- 245 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
TAKVÂ GEMİSİ
Ahh Efendim,
Biz verdiğimiz herşey de aklı kalan ümmetin,
Biz verirken içi yanan ümmetin,
Biz vermeyi hep yanlış anlayan, herşeyin en güzelini değil, en işe yaramayanını veren ümmetin. (istisnalar hariç)
Senin güzel yüreğindeki azameti,
Senin ruhundaki asaleti görmüyor, anlamıyoruz.
Ya Resûlallah!
Senin, yaşanması gereken dünya hayatının nasıl olması gerektiğini anlatmak, öğretmek için, en ince ayrıntısına kadar,
En derin mevzulara bile yol gösterecek nitelikte, hayat yolumuza ışık tutan o nurlu sünnetinin kıymetini bilmiyor, bilmek istemiyoruz.
Ve maalesef batıyor yavaş yavaş, ümmetine miras bıraktığın Takvâ gemisi.
Tevhid sancağını korumak ve gönüllerden düşürmemek için canını dişine takıp çalışmıyor, gezmiyor diyar diyar, anlatmıyor âlimler seni ve sünnetini.
Anlatanları da kimse dinlemiyor "ben Kur’ân ne diyorsa ona bakarım" diyor, ama Kur’an’ın açıklaması sensin,
Kur’an’ın hayat bulmuş hali sensin efendim.
Bilmiyor, bilmek nasip olmuyor bazılarının nasipsiz kalplerine.
Ya ResûlAllah!
Hani buyuruyorsun ya;
“Bir kötülük gördüğünüz zaman elle düzeltin. Buna gücünüz yetmezse dilinizle düzeltmeye çalışın. Buna da gücünüz yetmezse kalben buğzedin.
Bu ise imanın en zayıf derecesidir.”
(Müslim, İman 78; Ebu Davut, Salat, 232)
Oysa bizler, Senin çok büyük zorluklar içinde yaymaya çalıştığın,bu uğurda taşlandığın ve türlü çeşit ezalara maruz kaldığın,İslâm dinini ve o kutlu sünnetini korumak adına,
İslam’ın karşısında olan herkese, hiç olmazsa kalbimizden buğz etmeyi bile unutmuş durumdayız...
Sevr mağarası önündeki güvercin kadar olamadık.
Kurduğumuz yuvalar İslâm dinine hizmet etmiyor.
Küçük bir örümcek kadar olamıyor, dinimizi, imanımızı korumak için, şeytanın karşısına, küffarın karşısına ve kendi nefsani duygularımızın önüne ince bir inanç ağı bile germekten aciz kalıyoruz.
Kanaat duygusundan yoksun yetiştirdiğimiz evlatlarımıza, dünyalık yetiştirmek için çırpınıp duruyoruz.
Öyle hayatlar yaşıyoruz ki, ahireti düşünecek zaman ve vakit bulmak neredeyse imkansız.
İbadetlerimiz de ivedilik, iyiliklerimizde çekinceler, dostluklarımızda şüpheler var.
Kuşkular, korkular ve keşkelerle dolu yüreklerimiz ve yorgun bedenlerimizle, huzur kapısından huzurla dönemiyoruz artık.
Bedenimiz seccadenin üzerinde,ruhumuz dünya işleriyle meşgul.
Derdi dünya olanın, dünya hayatında huzur bulması ne yazık ki mümkün olmuyor.
Dilerim ki,Rahmân olan Rabb’im bizlere ahiretimizi mâmur edecek, hayırlı ve huzurlu bir dünya hayatı nasip etsin...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.