- 191 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
NEVİ ŞAHSINA MÜNHASIR
Her insan tutunacak bir dal arar.
-Osman’da mı böyle oldu diye sordum Nevşah’a…
Oturduğu pencere kenarından dışarıya bakıp sessizce kahvesini yudumladı ve sigarasından bir nefes şekti. Sıvaları yarı yarıya dökülmüş ama tavan işlemeleri hala ışıltısını koruyan bu eski Pera apartmanında Nevi şahsına münhasır ya da kısaca adıyla Nevşah ile oturmuş rutin sohbetlerimizi yapıyorduk ki konu Osman’a kayıverdi nedense.
-Evet ben böyle düşünüyorum dedi o etkileyici boğuk sesiyle…
-Ama o kadar basit olmamalı, yani her şeyi açıklamak için.
-Basit mi ?...Tutunacak bir dal bulmak basit bir şey mi sence ?
-Tutunacak dal demek bir insan için üçüncü ayak gibi düşecekken destek verip kurtaran bir güç olmalı, Osman ise battıkça battı bana sorarsan…Bilmiş bilmiş başımı salladıysam da Nevşah’ı hafife almamak gerektiğini henüz anlayamamıştım sanırım.
Bana doğru eğilip sigarasını geriye çekti ve gözlerime dik dik baktı.
-Sana göre battı…Osman’nın bakış açısını yakalarsak kurtuldu diyebiliriz.
-Ama anlamıyorum Nevşah , gerçekten bu duruma nasıl kurtuluş dersin ?
-Bence her şeyi tam tamına tartışmadık, baştan başlasak ya !...
-Pekiyi ben başlayayım dedim. Yıl 1974 aylardan Temmuz ve yer Ankara..
-Dur dur, neden 1974 de 75 değil ya da Temmuz da Ağustos değil ?...
-Nevşah konuyu uzatıyorsun bence !...Ne fark eder ki ağzımdan öyle çıktı, belki 70lerde bile değildi daha eskiydi bilmiyoruz ki .
-Osman için fark edeceğini sanmam dedi gülerek, ama tatlım senin için bu tarihin bir önemi var mı onu merak ettim.
-Yutkundum 74 de 6 yaşındaydım ve sıcak Ankara Temmuzunda babam annemi terk etmişti, bedenen değil ruhen. Ölene kadar yanımızda kaldıysa da ruhu bambaşka bir evrene uçup gitmişti.
Nevşah ellerimi tuttu ve “tamam önemli değil” dedi sıcak temasıyla beni yeniden 2013’e getirerek…
-Diyelim ki 24 Temmuz ve Kıbrıs Barış Harekatı başlayalı 4 gün olmuş, çok ama çok sıcak.
-24 Temmuz 1974 günü gerçekten sıcak mıydı acaba ? ve hangi güne geliyordu ?
-Sıcaktı dedim Ankara’nın olacağı kadar sıcak ve Çarşamba günüydü.
-Oooo harikasın sen !...Sonra ?
-Osman her zamanki gibi sabah 9 da elinde üç katlı sefer tası ve sabah gazetesiyle bankanın kapısından girip sessiz tabanlı ayakkabılarıyla süzülerek bankosuna gidip yerleşti. Bu günlerde çoluk çocuk herkesin elinde mutlaka kıvrılmış, rulo yapılmış bir gazete bulunurdu. Kritik günlerdi malum, Ayşe 4 gün önce tatile çıkmış ve ortalık karışıvermişti.
Mukaddes hanımın lekeli bardakta getirdiği çayı höpürdetmeden uslu uslu içip gelen diğer memur ve memurelere günaydın faslına girişti. Gazetesini masasının altına gizledi müdür görmesin diye, onu kısmetse gece evde okuyacaktı.
-Osman nasıl biri ?
-Özelliksiz dedim kendimden emin bir sesle…Sıradan ve silik.
-Neden ? karizmatik ya da neşeli olamaz mıydı ?
-Hayır dedim, öyle olsaydı bu olaylar senin deyiminle kurtuluşu olamazdı, ki hala aynı fikirde değilim bence kesinlikle çuvalladı.
-Pekiyi tatlım dedi gülerek, sonunda kim haklı çıkacak bakalım. Osman’ı anlatmaya devam et, boyu, kilosu…
-Orta boylu, orta kiloda, kumral hafif seyrelmiş ince saçlı, kemik çerçeveli uzak gözlüğü var, kahverengi ufak gözleri camın arkasında daha da ufalmış, teni sanki şeffaf gibi kırılgan görünüyor. Sessiz, sakin, başı önünde çalışıp duran ideal memur işte.
-Senin ideal memur tiplemene bayıldım. Vur sırtına al lokmasını.
-Nevşah dalga geçme biliyorsun ki müdürler ve patronlar öylesini sever.
-O zaman ideal memur tipi deme, patronların sevdiği ama aslında hiç de ideal olmayan insan tipi de !...
-Tamam müdürünün göz bebeği Osman o sabahta hiç farklı görünmüyordu. Başını eğip bankosuna gelen yaşlı kadınla ilgilenmeye başladı.O zamanlar klima kullanılmadığı için eni konu sıcak olan bankoda alnında biriken terini cebinden çıkardığı çizgili mendile silip işine devam ederken…
-Çizgili mendil öyle mi ?...kimin çizgili mendili vardı ?
-Babamın dedim ve sustum.
-Devam et !...
-Üç beş müşteri sonunda başını kaldırıp duvardaki saate baktı ve öğle tatiline girdiklerini anlayınca lavaboya gidip elini yüzünü yıkadı. Sefer taslarının içinde, kabak mücveri, yoğurt ve ekmek vardı. Hızlıca yedikten sonra tekrar lavaboya gidip bu sefer ağzını çalkaladı ve aynada yemek artığı kalmış mı diye inceledi.
-Detayları seviyorsun.
-Hayat detaylarda sürdürüyor akışını aslında, göremediğimiz detaylarda…
-Sen hangi detayları görmedin ?
-Babamın sessiz çığlıklarını duyamadım.
-Duymuş olsaydın ?
-Daha çok sarılırdım ona…
-Kendine sarıl o zaman dedi yüzüme doğru eğilerek, ondan bir parça da sende …İnan ki hisseder.
-Osman dan bahsediyorduk dedim.
-Pekiyi devam et bakalım. Yalnız hala konuya giremedik.
-Acele etme geliyorum oraya. Evet Osman tekrar bankosuna geçtiğinde kapı açıldı ve bir topuk tıkırtısı yankısıyla bankolardaki kafalar dikelip merakla bakınmaya başladılar. Çok çekici…
-Dur orada sen bakalım, farkında mısın klişeye düştün !...Çekici, güzel bir kadın diyecektin.
-Evet ne olmuş ?...Osman’ı benliğinden soyup çıkaran kadının etkileyici olması gerekmez mi ?
-Bir kere kesinlikle aynı fikirde değilim. Osman’ı kimse kabuğundan çıkarmadı , o vakti gelmiş bir civciv gibi hazırdı zaten. Sadece tek bir işaret yetti arttı. Ya da şöyle diyelim sıradan ideal memur Osman sıradan ev kadını…Bir isim bulmalısın.
-Ben bu sıradanlığı sevmedim Nevşah, Osman sıradan, kadın sıradan…
-Yanıldın canım Osman sıradan değil.
-Ama sen bütünüyle her şeyi değiştiriyorsun. Kızmıştım böyle apansız karışmasına.
-Görüntüsü ile iç dünyası birbirine uymayabilir dedi boğuk boğuk, ya da benim gibi ismi ve görüntüsü…Sence bende Nevşah tipi mi var ?
-Yırtık, salaş kotuna, deri ceketine ve gömleğine bakarken vücudunu kaplayan dövmeleri düşündüm ve güldüm birden…Evet sanırım var sen Nevi şahsına münhasır yani Nevşah sın.
-Hahahahaha. Tamam anladım , hadi isim bul!...
-İsmi sen bul ve kadını da sen anlat dedim sırıtarak, madem başladın devamını da getir bakalım.
-Uzun siyah saçlarını firkete ile topuz yapmış, dönemin modasına uyan kareli eteği, hırkası ve boyun fularıyla hoş ama sokakta sıklıkla rastlanabilecek kadınlardan biriydi Sevin. Tıkırdayarak bankanın ortasına kadar yürüdü ve sendeledi. Sonra karar vermiş gibi bankoya gelip kararlı bir sesle konuştu: “Adım Sevin A…hesap cüzdanım burada ve tüm hesabımı boşaltmak istiyorum.”
Osman başını kaldırmadan “Pekiyi hanımefendi” diyerek dosyaları aramaya gitti.
-Affedersiniz bayan ama hesabınızda hiç para yok !.
-Ama nasıl olur ?...Lütfen iyice bakın.
-Baktım hem de defalarca ama inanın geçtiğimiz ay tüm para çekilmiş.
-Kim çekmiş Allahaşkına ?
-Siz çekmişsiniz, bu imzanız değil mi ?
-Benziyor evet ama hayır bu benim imzam olamaz ben geçen ay Almanya’daydım.
Bariz şekilde sendeleyip bankoya tutunmaya çalışırken, Osman kapıyı açıp onu içeri çekti ve bir sandalyeye oturttu.
-Müdüre haber vereyim ben .
-Hayır olmaz.
-Ama
-Olmaz dedim. Bu konu burada kapansın.
-Bağışlayın beni Hanımefendi ama size başka nasıl yardım edebilirim ?
-Bir su alsam !...
Osman kenarı kırık Sümerbank bardağı ile ılıklaşmış suyu getirip kadına uzattı ve her zaman yanında olan ama asla içmediği paketten bir sigara uzattı. Eş dost için taşıyordu. Kadın narinliğinden beklenmeyecek bir güçle içinden çekip aldığı sigarayı rujsuz rengi kaçmış dudaklarına sıkıştırdı.
-Şimdi diyeceksiniz ki bu kadın delirdi mi ?
-Ne haddime Hanımefendi
-Madem sırdaş olduk bana Sevin deyin.
-Bakın Sevin Hanım benim insanların işine karışmak gibi bir adetim yoktur ama üzüldüm doğrusu, belli ki biri size oyun oynamış.
-Tabii oynadı biliyordum böyle olacağın…İşte bu yüzden kimse bilmemeli.
-Neden ama suç duyurusu yapın, yanına kar mı kalsın ?Hem kim bu düzenbaz ?
-Emin olun yanına kar kalmayacak, fakat haberi olursa o da harekete geçer o yüzden ben evvel davranmalıyım. Bahsettiğim kişi kocam…Ve hesabı da büyük ihtimalle metresi Ayla ile boşalttılar.
-Çok üzüldüm Sevin Hanım, yine de savcılığa..
-Hayır anlamıyorsunuz kocam mafya ile iş yapar öyle kolayca savcılığa gidemezsiniz.
-Mafya mı ?
-Neden olmasın iki sıradan karakter ve hiç sıradan olmayan bir kurban.
-Kim kurban ?
-Aslında o da biraz karışık dedi Nevşah ikinci Kahvesini yudumlarken…
-Bastırılmış sıradanlık, kışkırtılmış şiddetperestlikten daha acımasız olabilir mi ? diye düşündüm sesli sesli…
-Yakaladın ucunu devam et dedi Nevşah.
Osman şaşırmış ama bir o kadar de heyecanlanmıştı. Yıllardır her gün bu bankadan 6 da çıkıp taksi dolmuşa biner ve eski, yalnız evine giderdi. 2. Kat 6 numaralı evin kapısını çalanda açan da olmazdı neredeyse 10 yıldır. Anneciği öldükten sonra yapayalnız duvarların arasında kalakalmıştı Osman…Eski tahta yemek masası, solmuş örtülü divanı, anneciği Necmiye Hanımın elceğizinden çıkan dantelalı kırlentleri ve eski Isparta halısıyla bir arada yaşayıp gidiyordu işte. “Bir 10 yıl daha böyle yaşayamam” diye düşünmeye başlamıştı son birkaç ayda. Ve bu gün işte kalbi patır patır çarparken…
-Bakın Sevin Hanım nasıl söylesem bilmem ki ? belki bir şeyler yapabiliriz.
-Biz mi ? aman Beyefendi!...
-Adım Osman.
-Osman Bey bu işe bulaşmak istemezsiniz emin olun kocam belanın da belasıdır.
-Biz de kurdun kurdu oluruz o zaman…Öyle bir oyun kurarız ki…Anlamadınız biliyorum neden bu işe karıştım diye. Sevin Hanım insan bazen bulunduğu kuyudan kendisini çıkaracak bir ip arar. Bu ip dikenli tel de olsa, ellerini kan içinde bıraksa da, hiçbir şey o kuyuda kalmaktan daha kötü değildir.
- Yazıyor yazıyor !...Kıbrıs’da harekat amacına ulaşmıştır. Yazıyorrr, yazıyorrr yer altı dünyasının tanınmış simalarından Cevat A…villasında ölü bulundu…
“Vay anam vay” dedi simitçi gazeteyi alıp, “herifi alnından tek kurşunla uçurmuşlar”. Mafya işidir dedi yandaki ayakkabı boyacısı…Su testisi su yolunda kırılır.
Şüpheliler vardı tabii ki…Karısı Sevin A. Şüpheli listesinden çabuk çıktı zira maktulün öldüğü tarihlerde o Venedik’te tatil yapıyordu. Cevat A..nın bütün adamları ve rakipleri araştırıldıysa da bir ipucu bulunamadı. Osman kimsenin aklına gelmedi zira o da Venedik’te Sevin ile aşk yaşıyordu ve gerçekten bu cinayeti o işlememişti. İlgisi yoktu diyemeyiz ama işlemediğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Osman şiddete bütünüyle karşı, romantik bir adamdı Sevin’e göre…Evet tamam bu olayda da biraz romantizm vardı gerçi…Osman’ın sanatsal dokunuşu hissediliyordu belki ama hepsi o kadar.
Birkaç ay sonra Cevat A…’nın metresi Ayla T…cinayetten tutuklandı ve söz konusu silahta da parmak izleri tespit edildi.
-Off dedi Nevşah şaşkınlıkla mavi gözleri derin denizler gibi büyüdü genişledi. Biraz çabuk bitmedi mi bu iş ?
-Sanmam tam da zamanında bitti dedim zira emindim artık.
-E nasıl oldu bilmiyoruz ?
-Bilmeli miyiz ?...Osman’a malum bir cinayet öyküsü kurgulayıp en ince detayına kadar anlatabilirdim doğru. Ama yapmak istemedim Nevşah…Çünkü önemli olan nasıl başladığı ve bittiğiydi bana göre.
-Osman ve Sevin neredeler şimdi ?
-Ya da Osman nerede Sevin diye mi sormalıydım ?...
-Güldüm ve harika bir öykü kahramanısın sen Nevşah dedim. Kollarımı boşluğa doğru uzatarak sıkıca sarıldım ona…Zaman 2013, yer İstanbul ve tarih 24 Mayıs idi…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.