- 270 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
Mecburi İstikametler Yolu
Haziran ayı yine gelip çatmıştır. Bilançolar incelenmiş , eksik gedik tespit edilecek ve nihayetinde yeni döneme geçiş yapılacaktı haliyle.
Haziran ayının son haftasıydı. Yeni dönem öncesi çalışanlar kahvaltı masasının etrafında toplanmış tatil planı yapıyorlardı.
Yoğun iş yılı bitmiş, onca dosya arşive kalkmış , memnun olmayacak bir çok insanı mutlu edip evlerine göndermişlerdi. Hal böyle olunca herkes tatili sonuna kadar hak etmişti herkes tabi hakkını alabildiği kadar.
Haziranın son kahvaltısıydı. Kahvaltı, şirkette herkesin gönlünce eğlenip , sohbet ettiği ettiği andır.
Günlük rutinler konuşulduktan sonra ;
Ayşenur sessizliği bozarak:
- Metehan, tatilde nerede olacaksın ?
- Ege kıyılarını düşünüyorum. Marmaris olabilir belki Alaçatı, belki de Antalya’ya kaçabilirim.
- Ne işin var oğlum Alaçatı’da? Ben gittim gördüm hiç de güzel değil oralar. Denizle merkez arası çok uzak. Denizi bile göremiyorsun, hem oralar çok rüzgarlı.
Dedi çok bilmiş edasıyla Furkan.
- Olur mu abi Villaların olduğu yeri bilmiyor musun ?
- Biliyorum bilmesine de bizi oraya sokarlar mı?
- Adam gitmiş ki villaları konuşuyor burada.
- Olur mu Sinan? Ancak önünden geçmiştir Metehan. Sen, oranın maliyetini biliyor musun?
Furkan’ın cümlesi biter bitmez
- Sen nereye gideceksin ki Furkan? dedi Ayşenur.
- Yüreğimin götürdüğü yere gideceğim. Yüreğim artık Marmara’ya mı götürür, Ege’ye mi götür. Bilemiyorum. Bakacağız göreceğiz. Dedi ağzındaki son lokmayı da yuttuktan sonra.
- Yüreğim beni Fındık bahçesine götürüyor. Dedi Rıza. Sormayın her tatilde Fındık bahçesinde ne tatil yapıyorum görseniz imrenirsiniz. Çuvallarla dansımı size anlatsam şimdi hepiniz kalkar dans edersiniz. Bir de yamaçtan kendimi salmam yok mu? Benim diyen yamaç paraşütçülerine taş çıkartırım. Bir manzara var karşımızda meşe, gürgen ve palamuttan oluşan orman, ikindi vakti manzarası doyumsuz oluyor. Bir de pikniğimiz (!) var her öğlen ve ikindide. Doyumsuzca nasıl abanıyoruz yemeklere. Açık büfe. Ne buluyorsan onu yiyorsun. Bugüne kadar şefin çıkardığı yemekleri seçeni görmedim ha! Herkes öyle mutlu yiyor ki anlatamam. Hepinizi bizim fındık bahçesindeki tatile beklerim dedi. Pis pis sırıtarak.
- Yüreğimin götürdüğü yer derken aslında paranın götürdüğü yere gideceğim, yani paranın götürdüğü yer dediysem aslında paranın yettiği yere kadar demek istiyorum gençler. dedi biraz ukalaca Furkan.
- Ooo işin içinde para varsa! Paranın açmayacağı kapı yoktur. Para seni bir yurt dışına götürür. Ne güzelde olur. İtalya desem sen bana : Roma, Venedik Milano dersin. Çekya desem, sen bana: Prag kalesi, Petrin Tepesi, Dan eden ev dersin. Bilemiyorum artık para olduktan sonra tüm Avrupa sizin . Belki de Sinem’cim ile birlikte daha kuzeye akarsınız. Dedi burnunu kıvırarak Ayşenur.
- Oraları gördüm Ayşenur’cum. Bu yıl yurt dışınını düşünmüyorum. Küçük bir yurt turu düşünüyorum.
Bir yandan da herkes önündeki menemene abanmış tadını çıkartıyor. Ayşe ustanın menemeninin tadını çıkartıyorlardı.
- Marmaris’i çok görmek isterdim bende . Benim içinde gez gör oraları.
- Ayıp ediyorsun Ayşenur seni de götürelim, ne olacak ki!
- Yok ya! Ne tatili, bizim tatilimiz mi olurmuş ? Annemin işleri var onları halledeceğim, sonra bir de akrabaların düğün işi var. Tatili de ona denk (!) getirmemiz lazım de mi? Sonra tatilin tadı çıkar mı? Bak Füsun fotoğraf atmış düğünden, ne çok eğleniyor. Gerdanı da kırmış ki sorma!
Balayından yeni gelmiş Mehmet ise konuşanları dinliyor ancak yorum yapmaktan kaçınarak bıyık altından masada konuşulanlara gülüyordu.
- Abi Antalya’ya uğrayacaksanız beni de bırakırsınız. Antalya Kundu bölgesine bırakırsınız. Oradan merkeze geçerim ben. Biliyorsunuz bizim Antalya’da sonuçlandıramadığımız işlerimiz var. Gitmişken onu da hallederiz dedi. Gülerek Rıza.
- Yok canım ya bu yılki planlarımız arasında Antalya yok, hem ne işin var Antalya’da. Yanarsın, pişersin sen orada. Ben sana kıyamam ki. Ama yol güzergahımız Yozgat olursa oraya bırakırım bak. Orada da yarım bir işimiz kalmıştı hatırlarsan orası olur. Dedi Furkan.
Kahkahalar havada uçuştu. Birbirlerine takılarak kahvaltıyı tamamlayarak herkes işinin başına döndü.
Gülüp eğlenmek iyi de bir de gerçekler var.
Herkes işinin başına döndü ama Rıza, düşüne düşüne yavaş adımlarla masasına döndü. Kafasının içindekiler modunu düşürdü. Az önceki kahkahalardan eser yok şimdi.
Güzel olanı herkes konuşuyor da gerçek olup acı olanı konuşmak öyle konuşmak kolay olmuyor. İçindekileri bir çırpıda dile getirse Rıza, sanırım hemen orada iş akdine son verilirdi.
Rıza günün sonunda ne yaptı bilinmez ama onun gibi milyonlar iç sesiyle konuşuyor ve konuşmaya devam ediyor. Acı olan gerçekleri anlatılmıyor haliyle.
Kahvaltı masası konuşmalarına dönecek olursak;
Yüreğinin götürdüğü yere mi gitmeli insan yoksa paranın götürdüğü yere mi?
Yüreğinin götürdüğü yere gitmek içinde sanırım biraz da cesur, biraz da deli olmak gerek. Her şeyi geride bırakıp gitmek her yiğidin harcı değil. Yüreğinin gittiği yere gitmek için tüm ömrünü bir bavula sığdırmayı da göze almak gerek ki ancak onu da cesur ve delile meyili olanlar hadi biraz yumuşatalım çılgın olanlar yapabilir.
Evet paranın götürdüğü yer. Tüm mesele de bu . Para meselesi. Üzerine binlerce belki milyonlarca cümle kurulmuş sihirli bir kelime. Kaymak takımının mutluluk aracıdır ki; ne deliliğe ne veliliğe ihtiyaçları vardır. Para var ise tüm evren onlarındır. Tüm yollar onlara çıkar, tüm istikametler onların mutluluğunu gösterir.
Üçüncü bir yol daha var ki o bir seçenek değil. Mecburi istikametler yolu. Trene binen yolcu, trenin hangi istasyona uğrayacağını, hangi şehirden yolcu alacağı ve nihayetinde trenin nerede durup yolcuları indireceğini bilir. Biletini ona göre alır yani son istasyon bellidir. Mecburiyetler istasyonu.
Rıza gideceği yeri biliyor olmalı ki yüzü düştü. Rıza, yılın on iki ayı başkalarının mutluluğu için çalışacak , sonra mutluluk kalırsa ancak onunla yetinmeyi bilmek zorunda.
Ona da sadaka deniyor...
Ne zaman ki sadaka kültüründen kurtulur , kapitalizmin dayatmalarından arınır isek ancak o zaman herkes mutlu olur, herkes gönlüne göre istikametini belirler.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.