum,
Bize küfür, dedikodu, yalanları ile zarar veren çok insan sanıyor ki, onlardan vazgeçemeyiz. Ani ve hızlı kararlar ile böyle düşünenleri hayattan çıkardığımız zaman hayatın daha rahat olduğunu gördüm.Bu sonuca ben bile hayret ettim ama istenirse oluyormuş işte. İnsan yeter ki azimli ve kararlı olsun.”el alem neder” demeden kararlarını hızlı alsın ve hemen uygulasın. O zaman insan daha mutlu oluyor. Üzerimden bir yük kalktı diye seviniyor hatta. Üzerimizdeki gereksiz yükleri ve insnaları atabilirsek de hayat güzel olur.Arada durarak fazlalıkları atalım ki hayatta gelişme hızımız daha çok olsun.
Sevggili oğlum,
İnsanın azimli ve kararlı bir yapısının olması bence en büyük hazine ve zenginlik. Bu tutum sende de var ve ömür boyu devam etmesini dilerim.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.