1 TL
Not: Daha sonra pasiflenecek bir yazı olacak gibi.
Merhaba sevgili defterdaşım, sitedaşım. Umarım iyisindir. Niceleri gibiyiz, ülkeyi dünyayı kurtarır, her şeyi biliriz. Durmadan da hayıflanırız, şikayet ederiz, ancak haklıyız da, lakin sadece söylenmekle kalırız, kızmakla, öfkelenmekle kalırız.
Çünkü karanlık bir gelecek görüyoruz, zihnimizde umuda, yeşile, maviye yer kalmadı. Çok yalan çıktı büyüklerin, öğretmenlerin, ortaçağın veya yüzyıllarca söylenen çoğu şeyden. Boşuna yalan dünya dememişler. Madem yalan ise niye yaşıyoruz değil mi?
Şimdi bize sorulmadı dünyaya gelir misin deyü, geldik bir şekilde. Atamız anamız sağ olsun. Gelmemeye gücümüz de irademiz de yetmedi zaten yoktu da. Başladılar büyütmeye, önce okula biraz daha büyüyünce camiye ceme gönderdiler coğrafya icabı. Tamam da konum bu değildi ki. Toparlayalım.
Bizlere önce İstiklal Marşı, Andımız okutuldu, sonra sonra elham, sübhaneke, namaz niyaz dua işleri. Yazma okuma, ev ekonomisi, iş teknik, beden, resim, din, matematik, türkçe, tarih, coğrafya, biraz ileride fizik kimya biyoloji, biraz daha ileride yabancı dil, teknik dersler, vatandaşlık vb vs.. Daha sonra başka başka bölümler, ihtisas alanları, tıp, mühendislik, hukuk.. Oku babam oku...
Sonra bir internet çıktı.. Tamam da konum bu değildi ki. Toparlayalım.
Doğayı sev, ormanı koru, askeri sev, şehitlik kutsal, camiye ceme katıl ibadet et, dua et, şükret, sabret, vatanı koru, merhametli ol, tarihini bil, dinini yücelt, büyüklere saygı duy, küçükleri sev.. Akrabaları unutma ziyaret et, arkadaşlarınla iyi geçin kavga etme. Tamam da konum bu değildi ki. Toparlayalım.
Sonra bir baktık siyaset dediler; sol varmış, sağ varmış, büyük adamlar varmış, çok düşünürler ve yazarlarmış, kitap bol imiş, ozanlar aşıklar şairler de her şeyi özetlermiş, komşularımızdan sonra ülkemizin komşularını da gösterdiler tabii, dağlar, denizler, ırmaklar.. Çeşit çeşit millet varmış. İyi de konum bu değildi ki. Toparlayalım.
Ha unutmadan elektrik gelmiş, sular evlere girmiş, telefonlar icat edilmiş.. Ya hu internetten önce bunlara yukarıda değinmiştim sanki. Öküzler inekler keçiler koyunlar sap saman güz kış var imiş bir de. Tarım ülkesiymişiz, traktörler, eşekler, öküz demiştik zaten.. Konum bu değildi ki. Toparlayalım.
Sonra sonra Tanrı aşağı Allah yukarı, peygamber aşağı veli meli yukarı, liderler varmış, meclisler varmış, devlet varmış, zengin fakir varmış,.. Tamam da konum bu değildi ki. Toparlayalım.
Görüleceği üzere toparlanmıyor bir türlü.
Neden bahsedecektik?
Düşünmeye Tanrıdan başlanır, Allah derler genelde bizim toplumda. Araplar sünni ve alevi olarak bizleri ikiye bölmüş. Tanrı da zaten peygamber göndermeyi bırakmış asırlar öncesinden. Kutsal kitaplar, büyük adamlar varmış yine, dergahlarda şeyh molla, günümüzde profesörler doçentler olmuş.. Büyük komutanlar, büyük ordular büyük savaşlar vermiş. Konumuz neydi, toparlayalım bir dakika..
Arkadaşlar, Tanrıdan yola çıkınca hiç bir şey insanileşmiyor ve daha iyiye gitmiyor, yani tarihte gitmemiş, bugünde ve gelecekte de gideceğe benzemiyor. Ki yapay zekaydı, robottu ortalık iyice karışacak, zaten dumanla haberleşmeden kablosuz haberleşmeye geçince ortalık yine kördüğüm... Tamam da, konumuz neydi, toparlayalım.
İnsanlar insanları ölüm sonrası için çok düşündürmüş, sonuçta demişler, geldik istemeden gidiyoruz ister istemez, nereye gidiyoruz, cennet var, cehennem var, Tanrıyla karşılıklı tanışmak var, var da var, sonsuz demişler, sonlu bir hayatı ne kadar batırabilirsek batıralım demişler. Yani battık çıkamıyoruz. Şunun şurasında gitmemize ne kaldı, ha bir nefes önce, yani bir kaza, bir savaş, bir ayak kayması başın taşa gelmesi beyin kanaması vb vs biter mi, sorunlar bitmez, seldi, depremdi, yangındı, çığdı, soğuktu sıcaktı... Konu neydi, toparlayalım.
Şimdi var ya büyük insanlar dersiniz, örnek gösterilir. Bizim kültürde, Mete Han diyelim babası Teomanı oklatır, Muhammed amcasıyla kavga eder, Yavuz Babasını tahtan indirir, Atatürk Enveri sınırdan içeriye almaz, bir de bunların yanında Mevlana Yunus Kazak Abdal, Kaygusuz Abdal, Şeyh ... şeyhler bitmez, komutanlar büyüklü küçüklü bitmez, başkanlar reisler desen büyüktü küçüktü onlar da bitmez. Yani bunlar hep bir şeyle bir şekilde kavga etmiş. Tamam da konu neydi?
Ruhsal bilimler, doğaüstü, gökten gelenler, yerden bitenler, denizde dolaşanlar.. Destandı efsaneydi. Konunun ne olduğunu bir hatırlasam, toparlayacağım da... Konumuz neydi ya hu?
İhtiyarlar nerde eski günler demekle, gençler; gençler ne diyordu sahi? Tabii bir de kadındı, erkekti, lgbtydi, çocuktu, aileydi, maldı mülktü, paraydı, senet ve sepetin yanında artık faturası, kirası, arabaya yakıt, mutfağa meyve sebze süt et yumurta. Ya birisi konunun ne olduğunu kulağıma fısıldasa.. Fısıldayamaz, daha o kadar gelişemedik, ışınlanmanız lazım buraya, mümkün değil şimdilik..
Ha hatırladım konuyu, zamandı mekandı, zaman yolculuğu mekan değişimiydi.. Yok ya hu, konu bu değildi.
Eskiden ( bende mi ihtiyarladım anlayamıyorum) sebiller vardı, su bedavaydı. Belediyeler icat oldu su saatleri takıldı. Neyse beleşe çeşmeler vardı yine.. Ha, bu çeşmelerin birine belediyenin biri israf etmesin halk diye 1 Tl’yle çalışan sistem koymuş, 1 Tl atıyorsun 5 lt su alıyorsun. İsraf olmasın diye yapmış bunu belediye. Ön ödemeli sistem.
Bir de devlet yönetiminde Orman Bakanlığı, Devlet Su İşleriydi falan var ya, nerede ferahlayacağımız bir göl kenarı, orman içi şırıl şırıl dere, plajdı sahildi, şöyle şehri yüksekten gören bir mesire alanı varsa; pat diye girişte bir tabela; kişi başı 5, otomobil 25, otobüs 75 ...katlanarak gidiyor yani. Yollar zaten özelleşmeye başladı yavaş yavaş... Otobandı, köprüydü, tüneldi... Dıt dıt kartlar, yeni yeni ücretlendirmeler, banka işleri. Eve aldığımız her şeye vergi veriyoruz, bir de bunlardan para istiyorlar. Ya hu konumuz neydi, bir hatırlasam, toparlayacağım da, iyiden iyiye dağıttık yazıyı..
Arkadaşlar para biriktirin, yarın bir gün edebiyat sitelerine yazı yazmak, şiir asmak da ücretli olacak gibi, yani görünen köy klavuz istemez gibi... Konu iyice dağıldı, iyi mi?
Tanrı ganimet istemiş birilerinden veya birisinden, sonra ver elini dünyada her şey ganimete dönmüş sanki. Arkadaşlar, sitedaşlar; bu Tanrı veya Allah bizden yana değil veya daha iyi bir sistem kurmaya muktedir değil sanki. O yüzden çalıştırın saksıları, sulayın yeşillensin yani, biraz düşüncelerimiz aydınlansın, ferahlansın. Ne bileyim ben, yani olmuyor böyle.
Bilgi denilen şey, dünyada ilk adımımızı attığımız veya ilk nefesimizi almaya başladığımızdan bugüne arta arta yani artıyor, ele avuca, zihne kalbe sığacak gibi değil, zaten Tanrı denilen ben bilirim diye hava atıyor, lakin bilgisi insanlığa huzur vermeye yetmiyor. Bir dünyanın her şeyi mi sorun problem dert çile olur ya hu, nasıl bir Tanrılıktır, nasıl bir Allahlıktır bu, ki bir işi beceremiyor sanki? Konum neydi benim, Tanrısını bilen gören tanıyan hatırlatsın bir...
Ha şimdi... Bedeninize bir bakın, saçlar dökülür, kemikler kırılır, kaslar zayıflar, eller titrer, kulaklar duymaz olur, gözler görmez olur, bel bükülür. Yani düşünün, hiç bir Tanrı veya Allah veya kutsal güç, gözleriniz az görüyorsa mercek takın, gözlük denen bir şey var dememiş, işitme cihazı şöyle yapılır diye klavuz göndermemiş, arabaydı, uçaktı şöyle şöyle yapabilirsiniz dememiş, kanatlanabilirsiniz zaten dememiş, denizin içine şöyle girebilirsiniz hiç dememiş, denizaltı ilminden habersiz yani. Yer Çekimini bulan biz, gökte uçmayı öğrenen biz, saç ekmeyi halleden biz, gözdü, dişti, ciğerdi, kalpti, beyindi, ameliyatlar yapmayı öğrenen biz.
Tanrı yasaları, Allah kuralları denen şeylerden daha iyisini yapanlar, yazanlar da biz. Yani, genetik de gelişiyor, programlama da öğrendik, yani yeri geliyor kafa hariç kafayla yönetilen bir çok onlarca beden aktivitesini elektronikle, elektrikle, kabloyla, kablosuz iletişimle yapanlar da biz. İnsanın ayağı kopuyor mesela, çünkü etten kemikten, Tanrı kusurlu yaratmış daha iyisini akledememiş, o kopan ayağın yerine daha sağlamını takmaya da başladık.. Daha neler neler yapmaya başladık da. Tanrıya ihtiyacımız gün geçtikçe azalıyor sanki. Geriye zihin aktarma ile ruh transferleri kalacak gibi.. Ölümsüzlüğe giden yolda aktarımlar gibi bir şey. Beden öldükçe zihni veya ruhu veya ne menem şeylerse ikisini aktar dur gibi bir şey var çözülmesi gereken. Çözülünce ne olacak ... Konum neydi benim ya, toparlamam lazım.
Tamam, Tanrı veya Allah olsun da, onun bize faydası yok, niye bu kadar çok tapıyorsunuz Tanrı’ya veya Allah’a. Tapınmayı bıraksa insanlık daha mı iyi olabilir dünyamız, yaşamlarımız geleceğimiz falan ...
Konu bu değildi, yazı konusunun ne olduğunu bir hatırlasam toparlayacağım da;
Şimdi bir sistem yapalım, 1 TL atalım Tanrıyla konuşalım, istişare edelim, yanlışlarını hatırlatalım çözüm önerileri sunalım, dediğim gibi bilgi artıyor durmadan.. TL kabul etmezse hadi altın sikke basalım onu atalım makineye yani..
Ben iyice dağıttım konuyu, nesildaşlarım veya sitedaşlarım toparlasın, nasıl toparlayacaklarsa..
Bakın, yani göremezsiniz veya hissedemezsiniz de, yine ayağım üşüyor mesela, üşümeyen ayak bile veremeyen bir Tanrı var karşımızda. Çorap giyin de dememiş Tanrı, çorabı da bulan biz değil miyiz en basitinden yani..
Sevgili sitedaşım, nesildaşım veya arkadaşım; şu yazıyı lütfen bir toparla, fazla dağıttım sanki. Başı ayrı, ortası ayrı, sonu ayrı bir şey oldu.
Konunun da ne olduğunu lütfen hatırlat bana? Konuyu bir hatırlasam, tane tane irdeleyeceğim de, işte.. Yani daha kıtalara, bölgelere, milletlerin kültür, gelenek ve inanışlarına bile giremedik, kim nerede nasıl yaşıyor, biz burada yaşıyoruz ölüyoruz da, diğer yerlerde de nasıl yaşanıyor, ölünüyor, mutlular mı , huzurlular mı, tat tuz alabiliyorlar mı yaşamdan...
Not: İmla hataları varsa lütfen kusura bakma, Tanrının bile dünyalarca hatası varken, yani benden mükemmeliyet bekleme lütfen. Veya göster düzelteyim olur mu?
En sevdiğine emanet ol.
Emanet olacak birini bulursan sakın bırakma ha.
...Y...
YORUMLAR
Farklı yollarla (makale, şiir, skeç gibi) anlatılmak için verilen uğraşları;
Saygıya değer emek ve anlatımla makalenizde aktarmanız takdirlik.
Harikulade bir görüş açısıyla, yaşamın acı reçete gerçekliğinin perde arkasını adeta özet sunmuşsunuz, olağanüstü anlatım efektleriyle.
Çok etkileyici ve bir o kadarda gerekli.
Tebriklerimle ve bu görüş açısına teşekkürlerimle
Hah, ben güya gitmiştim; güya buralara bir süre hiç uğramayacaktım... Tutarsızlığımın kurbanıyım. Suç sizin, efendim! :)
Sayın Yinsani, itiraf etmeliyim ki bu makaleniz bugüne değin beni en çok etkileyen, en çok sevindiren eseriniz oldu, ama "konu bu değildi" diye parağrafları sonlandırmanız bir başka efekt ve değer katmış... Yani eli öpülesi bir emek. Çok sağ olun, var olun, e mi...
Trajikomik hallerimizi annlatan ,olağanüstü bir algı ve gözlemci ruhuna sahipsiniz. Bunu biliniz!
Gözlemleriniz gerçekten fantastik. Mizahınız, vurgularınız ve anlatım yetiniz harikulade de, sahi konumuz neydi?
Acı acı güldüm okurken sizi. Gözlerim yaşardı, (mübala etmiyorum) Bu da"en basitinden yani..."
Hem neden silmekten söz ediyorsunuz? Bırakın okunsun. Bırakın biraz düşündürsün kaleminiz. Eminim, öfkelenenler çok olacaktır. ; ama onlarsız da olmaz ki!
Ve fakat, eminim ki bugüne değin hiç bu açıdan düşünmeyenler çoğunlukta.
Hiç te "tu kaka" diyenler çıksın; ki, onlar hep vardı ve hep olacaklardır...
Ayrıca, yurdumuzda devrim olmayacağı açık, kişisel (bireysel) devrim dahi mümkün değil (durum bunu gösteriyor) ama hiç değilse söylenecekler söylensin. Bu anlattıklarınız tarihe geçecek nitelikte...
Ve bu yazınız, Aziz Nesin ustanın nefes tüketerek anlatmaya çalıştıklarını anımsatıyor bana. Kaleminiz her zamankinden daha çok gerekli. Bu kalem benim gibi derdini anlatamayanların sesi olmalı, hani "en basitinden..."
Lütfen, hep yazın, sayın yazar. Yazın ki beyinler manipulasyonlarla eriyerek yok olmasın bu denli hızlı...
Yüreğinize bin selam olsun.
Çok teşekkürüm ve saygımla, sayın Yinsani.
V hep kendiniz olmaya devam edin...
Yinsani
Saygılarımla.
Atatürk kırmızı çizgimizdir usta.
Atatürk bir şekilde bir şeyle kavga etmedi. Onu böyle bir cümle içinde geçirmemek için Türk tarihini yeniden okumak gerekir.
İnsan özgürlüğü, bağımsızlığı, çocukların geleceği için savaşmıyorsa zaten yaşamış yaşamamış çok farketmez.
Diğer yandan Dünya yeni bir yola eviriliyorken bizim hala teknoloji aklımızın almadığı yapay zeka unsurunu son hızla geliştiriyorken bizim derdimizin hala reyiss ve ekonomik icatlarını konuşmamız çok acıklı.
Sevgilerimle...
Yinsani
Hem sen de yeni bir yazı serisiyle yeniden yazmaya başlarsın, benim için de iyi olur.
saygılarımla.