- 939 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
O KADINLAR VE BİZ ZAVALLI ERKEKLER
Yazılar O Kadınlar Biz Zavallı Erkekler
O KADINLAR VE BİZ ZAVALLI ERKEKLER
Bir batılı yazar der ki:’ bu kadınlar bizi nasıl da burnumuzdan tutup yakalıyor ve peşleri sıra sürüklüyorlar’. İşte o gün bugündür bu sözü düşünür, dururum. Bu sözü ünlü yazara söyleten o günkü toplum ve insan yapısı hiç mi hiç değişmemiş.
Geçmişte kadının ezildiği yıllardır her ortamda, herkes tarafından söylendi durdu. Hala kadınlara yaranmak isteyen bazı sözüm ona erkekler aynı popülist yaklaşım, hatta feminizmin yoğun baskısı altında ikide bir medyada görünüp, erkeklerin kadınları ezdiğinden dem vururlar.
Bazı yöreler için –doğu kentleri ve tarıma dayalı geçim sürdüren yerlerde hala öyledir belki de- ama bugün ülkenin sanayileşmiş toplum yapısı kadınların feminizmin de etkisiyle tüm haklarını ellerine aldıkları gibi, daha da ileri giderek erkekleri köleleştirmeye, hatta efemineleştirmeye doğru gitmişler, bu alanda oldukça da fazla yol kat etmişlerdir.
Özellikle çalışmayan ev kadınların bu alanda alabildiğine hızlı gittiklerini, çalışan kadınları bile geçtiklerini görmekteyiz. Bu kadınların gündelik hayatlarına bir bakalım. Koca çalışır, kazanır evin ihtiyaçlarını çarşıdan pazardan bin bir güçlükle taşırken, kadın öğleye kadar yatmakta, sabahları kocasına bir kahvaltı bile hazırlamaya erinmekte, eğer hazırlıyorsa suratını alabildiğine asmakta, adamı kahvaltı yaptığına, yapacağına bin bir pişman etmektedir. Ayrıca kocasına sabah sabah ettiği dır dır da cabası olmakta, kahvaltıyı adama zehir etmektedir.
Koca gittikten sonra sıcak yatağına gömülmekte- bazısı daha koca gitmeden uyumaya kaldığı yerden devam etmekte- öğleye doğru ancak kalkmakta, televizyonunu açmakta, o kanal senin, bu kanal benim, o dizi senin, bu dizi benim akşamı etmektedir. Bir yandan dizi, bir yandan yemek programları- bir kısmını hiçbir zaman yapmayacağı yemekleri- izlemekte, öbür yandan da mutfakta yemeğini yakmakta yahut ta haşlayarak, tatsız, tuzsuz bir yemek hazırlamakta, akşama yorgun gelene kocaya, "git yemeklerin mutfakta hazır, kur da ye" demekte, kendisi televizyon karşısında akşam dizilerini izlemektedir.
Bir de özel gezilere çıkmakta, bu gün orda, yarın başka yerde gününü gün etmekte, gitmişken ekstra alışverişler yapmakta, oralarda gördüğü şeyler içi kocasına kapris yapmakta, gece olunca da yorgunum deyip kadınlık görevini yapmamak için bin bir mazeret üretmektedir. YA BAŞI AĞIRIR, YA YORGUN OLUR, YA İSTEKSİZ, YA HAVA SOĞUKTUR, YA VAKİT YOKTUR, YA UYKUSU ÇOKTUR. Velhasıl kadın soğuk biri olmuş çıkmıştır. Ya eskiden de öyledir de adamın bin bir rica ve yalvarmalarına karşın zoraki razı olmakta, ertesi gün kocası termal kameralarla izlemeye almakta, bir sonraki ilişkiyi sonraki aybaşı temizliğine aktarmaktadır.
Bir de üstüne kocalarının kendilerine sadık olmalarını beklemekte, lüzumsuz kıskançlık krizlerine girmekte, adamı tehdit etmekte, yapacağı yoksa bile eşeğin aklına karpuz kabuğu kaçırmaktadır.
Adama günlerce iki güzel laf etmemekte, adam ne kadar güzel konuşursa konuşsun hepsini inkâr etmekte, adamın onunla hiç güzel konuşmadığını varsaymakta, öyle iddia etmektedir. Kocasına lanetler yağdırmaktadır.
Eve gelen kocayı güler yüzle karşılamak diye bir şey öğrenmemiştir zaten annesinden. Anne babasının evliliklerinin en bunalımlı olduğu yıllarda büyümüş, annesini asık suratı, babasını ona karşı sürekli hakaretamiz konuşurken müşahede etmiş ve kendi hayatını da tam buna göre kurgulamıştır.
Bitmeyen istekler, tek maaşlı aileden çift maaşlı aile standardını beklemeler, bunun için çalışmayı hemen hiç düşünmeyip, her şeyi çok harcamaya endekslemiş kadın tipi erkeği sadece mutsuz etmeye ayarlanmış bir varlıktır. Hiçbir taşın altına elini koymadan kocaya "hep şunu al, bunu al, şu kadar para ver, bu kadar para ver" demeler adamı yıldırmakta, hayata geldiğine pişman etmekteler...
Ahmet Kemal