- 136 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
İnananlar Ölümden Korkar mı?
Hz. Musa kavmine Mısır’da çekilen sıkıntılardan, Firavun ve halkının yaşadığı belalardan ve kendilerinin Allah’ın yardımıyla nasıl etkilenmediklerini, Kızıldeniz’den geçiş mucizesini hatırlattıktan sonra, asıl söylemek istediğini şöyle ifade etti:
“Ey kavmim! Allah’ın size vatan olarak takdir ettiği kutsal topraklara cesaretle girip, alınız. Mısır geride kaldı, artık ileri bakmalıyız. Çöl vatan olmayacağına göre oraları almaktan başka çare yoktur. Yoksa zarara uğrayanlardan olursunuz.” (Mâide,20-21)
Nice sıkıntı ve belaları atlatmış, birçok mucizeler görmüş bu inananlarla her şey yapılabilirdi. Madem Cenab-ı Hak kutsal toprakların alınmasını emrediyordu, emir derhal yerine getirilecekti. Bunun aksi düşünülemezdi bile. Fakat ne yazık ki, gerçekler böyle değildi. İsrailoğulları böyle düşünmüyordu. Ölüm korkusu, aşırı dünya sevgisi onların Allah aşkına üstün geliyordu. Hâlbuki kâmil manada imana kavuşmuş olsalardı, ölüm; Allah’ın katında üstün bir makam olan şehitlik mertebesine onları ulaştırmış olacaktı. Gerçek imana kavuşanların hayallerini süsleyen şehitlik mertebesi İsrailoğulları için pek bir şey ifade etmiyordu ki, emre itaat etmiyorlardı.
Düşmanları ile çarpışmaktan korkup, onları gözlerinde büyüten İsrailoğulları daha da ileriye gidip, terbiye sınırını aşıp, Hz. Musa’ya:
“Şu halde sen ve Rabbin gidin savaşın; biz burada oturacağız.” (Mâide,24) dediler.
Bunca nimeti yok sayan bu kavmi belki hemen yok etmek adalet iken Cenab-ı Hak merhametinden yok etmemiş fakat onların kırk yıl bu çölden çıkmamaları cezası vermiştir. (Mâide,26)
Ahmet TULGANER
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.