- 260 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
OPTİMİZASYON
OPTİMİZASYON
Yıllar önce Erzurum’da bir parti salonunda konuşan Korkut Özal optimizasyonu anlatmış İslam’da bunun bir karşılığı olup olmadığını sormuştu. Ben ‘İşlerin hayırlısı orta olanıdır’ Hadis-i Şerif’ini bildiğim halde konuya denk düşüp düşmeyeceğini bilmediğim ve olumlu karşılanacağına emin olmadığım için efendimizin sözüne bir hafife alma davranışı oluşur korkusuyla söyleyememiştim.
Yıllarca bu konuyu düşündüm o andaki kanaatimin değişmediğini, edindiğim yeni bilgilerin durumu değiştirmediğini gördüm.
Optimizasyon işlerin en uygun zamanda , verimli olarak yapılması anlamına geliyordu Sayın Özal’ın anlattıklarına bakarsak. İşte işlerin hayırlısı orta: vasat olanı ifadesi de tam bu anlama geliyor.
Yani bir iş yapıyorsunuz vakti öyle ayarlamalı, maliyeti, iş gücünü öyle ayarlamalısın ki en karlı, en verimli, rantabl noktaya ulaşabilmelisin. İşte bu nokta evsat: en orta noktadır ki; Efendimizin tavsiye ettiği de budur.
Hem dünya hem ahiret işlerinde geçerli olan yöntem budur. Diyelim namaz kılıyorsunuz; bu namazı çok uzatırsanız, usanır bir daha ibadet etmeye içinizde heves bulamazsınız. Yahut ta çok kısaltırsanız, hızlı ve çabuk kılarsanız, namaz için gereken huşu ve huzuru bulamaz ve namaz kılmaktaki amaca ulaşamazsınız.
O halde ne yapmalı; ne bıkacak ve başkalarını bıktıracak -cemaat halindeyse- bir süre ve şekilde, ne de maksada ulaşamayan, sadece bir bedensel harekete dönüşen bir şekilde olmamalı.
Aynı inceliği Efendimizin visal orucunu yasaklayıp, Davut orucunu tavsiye etmesinde de görebiliriz. Daha Kutsi Hadiste Peygamberini ‘ne elini sıkı sıkıya kapatıp cimrilik etmesin, ne de büsbütün açıp savurmamasını’ emretmiştir. İşte bu itidal: orta yoldur ve her alanda tavsiye edilen budur. İşte gerçek en uygun şekle sokma budur ve 1400 kusur sene önce vazedilmiştir.
Bu en uygun şekle sokma kuralı Allah’ın yarattığı tabiat kanunlarında da vardır ve geçerlidir. Örneğin sulama işlemini ele alalım. Sulamayı fazla yaptığınız zaman ekinler çürüyor, az verdiğiniz zaman kuruyor. Aynı işlemi insan bedeni için düşünelim: suyu çok içerseniz ödem yapıyor, az içerseniz susuz kalıyor, böbrek hastalığı başta olmak üzere, ölüme kadar varan hastalıklara duçar oluyorsunuz.
İşte hayatın her alanında olan bu kural, insan hayatını düzenleyen onun mutlu olmasına, yaradılış gayesine uygun yaşamasına en uygun kuraldır.
İnsani ilişkilerde de geçerli olan bu kural, hayatın her alanında da geçerlidir. Dostlukta ileri giden arkadaşların çabucak düşman oluverdiklerini, düşmanlıkların dostluğa dönüştüğünü duymuş veya görmüşüzdür.
Kişisel yaşantı ve geçiminde iktisadın cimrilik olmadığı, müsriflikten kaçınmak gerektiğini, orta yolun tutulması ve dikkatle izlenmesi gerektiğini ilkesel olarak dinin vaz ettiğini biliyoruz. Soysal hayatta ve insani ilişkilerde de durum aynı değil mi? Bir dostunuzu çok sık ziyaret eder, ve sevginizle onu bunaltırsanız dostluğunuzu kaybetme tehlikesiyle baş başa kalabilirsiniz değil mi? Aynı dostunuzu uzun zaman aramaz sormazsanız bu dostluk zayi olur, belki düşmanlığa bile dönüşebilir.
İşte dünya ve içinde olan her şey için hayati bir kural var. İtidal ve vasat olmak. Yani her şeyin ortası ve hayırlı olanı. Buna batılılar ’optimizasyon’ diyor ve hayatın her alanında optimizasyon kuralının var olduğunu söylüyorlar. Yağmurun çok yağmasının sel felaketlerine ve erozyona, az yağmasının susuzluğa ve çölleşmeye neden olduğunu biliyoruz.
Hasılı hayatın her alanında bir denge var ve bu denge de itidalle sağlanmaktadır. Dilerim kişi olarak biz de hayatımızda evsat:orta olanı tercih eder, yaradılış gayemize uygun yaşamayı seçmiş olur, böylece mesut ve bahtiyar insanlardan oluruz.
Ahmet Kemal
Kayıt Tarihi : 6.8.2013
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.