4
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
417
Okunma
Hz. Musa’nın kavmi ne yazık ki, Cenab-ı Hak nimetlerini arttırdıkça, şükranlarını sunacaklarına azgınlıklarını arttırıyorlardı.
Bir müddet sonra Hz. Musa’yı şaşkına çeviren bir teklifte bulundular:
“Amelikalılar nasıl buzağıya tapıyorsa, sen de bize öyle bir ilah yap” (A’râf,138) dediler.
Gerçek tapılmaya layık Allah’u Teâlâ varken, insan yapımı bir buzağıya tapmayı anlamak, akıllara sığıştırmak, izah etmekte insan zorluk çekiyor. Ne acıdır, bu sapık fikirlerini bir süre sonra uygulamışlardır.
Cenab-ı Allah, Hz. Musa’ya Tevrat atlı kutsal kitabı almak için Tur dağına gelmesini vahyetti. O da kavmini kardeşi Hz. Harun’a teslim edip, gitmişti. (A’râf,142)
Samiri adlı maharetli bir kuyumcu zinet takılarından bir buzağı heykeli yaptı. Rüzgârda canlı buzağı gibi ses çıkarıyordu. Samiri gerçek mabutlarının bu olduğunu halka anlatmaya başladı. İsrailoğullarının hemen hemen hepsi bu buzağıya tapmaya başladılar. Hz. Harun yaptıklarının yanlışlığını onlara ne kadar anlatmaya çalışsa da o’nu dinlemediler. (Tâhâ,90-91)
Hz. Musa döndüğünde kavminin buzağıya taptığını görünce çok kızdı ve onları bu büyük hatadan döndürmeye çalıştı.
Kardeşi Hz. Harun’un elinden geleni yaptığını, asıl suçun Samiri’de olduğunu öğrenince ona çölde tek başına yaşama cezası verdi.
Yapılan buzağıyı Hz. Musa parçaladı, yaktı ve denize attı. Kavmine de yaptıkları büyük hatadan dolayı Cenab-ı Hak’ka yalvarmalarını, tövbe etmelerini bildirdi. İsrailoğulları tövbe ettiler. Fakat bu tövbelerinde maalesef samimi değillerdi.
Ahmet TULGANER