- 284 Okunma
- 3 Yorum
- 2 Beğeni
Dunpa - 1
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Devamlılık esasına göre. Devamlılık. Dişlileri paslanmış, içerisine atılan yegâne ne varsa homurtularla parçalayan bir öğütücü gibidir devamlılık esası. Tanrının en salt işkencesi belki de. Durmayan döngü. Ve yalnızsınız. Rehberinizde kim varsa alfabetik sıraya göre arayabilirsiniz ve hepsine şu soruyu sorabilirsiniz: "Ben yalnız mıyım?" Alacağınız cevapları bir düşünün. Muhtemelen en çok kullanılan ilk sözcük ’anlamadım’ olacak. Kimse sizin zihninizin içindeki kadar gerçek değildir. Yansıma, yanılgı adına ne derseniz deyin, herşey bir döngünün parçasıdır aslında. Kendinize küçüklü büyüklü meşgaleler bulabilirsiniz elbette. Bunun adı okuldur bazen, bazen evlilik ve bazen de çocuk. Hepsini hatırlayın. Kim ki zihninizden geçen asıl sorunun ne olduğunu merak edip, sizinle birlikte bunun cevabını bulmaya kalkıştı bugüne kadar? Hiç kimse! Şüphesizdir ki, herkesin bildiği ama asla kimseye anlatmadığı o sınırlar, sanki hepimizi dumura uğratmışcasına aşikar olsa da, konuşulmaz. Hangi sınırlar peki bunlar? Elbette zihnimizin sınırları. Bizi gerçek yalnızlığa terk eden o sınırlar. İnsanların içinde gülersiniz ama yalnızken gerçekten dış etkenler olmadan güldüğünüz tek bir an var mı? Yok. Çünkü yalnızlık salt gerçekliğe açılan bir portaldır. Ve geçiş esnasında bazı anılar sizi bu hakkaniyetli yolculuğa çıkmadan önce yakalamaya kalkışır. Buna duygular da dahil. Tabi döngüden kurtulup, bu dehlize girmek gibi bir derdiniz olmayacak kadar sisteme entegre iseniz, şimdiden kapatın gitsin kapağı ve kitaplığınıza koyun. Belki ihtiyacı olan birisine ulaşır bir gün. Tüm bu kelimeleri, bahsettiğim korkunç döngüden ziyadesiyle bıkıp kaçmaya çalıştığım bir gece yarısı yazıyorum. Tüm bunlar nihayete ulaşır ve başkaları da okuyacak kadar şanslı olursa,bilin ki evrenin aritmetiği bozulmuş ve sizi kurtarmak için uzattığım çubuğun ucunu size göstermişdir "Dunpa". Dunpa kim mi? Dunpa, benim zihnimin içinde gezginlik yapmama yardımcı olduğunu düşündüğüm, bir seksen boylarında, bıyıklı, göğsü kıllı ve alnı kırış kırış bir adam yansıması. Adının sadece bir çağrışım olduğunu bilmeniz yeterli ve altında bir anlam aramanıza hiç gerek yok. Çağımızın hastalığı depresyon. Hayır. Bu popüler bir cümle sadece. Çağımızın asıl hastalığı "anlamsızlık". Bu son iki cümleyi entel ve kalın sesli bir erkeğin tonlayarak okuduğunu hayal ederek tekrar düşünün. Şimdi daha akılda kalıcı olmuştur. Tam bu esnada dikkatinizi bir şeyin dağıtarak üstün körü okuyup geçmenizi istemem. Çünkü Dunpa’nın anlattığına göre; kilit cümleler ya da sesler zihne ulaşacağı esnada, kötücül yansımalar sizin dikkatinizi dağıtıp tekrar döngünün içine çekmeye çalışıyormuş. İyi düşünün, bazen o an herşeyin bir simülasyon olduğu hissine kapılırsınız ya da o an hiçbir şey gerçekmiş hissi vermez. Deniz kenarı bir kasabanın yollarından geçerken, binlerce cırcır böceğinin sesi aynı anda işitilirken oluşan uğultu zihinize o anı kodlar ve bir sonraki cırcır böceği sürüsüne ait bir ses duyduğunuz zaman, ki bu ertesi yaz olabilir, o anı hatırlarsınız. Duygular da tıpkı bunun gibi, size daha önce yaşanmış ve zihninizde derin izler bırakmış olaylara benzer şeyleri tekrar yaşadığınız zaman sanki aynı kötü sonuçları elde edecekmişsiniz hissiyatı oluşturur. Bu döngünün size oynadığı en kusursuz oyundur ve sizi koşullayarak, bildiğinizi sandığınız şeylerle meşgul eder. "Zaten böyle olacaktı, en iyisini yaptım ve erkenden kestirip attım onunla muhabbeti." O kişi ya da varlık, adı her neyse, ne kadar dalkavuk olursa olsun, size döngüden nasıl çıkacağınıza dair bir sır verecekti belki de. Bu bir eylem de olabilir. Asıl mesele, bildiğimizi zannetiğimiz şeyler belki de bizi her geçen saat, döngüye biraz daha çekiyor olabilir. Dunpa fısıltısı eksik olmayan temkinli bir beyefendi. Bana bütün bunları size anlatırken anlam bütünlüğünden kopmamam gerektiğini fısıldıyor. Belki Dunpa’yı da kandırmış olabilirler. Karmaşa içinde okunan bu satırlar, sizlere yol yordam öğretisi kazandırıyor olamaz mı? Parçaları birleştirme yetisi mesela. Koca bir varil buzlu suya kafanızı daldırıp yirmi saniye boyunca kaldığınızı daha sonra hızla çıkarıp aldığınız ilk derin nefesin bir sonrakilerden hep daha kıymetli olduğunu düşünün. İşte onlardan ilkini şu an gerçekleştiriyoruz ve ilk paragraf başımıza geçiriyoruz. Tabi Dunpa’da bizle beraber o eşikten atlarken çok fazla sırrımı söylemememi istiyor. "Alo Dunpa! Ben yalnız mıyım?"