- 860 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İnsanlık Tarihini 12 Bin yıl Geriye Götüren Göbeklitepe Örenyeri.
GÖBEKLİTEPE, ŞANLIURFA
Dostlarım, 1 Ağustos 2023 Salı günü, insanlık tarihini bilinenden 12 bin yıl geriye götürdüğü tarihçiler ve bilim insanlarınca dile getirilen, insanlık tarihini yeniden şekillendirdiği hemen herkes tarafından kabul edilen Şanlıurfa’nın 18 Km. Kuzeydoğusunda, Neolitik Çağın tapınak kalıntılarını barındıran Göbeklitepe’ye gittim, gördüm, fotoğrafladım.
Balıklıgöl ziyaretimizin ardından yolumuz bu defa Göbeklitepe istikametine... Göbeklitepe’yi benden çok merak eden olmadığını oraya vardığımda daha iyi anlayacaktım. Göbeklitepe, Şanlıurfa’nın Haliliye ilçesi, Örencik Köyü sınırları içerisinde.
Şanlıurfa’ya, Balıklıgöl’ü ziyaret için Adana’dan ailemle beraber giderken aklıma koymuştum Göbeklitepe’yi ziyaret etmeyi. Göbeklitepe hakkında medyadan, televizyonlardan, bilimsel toplantılarda yapılan konuşmalardan; hatta Ankara Medeniyetler Müzesi Müdürü Yusuf Kıraç’tan ve Göbeklitepe’yi gezip, gören kişilerin anlatımlarından pek çok kere dinlemiş, ve oldukça da meraklanmıştım bu gizemli coğrafyayı görmeyi.
Göbeklitepe’ye kimi zaman mahallelerin ve pamuk tarlalarının yanından geçerek, asfalt ama kimi zaman kıvrımlı yolda ilerlerken, sol tarafa “Göbeklitepe” levhasını takip ederek, tepecik üzerinde, çevresi tel örgüleriyle çevrili tepeciği gördükten sonra menzile vardığınızı biliyorsunuz.
Bölgeye vardığınızda bomboş coğrafyada öbek öbek taş ve kayalardan oluşan araziden başka bir şey yok. Nihayet bir kilometre kadar gittikten sonra dalgalanan Türk Bayrağı ve Kültür Bakanlığı flamalarının dalgalandığını görünce geldiğinizi anlıyorsunuz. “Göbeklitepe Ören yeri” park yerinden uzak. Hizmet binaları ile Göbeklitepe arasında eskiden tren raylarının altına döşenen traverslerle döşenmiş, üzeri tünel gibi kaplanmış yol koridoru ile çıkıyordu yukarıya.
Otomobilimizle parka girdikten sonra, ta buralara kadar gelip, sadece ben görmek için gelmişim gibi bir durumla karşılaşmıştım. Benden başka Göbeklitepe kalıntılarını görmek isteyen başka olmayınca, otomobilden inip, giriş işlemlerimi yaptırmak için levhayı takip ederek hizmet binasına girdim. Binanın içine girince sizi Türk Bayrağı ve Kültür ve Turizm Bakanlının bayrağı arasında duvardaki, Türkiye’nin önemli şirketlerinden olan DOĞUŞ Grubunun “GÖBEKLİTEPE’YE HOŞGELDİNİZ.” İlanı karşılıyor. O levhada aynen şöyle yazıyor: “Yaklaşık 12.000 yıllık geçmişe sahip bu arkeolojik hazinenin geleceğe miras kalması gerekiyor. Doğuş Grubu olarak, bu önemli alanda T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı işbirliğiyle yürütülen kazı, koruma ve tanıtım çalışmalarına destek olmaktan gurur duyuyoruz. Çünkü ortak geçmişimize sahip çıkmadan, güzel bir geleceğe sahip olamayacağımızı çok iyi biliyoruz. Tarihin sıfır noktasından geleceğe sonsuz saygıyla…”
İçeride hediyelik eşya satan bir binanın sergi salonundan geçerek, giriş biletimi almak için hizmet veren bankoya gittim; elimde geçen sene aldığım Müze Kart vardı. Baktım, bir yıl boyunca yanımda taşıdığım halde hiç kullanmadan müze giriş kartımın süresi geçmiş. “Yeniliyor musunuz?” diye sordum, “Evet, kimliğiniz yanınızda mı?” “Evet” diyerek, cebimden çıkarıp verdim. Bir iki dakika içerisinde yeni Müze Kart hazırlandı, verdiler; fiyatı da değişmemiş, bu sene de 60 lira. Görevli kartı bana verdikten sonra gideceğim yolu da tarif etmişti: “tahta yoldan çıkın, turnikelerden sonra araçla ulaştıracaklar sizi ören yerine.”
Çıktım. Travers döşeli yoldan 200 metre civarında bir yolu yürüdükten sonra, bilet okutularak geçilen turnikelere geldim. Turnikede kartı okutmama kadın görevli yardım edip okuttuktan sonra geçtim; benden önce gelip, eserlerin gün yüzüne çıkarılıp sergilendiği sahaya gitmek için araç bekleyen ziyaretçiler de vardı. Onlarla kısa bir sohbetin ardından, bizi alana götürecek minibüs geldi, binip yola koyulduk. Turnikeler ile sergi alanı arasındaki yol kıvrımlı ve bir kilometre kadar var.
Ören Yerine varmadan iniyorsunuz ve yine tahta döşenmiş yoldan tarihi alana ulaşıyorsunuz. Burada da yine Doğuş grubunun haritalarla zenginleştirdiği bilgilendirme levhası var. Ören yeri hakkında kısa bir bilgi veriyor:
“Göbeklitepe Harran Ovası’nın kuzey kenarındaki Germuş Dağları’na bağlı kireçtaşı bir platonun en yüksek noktasında yer alır. Güneydoğu Toroslar 3000 metreye ulaşan doruklarla bölgeyi kuzeyden sınırlar. 90 kilometre kuzeydoğusunda bölgenin en yüksek noktası olan Karacadağ volkanı bulunur. Bu bölge Einkorn buğdayının tarıma alınmasına dair en eski genetik kanıtları sunar. Harran Ovası’nın ardından Suriye başlar.
Göbeklitepe’nin bulunduğu plato, anıtsal yapıların inşası için gerekli malzemenin büyük kısmını ve aynı zamanda alanda bulunan taş aletlerin üretimini sağlayacak hammaddeyi sunmaktadır. Alana yaklaşık 1 km mesafede bazalt kaynağı vardır. Kazılarda bu taştan yapılan sürtmetaş aletlere sıkça rastlanmaktadır.
Göbeklitepe’nin içinde bulunduğu Yukarı Mezopotamya; Holosen Dönem’in başlangıcında geniş çayırlıklar ve bunları yer yer kesen fıstık ve badem koruluklarıyla kaplıydı. Günümüzde bölgeye yoğun tarım yapılan bozkır benzeri bir ortam hakimdir.”
Bu levhanın yanında ikinci bir levha daha var; onda da ören yerinin üzerinin kapatılmasına ve buna ilişkin ulusal ve AB proje desteğinden bahsediyor. şöyle yazıyor:
“Göbeklitepe Ören Yeri kazı Alanı Üst Çatı Örtüsü, “Şanlıurfa’da tarih Yeniden Canlanıyor Projesi” kapsamında tamamlanmıştır. Proje, Avrupa Birliği ve Türkiye mali işbirliği ile gerçekleştirilen ve Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından Yürütülen Rekabetçi Sektörler Programı altında hayata geçirilmiştir.”
Ören yerine varmadan, İstanbul’dan görmeye gelen bir avukat hanımdan rica ettim, daha sahaya girmeden arka planda kazı alanını örten sundurmanın görüntüsü olan bir kaç fotoğraf çektirdim alana girmeden. Tarihi kalıntıların bulunduğu alanın üzeri çadır ile kapatılarak açık müze halinde sergilenmekte çıkan eserler.
Şöyle kısa bir süre kalıntılara göz attıktan sonra ziyaretçilerin bilgilenmesi için levhalara var. Her grubuna ait açıklama var. Kalıntılar temel olarak başka yerlerde hazırlanıp getirilmiş, ortada bizim mezar Taşlarına benzer iki sütun ve onu çevreleyen saat ekranını yansıtan yine “T” şeklindeki taş sütunlar ve o sütun taşların arasında küçük taşlarla örülmüş kalın duvarlar. Her grup adeta birbirinin simetriği gibi. Daha temizlenmesi ve açılması gereken çok çalışma var. Bu kadarı bile tarihin adeta yeniden yazılmasına sebep olmuştur. Ortadaki taş sütunun üzerinde hayvan motiflerinin olması zamanına ait hayvan türleri hakkında da bilgi vermektedir.
Göbeklitepe’de meydana çıkarılan eserlerle ilgili olarak: insanlık adına, tarih adına, sanat ve inanç dünyası adına daha yapılacak o kadar çok çalışma yapılmalı ki, bu çalışmalar: insanlık tarihine, Ortadoğu coğrafyasına ve Türkiye ve Türk dünyasına ait gerçekler tamama yakın bir şekilde ortaya çıkarılsın. Şu ana kadar çıkarılan ve yerinde sergilenmeye çalışılan kalıntılar, tarihi eserler buzdağının su yüzündeki kısmı kadar bile değil… 01.08.2023, Şanlıurfa
YAZAR: HÜSNÜ EKİZCELİ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.