- 141 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SIKARIM GORELİ
Köye dapılama gelmişti. Muhtar Müzefer dönemiydi. Bilirgişiler Yavız ile İspir’di. Dapılama beraberinde birçok sorunu da getirmişti. Meresçiler tek tek ortaya çıktı. Hakkını istemeye başladılar. Bizim orada gızlara meres verilmez. Meres lafı çıkınca aile arasında husumet başlar. Erkek miras alabilir ancak gadın miras alamazdı. Eskiden aileler yedi çocuk, sekiz on çocuk olurdu. Anam yedi gardaş, ben yedi gardaş ,falanca yedi gardaştı. Eşe dezzem Afşin’den göçüp geldi. Azmi dayım, ebem, dedem ,anam hep Eşe’m demişlerdi. Anama Melhamlı , Almalı meres olarak verilmişti. Almalı çok azdı. Melhamlı da dağın başındaydı. Yolu yolağı yoktu. Daşlık gayalık , toprak yeri hiç yok. Motur dönmez, öküz dönmez. Anca mal yayılırdı. Ağalı yok, çağalı yok. Çukur denen bir yeri vardı. Bir havlı yeri gadar bir şeydi. Almalı’yı da Onbaşı başına çevirmişti. Ben Bekir Memmet’den evinin önünde ceviz çetili vardı. Dedim ki şu cevizlerden bana yirmi gadar sat . Satamam deyip kestirip attırdı. Bekir Memmet lafı goğyu severdi. Bizim oraya gelir, ordan da Gavaz Orhan’ın yanına giderdi. Borana Paşa da çok gelirdi Gavaz’ın yanına. Birgün Bekir Memmet bizdeydi. Bana dedi ki ne gadar çetil istiyorsan get çek dedi. Ben de okuldan çıkıp akşam üstü çetilleri söktüm. Omzuma çalıp yokuş yokarı soluklana soluklana eve gadar getirdim. Tuvaletin arka tarafına çınarın dibine koydum.Babam bunlar bu halde gurur dedi. Ben de köklerini gazelin arasına gömdüm. Sabah gazmayı küreği yüklenip guyuları gazıp gazıp dikmeye başladım. Onbaşı burası benim yerimdi diye düğün gurmaya başladı. Göğ Hacı’nın meresçisi benim. Ben Nizipli’yle Elifçenin Yurdu’nu tırampa ettik, burda heç hakkınız yok diye dutturmaya başladı. Cangama çoğaldı. Buradan düşen hakkı dedem ve Azmi dayım anama meres olarak verdiler. Sen misin bizim meresçimiz diye tartışırken Duran dayım çekip geldi. Onbaşı eşşeği yokuşa sürme. Biz tarlayı gendi aramızda bölüşek. Bize düşen hakkı da bunlar alacak dedi. Onbaşı lavlav edip durdu. Elifçenin Yurdu eskidden tarlaydı ancak ormana gitmişti. Artık ekilip biçilemezdi. Evden şelek golanını alıp geldim. Golanın bir ucunu Onbaşı diğer ucunu Duran dayım dutup tarlayı yarıya böldüler. Onbaşı ,ben çok alacağım hiye ,diyordu. Dediği gibi de oldu. Onbaşı’ya biraz fazla verildi. Benim bir cevizim Onbaşı’nın bölgesinde kaldı. Duran dayım şu iki cevizini çek yukarı dik. Şu sökülemeyen eski cevize de beş lira para versin. Bu şekilde sulh olun demişti. Dapılama memurları gündüz çalışıp akşam da okulda kalıyordu. Mıktar, bilirgişiler başında toplanıp gafasına göre işlem yapmasına çalışırlarmış. Üç bibim var: Hacca bibim, Elif bibim, Anşa bibim. Anşa bibimin oğlu Hacı Memmet birgün çekip geldi. Oğlu Necati arabasıyla gelmişti. Anam evimizin yanını Köse Masıt’tan nasıl gurtardığını tek tek anlattı. Babam bir erkek gardeşti. Elindekileri göz böğüdüp böğüdüp almışlardı. Tespili Yaka’dan bir yer gösterdiler. Tarla mandal mandaldı. Çağalların arasında yoniz eriği, tespi, tap döşşeği, ardıç vardı. Tarla tarla değil daş kiltesiydi. Mal yayılırdı ancak. Oluğun Önü su altıydı. Köse Masıt eke ve güçlü olduğu için beğendiği yeri gendisi almıştı. Anam , burası mandalların ucuydu. Biz daşını söküp çağal bağlayarak tarlaya benzettik. Geri yeri de parasıyla Hüsnügilden aldık dedi. Hacı Memmet bir şey anlamadı. Anamın bana vasiyeti var, gardaşımdan meres istemen, hakkımı halal etmem diyordu. Yoksa ben meres hakkımı alırım diyordu. Babam ,Hacı Memmet Tespili’nin tarlasını ormana saldı. Orası öğle gözel bir yurttu ki bir cennet haleydi. Babamın goca bir gışla damı vardı. Davara mezde yakındı. Gışın istediğin gadar güveldek kes. Yazın tespiler askı gibi yaprak olur. Güz gelince gılıği dökülür. Davar onu kümürt kümürt yer. Guyruğunun altı gıp gırmızı olurdu. Suyu da vardı. Babam hep orda dururdu. Babam sağ iken kimse tarla takım lafı edemezdi diyordu. Hasan Onbaşı dedem bir defasında Gışla’da narın yanına Köse Masıt’ın ekininin içine şık şık eşşeğin gazığını çakıp bağlamış. Gelsin de bana bir şey desin bakim, diyormuş. Malı çokmuş. Ayı avlarmış. Arı beslermiş. Öküzle gara sabanla aylarca çift sürüp gemle yumuşatıp harman eddermiş. Tarlanın takımın bir önemi yokmuş. Tarla gelimsizmiş. Buğday gıtmış.Muratlı gelip dedemin buğdasını çalarmış. Yokluk devri işte. Bulgur ununu, döğme ununu araya vermezlermiş. Gilgil darısını öğütüp yerlermiş. Unu çörek olmazmış. Taktadan tandıra varmadan bozulurmuş. Babam anlatırdı, eskiden atın bokunun içindeki arpayı seçip yerdik diye. Dapılama memurları Sarıcalar’dan Almalı’ya geldiler ölçe ölçe. Hasan , Azmi dayıma dapıcılar gelmeden Melhamlı’yı belişek, herkes dapısını ayrı alsın dedi. Azmi dayım Onbaşı’yı çağırdı. Gel emmioğlu tarlayı belek. Golan alıp çıktık tarlaya. Tarlanın sürülecek yeri ormana gitmişti. Sürülmeyen daşlık yeri tarla olmuştu. Tarla olan yeri golan çekip bölüştük. Araya daş dizip takımı belirledik. Eve doğru geliyoruz hep birlikte. Babam dayıma Mezerin Yüzü’nün üçte biri babamındı. Senin şimdiki havuzun altında bahça yaptığın yer babamındı deyince dayım havalara çıktı. Esti gürledi. Söğdü, tehdit etti. Benim ağalımın içine girene sıkarım Goreli bunu bil. Ben kimseye vermem. Babam o zaman gel şu takımı doğrult o zaman dedi. Neresi dediğin takım diye sordu. Dezzeme miras olarak verilen Fındık’taki Cöbük’tü. Burasını ilk olarak babam ağallamıştı Fındık’ı ağallarken. Dedem bu tarlayı dışarda goymayın, siz ekin demişti. Bir sene ekmeden Nizipli’den tehdit gelmişti. Dedem Nizipli tarlayı geri al diye dedeme baskı yapmış. Dedem de bizden geri alıp dezzeme meres vermişti. Dezzem de geldi, Gavaz Orhan da geldi. Takımı ip çekip doğrultuk. Bizim ince uzun bir mandal dezzemin tarlasına giriyordu, dezzemin iki mandalı da bizim tarlanın içine giriyordu. Azmi dayım , tamam mı Goreli diye sordu. Babam da temem sağul Azmi, dedi. Ayrılıp eve geldik.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.