- 223 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
OLMAYAN KÖYÜN TUHAF ÖYKÜSÜ
Dolambız köyünün muhtarı Hacı Şakül Esmer Ağa her sabah aynı yoldan aynı hızda yürüyüp aynı saatte aynı köy kahvesinde sade kahvesini içip derin derin düşünürdü. Kahveci Tımbıl Hüsmen Ağa’dan hiç haz etmese de en kıvamlı, en taze kahvenin ve en koyu çınar gölgesinin burada olduğundan şüphe yoktu. Aslında diğer kahveci daha efendi daha saygıdeğer biriydi ama işte mucbir sebepler…
-Oooo Günün aydın olsun Muhtar !...
-Bana Muhtar deme…Senin de olsun Tımbıl.
Şöyle bir gerçek vardı aslında Dolambız’ın köy mü kasaba mı olduğuna dair bir fikir birliğine varılamamıştı çünkü nüfusu sürekli değişir bazen de tamamen boş kaldığı için böyle bir yer var mı diye şüpheler oluşurdu. Bazen beş aile birden yerleşir, bazen 10 aile ayrılırdı. Bu yüzden Muhtar kendisine muhtar denmesini istemezdi, Hacı da densin istemezdi çünkü dinle alakası yoktu, caminin yolunu bilmezdi demek isterdik ama zaten Dolambız’da cami de yoktu. Şakül Ağa ağa olmadığı gibi Esmer de değildi sapsarı saçlı pembe beyaz tenliydi. Neden böyle bir isim verilmişti ve ne ara Muhtar seçilmişti bilen yoktu.
Saat 9 civarında bahçe suvarmaktan dönen Ölümsü Hatun mutlaka kahvede bir sigara tellendirirdi , tabii yanında kahve ile…Doğduğunda öleyazmış sonra dirilmiş o yüzden adını Ölümsü koymuşlarsa da köyün sağlıklı dipçik gibi insanlarındandı. İri yarı, çakır gözlü 40 lı yaşların sonunda olan Ölümsü bizim Muhtarın da hiç evlenmemiş ablası olurdu ve bütün evlenmemiş hatunlar gibi evde onun borusu öterdi, Dolambız da adet böyleydi.
Saat 11.30 da ise hayatında nargileye el sürmemiş Tömbeki Hatun bir kova yumurta ile kahvenin önünden geçip köy okuluna giderdi. Çocuklara yumurta, süt, peynir yedirilirdi bu da çok alışılmış bir şeydi ve bu işten Tömbeki Hatun ile öğretmen Kırcı Hanım sorumluydu. Bir başka adet de köyden olan kadınlara Hatun, dışarıdan gelenlere Hanım denirdi. Kırcı Hanımın adı da kimsenin hatırlamadığı başka bir şeydi ama kimse hatırlayıp söyleyemeyince Kırcı deyip geçmişlerdi.
Dolambız da hayat basit ile karmaşık arasında gidip gelen bir ritimde akıp giderken vilayette de bir çok soruna sebep oluyordu.
-Efendim Dolambız Köyü…
-Dolambız diye bir köy yok ki o civarda bir kasaba var ve adı da tövbe Estağfirullah Dölvermez..
-Yok yanılıyorsunuz Efendim Dölvermez köyün eski adı şimdi Gölvermez olmuş.
-İsabet olmuş Dölvermez ne yahu !...
-Aslında hepsi eskiden varmış şimdilerde oralar otlak, mezra…
-Yok canım geçenlerde bizim baldız Dolambız’a yerleşen okul arkadaşından bahsediyordu…
-Dolaz bayırı orası..
Bu tartışmalar yıllardır sürüp giderdi, bölgeye belki bir iki memur uğramıştı ama onlar da köyün boş olduğu zamanlara denk gelmiş olmalılardı. Döllü Hatun’un kocası Cımbız Ali, ki bu Cambaz Ali de olabilirdi pekala, hatta Combuz Ali diyenler de vardı…Bir vakit bir memur gördümdü sanki derdi… Görmemiş de olabilirim diye arkasından eklerdi. Yeri gelmişken Döllü Hatunun anası babası çocuk çocuk diye uğraşa uğraşa bir tek kız yapınca bari bunun dölü çok olsun da torun sevelim diye adını Döllü koymuşlarsa da haylaz bir oğlan Tamtur ile yetinmek zorunda kalmışlardı.
Herşey böyle veya öyle akıp giderken ilçeye yeni gelen Belediye Başkanı Dolambız’da bir cami olmadığını öğrenince dehşete düşmüştü adeta…
-Nasıl Efendim bu çağda bu ülkede camisiz köy mü olurmuş ?...Bir yaşıma daha girdim bizden önceki yönetim ne hallerde bırakmış sizi vah vah…
-Efendim aslında Köy var mı orası da şüpheli
-O ne demek haritada Dolambız yazıyor
-Evet de orası mezra diye düşünüyoruz.
- Nasıl yani gidip gerekli incelemeler yapılmadı mı ?...
-Yapıldı …..Tarihinde memur Ateşin Bey gitmiş…
-Aman Efendim o tarih Cumhuriyetten önce…
-A öyle mi ?...
Ölümsü Hatun’un kahkahası Muhtarı sedirden düşürse de pek hoştu doğrusu…
-Yani bize cami mi yapacaklarmış yani eğer burada köy varsaymış…He saydın ki var camiyi kim ne yapacak ?...
-Abla Hatun Devletin işine akıl sır erer mi ?...
-Şakül Efendi beni güldürme biz devlet için var mıyız ki devlet bizim için var olsun …Neymiş Dolambız köymüymüş mezra mıymış …Biraz akıl edip tarih okusalardı bilirlerdi ne neymiş…
Ölümsü Hatun böyleydi ağzını açınca sağı solu kanatmadan susmazdı. Boynundaki tespih kolyeyi çekip masaya koydu…
-Aha anamın anasının anasının tespihi…Biz o yangından kaçalım diye değiştirmedik mi her şeyi…
-Doğrusun.
-Eh dedi Muhtar o zaman yapacağımız belli…
Saygıdeğer Devlet Büyüklerimiz
Zat-ı alilerinizin yüksek fikirleri doğrultusunda Dolambız köyüne bir cami yapılıp hediye edilmesi düşüncesi bizleri ziyadesiyle memnun etti ki haberi okuyunca köy kahvesinde topluca ağlaştık. Tabii sadece erkekler buyrulan üzre kadınlar da evlerde ağlaştılar…Lakin yıllardan beri bölgede bir köy bulunmamaktadır. Kadim tarihlerde burada herkesin adını unuttuğu büyük bir köy varmış, haliyle camisi de varmış ama gel zaman git zaman siz deyin savaş biz diyelim hastalık beriki desin kıtlık ahali göçüp gitmiş. Velhasıl her yıl eski ahalinin evlatları olan bizler eski köyü yad etmek için Dolambız vadisinde buluşsak da burada kalıcı değiliz. Bu pek muhterem yardımınız için kuzeydeki Dağgeçen köyü münasipti, zira camileri eskidir ve biz de gerekirse oraya namaza gideriz. Bu vesile ile ellerinizden öper, sağlığınıza dua ederiz.
Vilayete
Dolambız vadisinde eskiden bulunan köy terk edilmiş olduğu için söz konusu caminin Dağgeçen köyüne yapılmasına ve Dolambız ın köy olarak kayıtlardan silinmesine…
Sonuç:
Dağgeçen köyü 5. Büyük camisine kavuşurken, Tömbeki Hatun defedilen tehlikle için 10 adet yumurta adadı, Ölümsü Hatun ise nargile tüttürdü, Muhtar Şakül Esmer Ağa ise Muhtar olmadığına bir kez daha sevindi.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.