- 186 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
Köy
_____Köyde yaşamak ; Toprak kokusu, ağaçlar, çiçekler, kuş sesleri, temiz hava- insanı huzur ve mutluluk verir.
Bu da insanı daha sağlıklı kılar, kolay kolay hasta olmaz.
Kaliteli ve mutlu bir hayat sürer, şehrin o yapay sorunlarıyla hiç karşılaşmaz.
Bu nedenlerle bence- köyde yaşamak şehirde yaşamaya göre daha avantajlıdır.
Her yerden, trafik sesleri, endüstriyel sesler, inşaat bina sesleri ve komşularınızdan ve yaşam alanınızdan gelen sesler. Bununla birlikte, köylerde, bu sesler hakkında asla endişelenmenize gerek yoktur.
Geceleri derin uyursunuz , gündüz sessiz bir yürüyüş yapabilir ve sakin hayatın tadını çıkarabilirsiniz.
Havanın tertemiz, gürültüsüz ve yeni doğan güneşin merhaba dediği bir sabahın seherinde, sakız gibi beyaz çarşaflı yatağından kalkıp, pencereyi açarken o tertemiz oksijeni solumak, ardından inekten sütün sağıldığını görmek, tavuğun yumurtladığı yumurtayı alıp kaynayan suya atmak.
O değişilmez temiz havası, manzarası ve samimi insanları…
İki üç komşu evin hanımı birleşip yardımlaşarak, ekmek evinde odun ateşinde-yufkalar ve gözlemeler yaparak sıcak sıcak çıkan yufkaları ve gözlemeleri yemek.
Çevreye kat, kat dizilen yufkalar ve gözlemelerin mis gibi kokular yaymaları.
İşin bitti mi de arda kalan odun ateşleri ile demlikte koz ateşinden çay içmek.
Mis gibi köy ekmeği kokusu, yeni sağılmış sıcacık süt.
Tertemiz köy havası, yağmur yağdığında toprağın ve yağmurun birleşiminden çıkan o eşsiz koku...
Bahçede yetişen biberler, domatesler, salatalıklar...
Köyde yaşam bambaşkadır.
İnsan kendini köydeyken çok farklı hisseder.
Köyde yaşamak iyi niyettir, saflıktır ve güçlü kalmaktır.
Sağlıklı olmaktır.
Hele bir de deresi, nehri ,göl manzarası varsa, değme keyfime:)
Romalı devlet adamı, bilgin, hatip ve yazar Çiçero’nun “Rabbim, bana çiçek dolu bir bahçe ve kitap dolu bir ev ver.” sözündeki gibi kendimize yetecek, içinde meşguliyet-i nefs edecek kadar meyve ağacı bulunan bir bahçemiz ve yaz aylarında kalabileceğimiz bir evimiz olsun.
Köyde tabiatı çok yakından tanıyarak baktığınız her şeyde yaratılışın hikmetini görüp, tabiatın ve değişik ağaçların içinde robotlaşmadan yaşadığınızı hissediyorsunuz.
Çünkü her şey çok doğal.
Birçok kuş çeşidi, evcil kedi ve köpek gibi hayvanlarla beraber, varlığını insan varlığına adamış verimli hayvanların yaşam mücadelelerine daha yakından şahitlik ediyor sanki onlarla hal dilince konuşuyorsunuz.
Bunların kendi hemcinsiyle gezerek ya da uçarak, yaratan tarafından verilen vazife doğrultusunda insanlara faydalı olmaya çalışıp, üretim yaptığını gözlemliyorsunuz.
En bariz dikkatimi çeken ineklerin ve diğer küçükbaş hayvanların insanlara faydalı olmak için kurulmuş yaşam seyri. Etinden, sütünden, derisinden, kafasından, ayağından ve hatta gübresinden insanlar faydalanıyor.
Onlar ise kendisine yüklenen görev doğrultusunda vazifelerine odaklanmış, övünmeden sadece işini yapıyor.
Aynı zamanda neslinin devamı için de gayretini sürdürüyor.
Bundan yirmi yıl önce, birisi çıkıp günün birinde köye dönüşün trend olacağını, henüz otuz yaşına dahi gelmemiş insanların bir köy evi sahibi olup toprakla uğraşma hayali kuracağını söyleseydi, muhtemelen hepimiz katıla katıla gülerdik. Ama olmaz dediğimiz pek çok şey gibi bu da oldu.
Teknolojinin hayatlarımıza gereğinden bir hayli fazla dahil olmasından mıdır yoksa şehir hayatını giderek daha çekilmez hale getiren kalabalık, gürültü, trafik ve hayat şartlarından mıdır bilinmez, köye dönüş bugünlerde hemen herkesin ortak hayali.
Belki de bunu köye kaçış olarak ifade etmek daha doğru olur.
Çünkü aslında köye yerleşmek isteyenler pek az bir kısmını köy kökenli insanlar oluşturuyor.
Sonuç olarak çalışan genç nüfus içinde giderek yaygınlaşan ve artık belli düzeyde bir gerçekliğe dönüşmeye başlayan bir trend bu.
Siz- de köy aşkıyla yanıp tutuşanlar- dan mısınız?..
Semra EROĞLU Şiirleri sevdiren kadın
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.