HZ.İBRAHİM İSMAİL VE ZEMZEM
HZ.İBRAHİM İSMAİL VE ZEMZEM
Hz. İbrahim Terah isimli putperest bir adamın oğludur. İbranilerin atası, inananların babası ve Allah’ın dostu olarak anlatılır kitabı mukaddeste. İbrahim’in eşi Sera’dır. Çocukları olmaz. Bunun sonucunda Sera cariyesi olan Hacer ile kocası İbrahim’i evlendirir. İbrahim 87 yaşında iken Sera’da 77 yaşında bulunduğu yıllarda İsmail’i Hacer dünyaya getirir. Allah’ın işi ki İbrahim 100 yaşındadır. Sera ise 90 yaşında bulunurken İshak’ı dünyaya getirir. İsmail o zamanlar 13 yaşlarındadır.
İşte bu olaylardan sonra Sera da hem Hacer’i hem de İsmail’i kıskanmak huyu baş gösterir. Onları evde istememeye başlar. İsmail daha küçük yaşlarında anasıyla beraber bugün Kâbe’nin yakınlarındaki çöle İbrahim tarafından biraz erzakla bırakılır. O zamanlarda Mekke şehri ortada yoktur.
Hacer küçük çocukla çaresizdir. Yiyecekleri ve su ihtiyaçları tükenmek üzeredir. Sağa sola bir şeyler bulmak için koşturur. Bu arada küçük İsmail toprağı ayağıyla eşelerken oradan su çıkar. İşte zemzemin hikâyesi budur. Bu Tevrat’ın anlattığı hikâyedir. Kuran da böyle bir konu yoktur.
Alçak sesle konuşmak anlamına gelen zemzem kuran da geçmez dedik. Aslında Arapların cahiliye devrinde kutsallaştırılmasıdır. Hiçbir kutsallığı ve kerameti olmayan zemzem her kaynak suda olduğu gibi bir çıkış merkezi vardır. Mekke’ye 100 Km uzaklıktaki Taif şehri etrafındaki dağlara yağan yağmur sularının yer altından süzülerek gelen bir kaynaktır. O coğrafya var olduğu sürece o su da var olagelmiştir. Bazen kesilmiş bazen yeniden akmaya başlamıştır. Zemzem suyuna kutsiyet atfetmek gizemli bilgiler yüklemek İslam’a terstir.
Gelelim bu olayın estetik hikâyesine. Arabistan sıcağının yakıcı ışınları ile bronzlaşan vücudu çocukluğun verdiği hırçınlığı ile tepelerken toprağı kutsal suyun kaynağını oluşturduğunun farkında değildir İsmail. Belki de âlem var olduğundan beri var olan bu kutsal kaynak suyuyla yıkadı Hatice oğlu İsmail’i.
Hurafeler, hikâyeler ile ulaştı kutsallığa zemzem adı verilen su. Nasıl bilinmez insan denilen varlıklar topluluk haline gelmeye başladıklarında yerleşik düzene geçtiklerinde hep subaşların da dere kenarlarında nehir boylarında mesken tutmuşlardır. Yalancı cennetler hep sulak ve mümbit yerlerde yer almıştır. Âdem ile Havva’da böyle yalancı bir cennetten söz dinlemediği için kovulup sürülmedi mi çöle.
Bu kutsal denilen su ile hurafe hikâyede olsa yıkanıp büyüyen İsmail’de bir bilgelik bir başkalık olduğunu sezinlemişti anne Hacer. Böyle bir suyun başında olmak onları sevince boğarken ileride rabbinin hizmet eri olacağını, güçlü kuvvetli esmerleşmiş buğday tenli ince uzun boylu yağız bir delikanlı olacağını belki de anne Hacer düşünüyor olabilirdi.
Babasının oğlu İbrahim’in hatırası İsmail kendisi hakkındaki gerçekleri bir gün öğrenecekti. Nerden bilirdi ki kendisi ve baba İbrahim hakkında gerçekte abartılmış hikâyeler söyleneceğini. Kutsal olduğu söylenen adına da zemzem denilen su o zamanda söylenen bir masallaşmış hikâye değildi. Zaten İsmail gençliğe erişip rüştünü ispat ettiğinde kutsal suyla yıkanmak iyi hoşta, güzel ama basbayağı bilinen bir su ile yıkanmak niyeti kirli düşüncelerden insanın günahlarından arındırmıyordu. Manevi etik olan boşluğu doldurmuyor. Kalplerimizdeki arzu ve isteklerimizdeki kirlilikleri temizlemiyordu.
İsmail’in zemzem suyu ile yıkanıp temizlenmesi arınması değil bilgi ve aklın kullanılması ile Hanif temiz ahlak temalı olmanın insan ruhunu temizleyip purupak etmesine olan inancıdır.
Önemli bir konuda kuranda yer almadığı halde Hz. Muhammed için bazı hikâyesel hurafe anlatımlarıdır. Hz. Muhammed’e ilk vahiy geldiği Hira ve Miraç gecesinde sözde dört kez göğsü açılarak kalbinin zemzem ile yıkandığı rivayet edilir. Bu konu da Kuran da ki İnşirah suresine dayandırılır.
Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi?
Bu ayete istinaden kalbinin yıkandığı ve bütün kötülüklerden temizlenerek ilim ve hikmet dolduruldu şeklinde yorumlanıyor. Asla böyle bir olay olmamıştır. Allah bu ayetinde bir kulu olan Muhammed’e resullük verildiğinde ona hitap ediyor.
Asla böyle bir durum yok. Allah kendisine biz sana resullük verdiğimizde kalbindeki tüm kötülükleri olumsuz düşünceleri silip aldık. Göğsünü ferahlatıp genişlettik. Kalbini bilgi ve hikmetle doldurarak arındırdık diyor. Bütün mesele budur.
Durmuş Karabağlı
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.