- 919 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HİKMET DEDE ( 3 )
HİKMET DEDE ( 3 )
Her gün iş çıkışı, satılık ev arıyordum. Aradan 10 gün geçmesine rağmen, uygun bir ev –
bulamamıştım. Bulduğum evler, ya şehir merkezine çok uzak, ya asansörsüz.ya da çok lüks
fazla büyüktü. Pazar gününe üç gün kalmıştı. Hikmet dedeye, gidip ev bulamadım diyemez-
dim. Hayatımda ilk defa ev aramanın zorluğunu yaşamış tecrübe sahibi olmağa başlamıştım
kafam karışık, sinirlerim bozuk bir şekilde eve giderken, oturduğum eve iki sokak uzakta-
beş katlı bir apartmanın,birinci katında bir pencerede satılık ilanı görünce, hemen durup-
arabadan indim. Altında dükkanlar vardı. Balkonu ve pencereleri, yola bakıyordu . Evime
çok yakındı. Hemen binaya girip asansöre binmeden, merdivenlerden hızla çıkarak, evin-
kapısını çaldım. Kapıyı uzun boylu,19 –20 yaşlarında uzun saçlı, kulağında küpe olan bir
delikanlı genç açmıştı.
…………….. Buyrun bey efendi, eşyaları taşımak için mi geldiniz?
…………….. İyi akşamlar kardeşim, ben pencerede, satılık ilanını görünce konuşmak için geldim. İçeri-
buyrun bey efendi, size evi gezdireyim.. Evin içerisi tamamen toplanıp kolilere konmuştu.
…………… Merakımdan sordum. Taşınıyorsunuz galiba?
…………... Evet taşınıyoruz. Bir ablam bir abim istanbulda üniversitede okuyor bende kazanınca, -
annemle, babam istanbula taşınmağa karar verdiler. Babam,vergi dairesinde müdür –
yardımcısı, tayinini istedi, tayini çıkınca, istanbula gittiler. Evi aldılar tapu işleriyle uğraşı-
yorlar. Bende taşımacılık şirketinin adamlarını bekliyorum. Eşyaları yükleyip , bende İstan-
bula gideceğim. Hayret bir durum, daha satılık yazısını iki saat kadar önce pencereye yapış-
tırdım. Bu kadar erken müşteri çıkacağını sanmıyordum. Nasıl evi beğendinizmi? Mutfağını
annem geçen sene zevkine göre yeniden yaptırdı.
……………. Evet çok güzel ve bakımlı. Ne kadar fiyat istiyorsunuz.?
…………… Bakın ilanın altında telefon numarası yazıyor. Arayın babamla konuşun. Bu evi emlakçı-
aracılığıyla almak isterseniz, çok daha farklı olur. Telefon numarasını alıp oradan ayrıldım.
üzerimden sanki büyük bir yük kalkmış gibi hafiflemiş, rahatlamıştım. Eve gider gitmez-
hemen numarayı aradım. Kalın bir erkek sesi duyuldu.
……………. Alo buyrun, kimi aradınız?
……………… Zeki bey’i aramıştım. Satılık daire için, oğlunuz sizinle konuşmamı söyledi. Komşu sayılırız-
bende sizin evinizden iki sokak ilerde oturuyorum. Ne kadar istiyorsunuz.
……………… Paranız peşinmi bey efendi, yoksa taksit falan olmaz. Bende yeni ev aldım, içini döşemek-
İçin paraya ihtiyacım var.
………………. Merak etmeyin, zeki bey para peşin. Çok hayırlı bir iş için alıyorum , konuşursak, eminim
anlaşırız.
……………… İsminiz nedir beyefendi ?
……………… İsmim Sefa.
………………. Sefa bey, ben 950 000 lira istiyorum. Arzu ederseniz gelince görüşelim.
………………. Anlaştık Zeki bey gelince beni arayın görüşelim. İyi geceler.
derin bir oh çektim . ev çok hoşuma gitmişti hemde evime çok yakındı Bu güzel-
haberi Hikmet dede ye verince çok sevinecekti. Pazar günü bu sürpriz haberi duyunca –
eminim çok sevinecekti.
Pazar gününe kadar zor sabrettim. Sabah kahvaltıdan sonra, arabama binip, hemen yola
çıktım. Bu güzel haberi duyunca, Hikmet dedenin, tatlı gülüşü yumuşak sesiyle, nasıl-
iltifatta bulunacağını düşünerek , sevincimden ıslık çalmağa başlamıştım. Mezarlığın-
kapısından içeri girer girmez hemen arabayı durdurdum. İdare binasında oturanlardan –
biri ayağa kalkıp bana eliyle , gel işareti yapıyordu. Dikkatle bakınca mezarlık bekçisini-
tanıdım. Arabadan inip, yanına gittim.
……………. Mezarlık gülünü mü, görmeye geldin beyim. Gel otur şöyle biraz dinlen. Sana söyleyecek-
lerim var.
…………… Şimdi olmaz,Hikmet dedeye çok önemli bir haber vermem lazım. Dönüşte konuşuruz.
Bekçiyle, öteki adam bir birine baktı. Hocam sen söyle?
…………… Bey efendi başınız sağ olsun, Hikmet dedeyi kaybettik bu gün üçüncü günü.
birden titremeğe başladım, zaten sıcaktı, daha çok terlemeğe başladım. Ayaklarım vücudu-
mu taşımakta zorlanıyordu. Zorla sandalyeye yığılıp kaldım. Konuşacak gücüm kalmamıştı-
sadece ağlıyordum. Bekçi elini omzuma koydu. Senin telefonunu, bilmediğim için, araya-
madım beyim. Kusuruma bakma. Polisi aradık, sonra savcı geldi tutanak hazırlayıp, gittiler.
mezarlık gülünü görmek isterseniz,buranın morg’unda yatıyor. Ayağa kalkmak istedim –
ama kalkamadım. Bekçiyle hoca kollarıma girerek, morg olarak kullanılan odaya girince-
bu sefer soğuktan üşümeye başlamıştım. Hoca sedyenin üzerinden beyaz örtüyü yavaşça-
çekince, hafifçe aralık göz kapaklarının arasından açık yeşil gözlerini gördüm. Sanki uyuyor
muş biraz sonra uyanacakmış gibi bir hali vardı, Yüzünü yavaşça okşadım. Buz gibi soğuktu
birden kendimi kaybettim bayılmışım. Kendime geldiğimde beni dışarı çıkarmışlar, kolonya
koklatıyorlardı. Bekçiye baktım, gerçekten yüzünde bir üzüntü, bir acı gördüm. Acı haberi-
Emine hanım ve çocuklarına nasıl haber vereceğimi düşünürken, bekçi yanıma geldi.
…………… Ben de çok üzgünüm beyim. Beni koca mezarlıkta yalnız bırakıp gitti.
…………. İstediğin oldu bekçi. Mezarını ben kazıp, gömeceğim seni diyordun.Şimdi mutlumusun?
…………. Bana kızmayın beyim ben onu bir senedir tanıyorum. Devamlı şaka yapardım o beni anlar
her zaman öğüt verirdi. İlk günler kendisi beni yanına çağırır, dokuz nüfusu geçindirmek –
zordur der bana para verirdi. Bana rüşvetçi bekçi diyerek hep şaka yapardı. Siz bana tele-
fon numaranızı bırakın, gömüleceği zaman ben size bildiririm. Bekçiye telefon numaramı-
verip her zamanki oturduğu ağacın yanına gidip. Saatlerce oturup, dua ettim. Mezarlıktan-
ayrılıp, Emine hanımın evine doğru yola çıktım, bu üzücü haberi nasıl vereceğimi düşünü-
yordum. Evin önüne gelince , çocuklar beni görünce hemen içeri girdiler, bir dakika sonra-
Emine hanım kapının önüne çıktı.Neşeli olduğu gülen yüzünden belli oluyordu.
…………. Hoş geldiniz Sefa bey buyrun içeri kimse yok.
…………. Kusuruma bakmayın Emine hanım, zamansız geldim.
………….. Estağfurullah, ne demek, kendi eviniz sayılır, buyrun içeriye. Birlikte içeri girip oturdum.
söze nasıl başlayacağımı düşünüyordum.
…………. Sevgi evde mi Emine hanım.
………….. Evet içerde haber verdim şimdi gelir. Ama birkaç gündür, değişti. Fazla konuşmuyor,
odasına Kapanıyor, morali biraz bozuk.
………….. Neyi var hasta falanmı?
………….. Bilmiyorum birkaç defa sordum cevap vermedi.
bu sırada salona koltuk değneklerine dayanarak, Sevgi girdi. Solonun ortasında durdu
yüzünden üzgün olduğu belli oluyordu. Başını öne eğdi.
………….. Dedem den kötü bir haber mi getirdin Sefa amca, yoksa dedem öldü’mü ? hemen yanına
gidip oturmasına yardım ettim. Birkaç dakika susup kendimi toparlamaya çalıştım. Emine-
hanımda merakla bana bakıyordu.
…………. Başımız sağ olsun, hikmet dedeyi kaybettik. Emine hanım , sevginin yanına oturup sarılarak-
anne kız birlikte ağlamaya başladılar. Zaman zaman sevginin iç çekişlerini, hıçkırıklarını duy-
dukça, daha çok üzülüyordum. Dayanacak gücüm kalmamıştı. Sakinleşmelerini beklemekten
başka yapacak başka bir şey yoktu. Birkaç dakika geçtikten sonra, Emine hanım sordu.
…………… Ne zaman öldü?
………….. Bu günle üçüncü gün oluyor. Bende bu gün mezarlığa görmek için gittim orada öğrendim.
…………… Hikmet dede sizleri çok seviyordu Emine hanım. Sizler ona öz ailesinden daha yakındınız.
Hikmet dedeye, çok güzel davranıp ilgi gösterdiniz. Umarım huzur içinde vefat etmiştir.
Sevgi başını kaldırıp bana baktı, o bakışı asla unutamayacağım.
……………. Zannettiğiniz kadar huzurlu değildi, Sefa amca. Bana zaman, zaman hatalarından bahse-
der, bazende bilgi ve tecrübesinden faydalanmam için öğüt verirdi. Kızım 10 sene şehir-
şehir mezarlıklarda dolaşarak, boşa harcadım. Kanser hastası olmam, ailemin bana yaptık-
ları, benim için bir çöküş, bir yok oluş olmamalıydı. Ne olursa olsun mücadele edip vaktimi-
boş yere harcamamalıydım. Kader mi, alın yazısı mı desem boş, kendim ettim kendim bul-
dum. Ama sonunda sizi buldum. Benim için Allah öyle bir hazine çıkardı ki karşıma hiç bu-
kadar mutlu olacağımı tahmin etmezdim derdi. Bir saat kadar oturup hikmet dede hakkın-
da konuştuktan sonra, biraz kendilerini toparlayıp sakinleşmişlerdi. İzin isteyip ayrıldım.
Hikmet dedenin yakınları gelmeyince, gömülmesine karar verildi. Mezarı bekçiyle ikimiz
kazdık. Mezarın başında, sadece 7 kişiydik. Kur’an okuyan hoca, mezarlık bekçisi, mer-
merci ustası ve kalfası, Emine hanım, Sevgi ve ben. Mermerci ustasınıda, mezarlıkta ölçü
alırken görüp çağırmıştım. Hoca duasını bitirip Başınız sağ olsun diyerek gitti. Mermerci-
ustası ölçüyü alırken sordu. Kaç katlı olsun mezar? Sevgi hemen cevapladı. Sade bir şey
olsun tek katlı olsun. Mermerci ustası ve kalfası gittikten sonra. Emine hanım, Sevgi ve-
ben üçümüz kalmıştık. Sevgi annesine seslendi.
………….. Anne dedemin mezarının yanına oturabilirmiyim? kollarına girerek, mezarın yanına
kadar eşlik edip mezarın yanına oturttuk. Bir ayağı alçıda olduğu için ,alçılı ayağını öne –
doğru uzatmıştı. Eliyle mezarın üzerindeki toprağı yavaş, yavaş, okşarken o güzel mavi göz-
lerinden kızarmış yanaklarına doğru göz yaşları süzülüyordu.
………….. Biliyorum dedem. Sen şimdi beni, görüyor ve işitiyorsun. Sen şimdi gerçekle yüz yüze, ben-
İse , hayal alemindeyim. Karanlık gözlerimin ışığı oldun. Hayata küsmüşken bana yaşama-
sevinci verdin. Ailemin zor günlerinde, Allahın lütfuyla,ihtiyaçlarımızı karşıladın. Sabrı-
şükretmeyi, adaletli olmayı , sevgiyi saygıyı, her şeyi sen öğrettin. Sen derdinki ölenin arka-
sından fazla ağlamak iyi değil. Sadece dua etmek daha iyidir. ben bir insanım. Elimde değil
kendimi ne kadar zorlasam da göz yaşlarım akıyor. Sevgin ben ölene kadar, daima yüreğimde
benimle birlikte olacak. Bana öğrettiklerin, ömür boyu bana ışık olup her zaman doğru yolu-
gösterecek.Ruhun şad olsun, mekanın cennet olsun. Işıklar içinde uyu canım dedem. Sevgi
elleriyle yüzünü kapatıp ağlarken, ben ve Emine hanım da ayakta ağlıyor, sevgiyi seyrediyor-
duk.
Aradan bir ay kadar geçmişti. Beğendiğim daireyi, pazarlık yaparak 900 000 liraya Sevginin-
üzerine tapusunu almıştım. Geri kalan parayı Emine hanımın üzerine bankaya vadeli olarak –
yatırdım. Yeni evlerine taşınmış çok daha rahat ve mutluydular. Bu arada Sevgiyi, görme-
engelliler okuluna yazdırmıştım. Emine hanımla birlikte gidip geliyorlardı. Artık iki çocuğum
beş tane olmuştu. Allah razı olsun, eşim ve çocuklarımda onları sevmiş, kaynaşmışlardı.
Hikmet dedeye karşı görevimi yerine getirmenin huzuru ve mutluluğu içerisindeydim.
Sevgi hala kendisini toparlayamamıştı. Ben her gün iş dönüşü, eve uğramadan onlara-
uğruyor, Sevginin moralini düzeltmek için biraz sohbet ediyordum. Arabamı apartmanın-
yanında park edip kornaya bastığım zaman, sesi duyunca benim geldiğimi anlıyordu.
arabayla apartmanın yanında durdum. Sevgi balkonda oturuyordu, kornaya bastım, sesi-
duyunca aşağı doğru bakıp el salladı. Her el sallayışta, görmeyen gözüyle değil yüreğiyle-
el sallayan bu güzel kıza, hayranlığım daha da artıyordu. Merdivenleri ikişer, ikişer çıkıp-
kapının zilini çaldım. Sanki kapıda bekliyormuş gibi, kapı hemen açıldı.
…………. Hoş geldin Sefa abi. Sevgide büyük bir değişiklik var. Neşesi yerinde.Akşam bana makyaj –
yaparmısın dedi. Kızım sen makyaj yapmasını sevmezsin dedim. Bu gün çok güzel olmalıyım-
Sefa amcama söyleyeceğim bizi deniz kenarına götürsün. Çay bahçesinde çay içerken, dalga-
ların sesini, özledim dedi. aramızda kalsın, benim söylediğimi bilmesin. Bu sırada balkonda
bekleyen sevginin sesi duyuldu.
…………. Anneeee nerde kaldınız?
Hemen içeri girip balkona çıktım. Merhaba Sevgi nasılsın?
………… Hoş geldin Sefa amca, ben iyiyim, sen nasılsın?
…………. Seni gördüm daha iyi oldum. Okul nasıl gidiyor, biraz anlatsana?
…………. Ben daha yeniyim, okumayı öğreniyorum, bazen, şarkı türkü söylüyoruz. Usta olanlar var,
müzik aletleri çalanlar var. Hocamız senin sesin çok güzel dedi, beni koro’ya alacaklar-
hocamız, eğer bir müzik aleti alırsan, burada öğrenmen için çok iyi hocalardan ders –
alabilirsin dedi.
………….. Çok güzel, o zaman sana bir müzik aleti alalım. Hangi müzik aletini çalmak istersin?
………….. Benim en çok keman sesi çok hoşuma gidiyor, çok etkileyici bir sesi var.
…………… Tamam o zaman, sana hemen bir keman alalım. Sen keman çalarsın, ben darbuka çalarım-
hem çalar, hem söyler, evde eğlence yaparız.
…………… Gerçekten doğrumu söylüyorsun, Sefa amca?
…………… Evet doğru söylüyorum. Bundan sonra birlikte gülüp eğlenecek, birlikte acılarımızı, paylaşa-
cağız. Okula gitmek sana yaramış, okuldan memnunmusun?
……………. Evet çok memnunum, bir tanede kız arkadaşım var, ismi sude, çok iyi anlaşıyoruz.
…………… Bak buna çok sevindim. Gidince Buse ye çok selamlarımı söyle, gelip onunla tanışmak –
istediğimi söyle. Bu sırada emine hanım elinde tepsi kahvelerimizi getirdi. Kahveleri-
içerken aklıma geleni hemen söyledim.
………….. Sevgi diyorumki, seni güzel bir göz hastanesine götürüp muayene ettirsek, belki bir ümit
doğar, ne dersin?
………….. Olmaz Sefa amca. Hikmet dedemin parasını boşa harcamayalım. Ya ameliyat olup ta yine-
göremezsem paramız boşa gider. Okullar açılınca kardeşlerimin çok masrafı olacak.
…………… Sevgi sen böyle şeyleri düşünme. Bir muayene ol bakalım ne diyecekler. Eğer olumlu bir-
haber çıkarsa, gönüllü yardım kuruluşları, dernekler var. Kaymakamlıktan bağış toplamak –
için müracaat eder izin alırız.
…………. Olmaz Sefa amca, ben milletin önüne çıkıp, ağlayıp,sızlayarak duygu sömürüsü yapamam.
………… Bu duygu sömürüsü değil Sevgi, sıkça karşılaşıyoruz, böyle yardım kampanyalarına. Düşünse-
ne, gözlerin bir açılsa. Önce kendi güzelliğine aynaya bakıp, gurur duyacaksın, gök yüzünü,-
uçan kuşları göreceksin. Renkleri insanları doğanın güzelliklerini göreceksin.
,,,,,,,,,,,, Hep güzel şeylerden bahsediyorsun, Sefa amca, ama bunun terside var. Ya olan biten çirkin
likleri ne yapacağım. Onları görmemek için gözlerimi mi kapatacağım. Az önce bana güzelsin
dedin. Ben bu körlüğün acısını , üzüntüsünü, yılarca çektim. Anneme babama,ve kardeşleri-
me hırçın davranışlarımla üzüntü yaşattım. Çirkin olsaydım,sakat olsaydım da gözlerim gör-
seydi dedim. Zaman, zaman, beni böyle yaratacağına hiç yaratmasaydın diye isyan ettim.
ama Hikmet dedenin sayesinde, kötü düşünmekten ,isyan etmekten vaz geçtim. Aslında,
sen içinden geçen güzel şeyleri söylüyorsun. Ama ben başka bir pencereden bakıp , çok-
korkuyorum. Farzet ki gözlerim açıldı. Normal okula gidecektim. Arkadaşlarımla gezip-
eğlenecektim, gençleri peşimde koşturacaktım. Bunlarla yetinmeyip isteklerim çoğala-
cak, hayallerimi gerçekleştirmek için büyük şehirlere gidip lüks bir çevre, zengin bir hayat
yaşamak isterken , kendimi bataklığın içinde bulacaktım.
Sen böyle bir insan değilsin Sevgi, bu söylediklerini asla yapmazsın. Bak aklıma ne geldi.
…………. Akşam yemekten sonra, hep beraber sahile gidip, dondurma yeriz, çay içeriz olurmu.
………… çok sevinirim Sefa amca. Şu kahve fincanını bana verirmisin, falına akmak istiyorum.
çok şaşırmıştım. Muziplik olsun diye benim fincanımın yerine onun kahve fincanını-
kendisine uzattım. Gözlerin görmüyor ki Sevgi nasıl bakacaksın?
………….. Aşk olsun, görenler gerçekten görüpte mi söylüyorlar kafadan, bir şeyler atıyorlar. Ben de
gönlümden geçenleri söyleyeceğim. Sevgi fincana bakıp söyleyeceklerini düşünürken, bir
kere daha bu güzel gözlerin kap karanlık olması, yüreğimi fena halde sızlattı.
…………. Sefa amca , kalbin çok ferah, Sana bir eşek yükü kısmet geliyor.
………….. Bu işte bir yanlışlık var. Fallarda hep deve yüküyle olur kısmet.
…………. Bu kısmet biraz daha küçük diye, eşeğe yüklemişler. Ne yani sen şimdi bu kısmeti beğen-
miyormusun?
………….. Tamam gelsinde nasıl gelirse gelsin, devam et.
………….. Hayat çizgin uzun ve sağlıklı görünüyor. Önünde çok güzel günler var. Birde seni çok –
seven birisi var.
…………. Demek öyle, peki kimmiş bu, kızmı, erkekmi
…………. Kalp gibi bir şeyin içerisinde, sır gibi saklı görünmüyor. Ben hissettiklerimi söylüyorum-
elçiye zeval olmazmış
………….. Teşekkür ederim Sevgi, ağzına, yüreğine sağlık. Mademki sen elçisin söyle o haber gönde-
rene. Sevgi ve saygılarımı, gönülden, bağlılığımı gönderiyorum. Artık bana müsaade,
hazır olun akşam yemekten sonra, sizi almağa geleceğim. Başka bir diyeceğin varmı?
…………. Evet var. O sır olan sevgiliye haber göndermeye gerek yok . o zaten, senin sessizce gön-
lünden geçirdiklerini bilir.
………….. Sağol Sevgi, Hikmet dededen öğrenemediklerimi, artık senden öğreneceğim. Eğer ilerde-
bir gün evlenip bir erkek çocuğun olursa, ismini Hikmet koymanı tavsiye ederim.
………….. Sanki kalplerimiz birmiş gibi. Ben de öyle düşünmüştüm. İnşallah kısmet olurda ikimizin-
dileği gerçekleşir. Vedalaşıp aşağıya indim. Kafamda Sevginin sözleri yankılanıyordu.
onurlu insanlar, aç kalsa dahi, komşusundan. Bir dilim ekmek istemez. Allah o kulunu-
seviyorsa yardım etmek istiyorsa, komşusunun gönlüne yardım etme duygusunu verir.
ardından Hikmet dedenin sözleri geliyor aklıma. Bu şehirde binlerce insan varken, bu-
görev neden sana nasip oldu demişti. Neden olduğunu henüz çözemedim ama, çok güzel
anlamlı bir görev. Yaşantım, duygularım hayata bakışım değişmiş, farklı bir boyut kazan-
mıştı. Güzel gönülleri ziyaret edip, o güzel gönülleri hoşnut etmek, kırılmış gönülleri tesel-
li etmek, belki de en makbul olanı buydu. Hikmet dedenin dediğine göre, gönül’ü-
Allah yaratmış, gönüller sultanıyım demişti. Madem gönlümü Allah yaratmış, bu güzel –
duyguları vermiş, öyleyse, hal hatır soran, yardım edende o. Ama bu güzel meziyetleri her
İnsana vermediğine göre, ben şanslı kullarından biri sayıyorum kendimi. Allah ım, sana –
binlerce şükür ediyorum.Karşıma Hikmet dede, Emine hanım, Sevgi ve kardeşlerini çıka-
rarak, içimde var olan ve benim fark edemediğim, güzellikleri anlamamı sağladın. Artık-
emine hanımın, sevginin bir teşekkürünü tatlı bir tebessümünü, senden biliyorum.
aslında, beni onlar aracılığıyla, duygulu güzel, tatlı sözlerle onurlandıran, şereflendiren-
gönlümü alıp, kalbime tarifi imkansız , heyecan ve güzellikler veren sensin. Ey yüreğim-
deki sır sevgili. Sevgi seninle aracısız konuşacağımı söylemişti. Saf ve temiz duygularımla-
sana sesleniyorum. Sana dua ediyorum.Sevginin gözlerinin açılabilmesi için, senin için-
hiç de zor olmayan sonsuz kudretinle, bize her türlü kolaylığı sağla. Yine de her şeyin en-
iyisini, en hayırlısını sen bilirsin. Hikmet dede, sen belki fiziki anlamda göçüp gittin ama-
bizlerin yüreğinde daima yaşayacaksın. Kalbimize ektiğin sevgi tohumları, filizlenmeğe –
başladı. Gün geçtikçe büyüyerek meyvesini verecek. Öğrettiklerin bize ve bizden sonra-
çocuklarımıza ve torunlarımıza ışık tutup yol gösterecek. Sen bekçinin dediği gibi-
mezarlık gülü değil, mezarlıkta ender rastlanan, belki de hiç rastlanmayacak olan, -
nadide bir orkideydin. Nur içinde yat, mekanın cennet olsun.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.