- 583 Okunma
- 4 Yorum
- 1 Beğeni
İntikam ve şefkat
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
_______Öncelikle, bunu yapabiliyorsak ,rahatlatıcı ve ruh dinlendirici bir müzik açalım ,biraz olsun rahatlamayı deneyelim olmaz mı?..
Evet açtık mı? Şimdi bir nevi de olsa hazırız demektir o zaman başlayabiliriz:)
Bir süreliğine de olsa geçmişi, şimdiyi ve geleceği düşünmeyi bırakalım desem de bu imkansız gibi bir şey görünüyor bir yerde takılıp kalıyoruz yine de.
"Bin tane derdim var benim yahu, hangisini düşünmeden edeyim ki ?".Denildiğinde, sorun da asılda tamda bu noktada başlıyor.
İlk başta, işte sağlık problemleri, ev içerisinde aileyle olan sorunlar, iş güç telaşı...
Geçim derdi, yetmedi bitmedi ,olmadı derdi, bizi bir nevi sarıp sarmaladığı kuşattığı için.
Ve bu durumlardan dolayı da kendimizi dert küpü yaptığımız için "dertsiz" kalmak yada derdimizin azalması bizi "şaşırtır" bunu her neden-se kabullenemeyiz bir türlü.
"Yok bu durum normal değil, kesin bir şeyler olacak", düşüncesi oluşur "dertsiz insan yoktur" deriz vs.
Evet hepimiz bir nevi bu konuda haklıyız, doğrudur "dertsiz insan yoktur" bu bir gerçektir ve biz bunu aldık kabullendik bu tamam.
Peki ya canımız; birileri ve yahut biri tarafından fena yandığında?..
İntikam almak, ona bunun bedelini ödetmek...
Ne olurda biz bunu yapmak isteriz, yaparsak ne olur?..
Ya aslında çok insani bir şey bu, canın yandığında göze göz, dişe diş kana kan psikolojisi bu.
Canımız yandığında istiyoruz ki diğerinde canı yansın.
İşte benim ne çektiğimi bilsin, ya da bu yaptığı yanına kar kalmasın gibi, bir yerden bakıyoruz olaya, son derece insani bir şeydir bu.
Sistemde aslında bu şekilde dengeye geliyor. Ama şöyle bir şey var tabi ki.
Mesela, sanki öbür türlü herkes bunu yaparsa buda kan davasına dönüyor.
Biri sizin canınızı yaktığında ,sizin de onun canını yakmaya hakkınız olur.
Ancak siz biraz daha az yakın ki içinde şefkat barındırsın:)
Birinin barışı da başlatması gerekiyor, çünkü barışın, sulhun ,anlaşmanın, huzurunda başlatılması gerekiyor...
Biri sana diyelim ki vurdu ,sende ona vurabilirsin ,oda darbe aldığı için ne olacak ?.Oda sana vuracak.
Sende ona daha çok vuracaksın ,artık birbirinizi sakatlayana kadar dövüşeceksiniz orada.
Ama sanki biri, hani elini kaldırıp vurur gibi yapıp vurmadığında o kavga orada biter.
Hem bir şey yapmış oluyorsun, hem bir nevi ders vermiş oluyorsun ,hem de bitirmiş oluyorsun.
Hem karşılığını vermiş oluyorsun aslında, öte yandan da aslında sen "şefkati başlatan güçlü taraf oluyorsun".
Birinin bunu başlatması lazım ve "şefkati başlatabilen güçlü taraftır".
Karakter olarak, kişilik olarak ,varlık olarak daha güçlü olan şefkati başlatabilir.
Kan davası güdenler ,güçsüzlük korkusuyla bunu sürdürürler.
O anlamda canımız yandığında karşı tarafında canını yakabiliriz ama diyorum ki bunu biraz daha az yapıp içinde merhamet barındırabiliriz, bu bir yöntem.
Kuranda şöyle geçer "her kimin ki intikam almaya gücü yetmesine rağmen, bunu almayan daha iyi bir insan olarak Allah’ın rahmetini ortaya koymuş insan" olarak teşkil edilir.
Yoksa dediğim gibi, bunun sonu yok, o ona ateş etsin ,o onun kolunu kırsın, o onun bilmem ne yapsın bu buna zarar versin.
Buda temelde şöyle bir şey oluyor, şimdi biri bana bir şey dediğinde yada yaptığında benim aslında o duyduğum yada aldığım darbeyle ilgili bu sözel bir darbede olabilir fiziksel bir darbe de olabilir.
Aldığım şeyde ben aslında varlığımı sorguluyorum ,varlığımda ki bir gediğe dek geldiğinde benim canım öyle bir yanıyor ki ve ben onunla yüzleşmekten de kaçındığım için.
Yüzleşmenin acısının yerine öfkeyi macun yapıp "sen görürsün" demek istiyorum, bunun altındaki temel şey budur.
Aslında, bizim canımızın bu kadar yanmasının sebebi, yani sen şimdi bir tane kediyi al "senin gibi kedi olmaz olsun, bıktım senden ,senle buluştuğum güne tövbe lanet olsun" gibi, anlatabiliyor muyum ?..Karşılık "miyav, miyav" diyecektir, kedicik mamasını ister:)
Sen şimdi çocuğuna deki "seni doğuracağıma taş doğursaydım" de bakalım neler oluyor ?..O gün , ve ömür boyu da uğraşırsın...
Varlığındaki gediktir bu, varlığındaki endişedir, insanın biri beni aşağıladığında, biri beni sırtımdan bıçakladığında yani güvenimi kırdığında ayağımın altındaki halıyı çektiğinde.
Güvenimi suistimal ettiğinde, küçük düşürdüğünde ve beni kazıkladığında, kandırdığında filan ben aslında varlıksal bir endişeye doğru gidiyorum.
Ben yok muyum ,beni görmüyor mu, beni görmüyorlar mı?..
Yada ben görselliğimi yitiriyorum!.. Gibi bir kaygı geliyor.
Bu kaygı ile baş edebilmenin bir tanesinin yolu, dediğim gibi karşı saldırıya geçmek.
Bir de intikamcılar var biliyorsunuz?..
"İntikam soğuk yenen bir yemektir" denilir ya...
Şimdi, ben bir çeşit intikamı severim, şöyle, çünkü benim için "intikam içinde umut barınır".
Hani o intikam alacağın günü hep böyle tasarlarsın ya, bir gün gelecek bak görürsün o gün gelecek!.
Bak görürsün neler olacak, "canlı tutar" ve birazda yaratım yapar aslında.
Sadece sonuçları tabi çok hayırlı olmayabilir o anlam umutsuz birini salmış birini ,bırakmış birini aslında biraz harekete geçirmek için onu hırslandırmak biraz iyi gelebilir.
Ancak, yol üstünde de o hırsın hazır ayağa kalkmışken o dinamizmi enerjisini yakalamışken yolda da aslında yavaş, yavaş bu hırsını bıraktırabilirseniz o kişiyi canlandırmış olursunuz.
Bir manada belki o zaman hani intikam almak illa ki negatif olarak düşünmemek lazım .
Bu tokat atmak yerine, elini kaldırmak ve barışı başlatmak ,bu da bir çeşit intikam diye düşünelim.
Bazen yaşamsal hırs başka bir şeydir ,ama yani basit, basit şeyler içinde çok ciddi canlar yakıyoruz.
Ötekinin canını yaktığımızda bizim içimiz soğumuş gibi oluyor ama o ateş "hepten" sönecek .
İşte oradaki temel sıkıntı bu o ateş hep böyle "yumurtamı tavuktan tavuk mu yumurtadan" diye hep devam edecek.
O zaman intikam almayı karşı tarafın canını yakmak değil de bulunduğumuz durumdan çıkmak gibi tasarlamak lazım.
Zaten yeteri kadar kişilik ve karakter itibariyle güçlü hisseden kişi kendinden "emin" olan kişi.
İntikam alabilecek olmasına rağmen, bundan feragat edecektir merhameti başlatacaktır.
Merhamet gösteremeyen hala intikam peşinde koşan kişi derinlerde zaten güçsüz hissediyordur.
Yani siz güçsüzlüğünüze yatırım yapmaya devam ediyorsunuz demektir, bunun sonu yok, bu hırs bizi daha da aşağıya çekecektir.
İntikam tasarlarken, biraz yaratıcı olmak lazım, içine şefkati katmak lazım o zaman bize pozitif getirileri olacaktır.
Tartışmalarda çözümsüzlüklerde bir yerde birinin bir kişin şefkati başlatması lazım.
-Bir köyde bir cinayet işleniyor, sonra köyün akıl heyeti insanları toplanıyor, bütün köy geliyor...
Çağlayan bir derenin öbür tarafında köyün halkı duruyor...
Burada da katil ile maktulün kurbanın ailesi var ve akıl heyeti var.
Katilin elini ,kolunu, ağzını bağlıyorlar ve dönüyorlar kurbanın ailesine "buyurun katil sizindir eli, kolu ,ağzı bağlı".
Ya sende onu öldüreceksin ,savunmasız birini öldürdüğün için sende aslında katil olacaksın, yada katil olmanın ne demek olduğunu anlayıp onu af edeceksin.
Orada bunu yapabilecekken bundan vaz geçecek merhamet edeceksin.
O kişi zaten bu olayın utancıyla daha büyük bir ceza yaşayacak hayatı boyunca.
Hayatının bağışlanması gibi ağır bir yükle yaşayacak hayatını.
Dolayısıyla, biz "adalet" meselesini "insani" anlamda ele alırsak adil olmak sanırım biraz bu tür şeyleri de gerektiriyor.
Biraz daha güçlü karakter yada ,karakteri biraz güçlendirmekle de yada biraz daha bilge bir yerden bakabilmekle oluyor sanki.
Bu durum "sert" bir konu. Teşekkür ederim.
Selam ile dua ile, kalın sağlıcakla...
Semra EROĞLU Şiirleri sevdiren kadın
YORUMLAR
Yani insan olmayı tercih eden sağlam kişilikler farklıdır . Öyle olmalıyız kısasa kısas değil bu anlamlı çalışmayı kutluyorum saygılar sunuyorum
Semra Eroğlu
Hz. Muhammed (sav) çok sevdiği akrabası Hz. Hamza'yı katleden Vahşi'yi affeder, hatta Vahşi müslüman da olur sonraları -ama yine de "gözüme gözükmesin" der.
Herşeyde olduğu gibi bunda da bir sınır vardır. Misal bir çocuğa tecavüz edeni ben affetmem, asker şehit eden terörü de affetmem. Elime imkan geçerse -ki geçmişliği de vardır- intikamı en ağır şekilde alırım. Şahsi haz için değil tabiki..
Güzel bir konuya değinmişsiniz. Okutucu bir anlatım da var. Bağımsız olarak konunun içerisine girdiysek "başarılı" demektir.
Bununla ilgili bir hikaye de ben anlatayım müsadenizle..
Bir yılan adamın birisine her gün bir altın verir. Bunu gören oğlu yılan yuvası altın dolu sanarak onu öldürmek ister. Kuyruğunu da koparır ama ne var ki yılan çocuğu öldürür. Çocuğun babası yine de yılanla barışmak isteyince yılan dile gelir;
"Sende evlat acısı bende kuyruk acısı varken biz daha dost olamayız"
sokakşairi tarafından 31.7.2023 11:49:46 zamanında düzenlenmiştir.
Semra Eroğlu
____Hani demişsiniz ya ,çocuğa tecavüz edeni affetmem diye...
Hemcinslerinize karşı olan bu tutumunuzu kutlarım.
Daha ben hiç duymadım, bir kadının bir çocuğa tecavüz ettiğini.
Erkekler olarak, sizlerin bu konuda ,daha bir düşünceli ve duyarlı olmalısınız, diye düşünüyorum kendi kanaatimce.
Sevgi ve saygılarımla...
sokakşairi
Misal ki öyle olsun..
Şimdi ben öz dayısıyla kaçan bir kızı örnek verip "siz kadınlar.." diye söze girsem ne kadar alakasız olur değil mi..
Benim kastım şu; ne dinlerin kırbaç cezaları ne de İsviçre'den ithâl kanunlarla bu meseleler çözülmez. Tanrı'nın ve devletin yetemediği yerde doğa kanunları işler.
Evet, bir insanı öldürürsen katil olursun ve cezanı da çekersin lakin dağda bir terörist öldürürsen kimse sana ceza veremez.
Ne Tanrı ne devlet..
Semra Eroğlu
Dayısı da yiyeni-ni kaçırmış oluyor.
Burada toplum ahlakına aykırı bir eylem gerçekleşmiş oluyor bunun adı da ahlaksızlık oluyor ki. Zaten bu durumda dinen nikah da geçersizdir.
___Siz tecavüz dediğiniz için, ben-de öyle söyledim. Neyse...
Konuyu fazla dağıtmadan toparlayalım biz:)
Tanrı'nın yetemediği bir yer yoktur o dağdaki teröristi öldürten kim?..
sokakşairi
Müslüman, deist, ataist hatta agnostik.
-ama konuyu dağıtmayalım doğru :-)
Neticede nokta atış bir yazıydı.
Tekrar tebrikler.
Güzel meseleydi..
Emperyalist dünyayı sömürürken biz biz sömürüyoruz. Arkadaşlığımız dostluğumuz hep ipotek altında. Biz bizi sömürdüğümüz için bir birimizden intikam alıyoruz. Şefkat dışarıda kalıyor. Bizi bize aydınlatan aydınımıza dışarıdan şefkat geliyor .İçeriden intikam için hain ilan ediliyor. Karanlıktan korktuğumuzda baş vurduğumuz kaynak aydınlıktır. Akılla fikir bulunur düşünceyle aydınlatılır. İntikam alınacak kişinin aydınlatılması sağlanır ki çağdaş ve medeni şefkat budur.
İntikam için inebildiğim kadar iner çıkabildiğim kadar çıkarım. Yani düşünürüm. Özellikle dağ bayır yokuş çıkıp uçurum inerek. Dolaşarak. Evliyalar ve dervişler hele ilk filozoflar böyle intikam alarak insani şefkatte varmamış mıdır? Yazının içeriği de şefkati ilk insanın kendi içinde kendisi için bulmasını anlatmış. Kutlarım.
Semra Eroğlu
Kul bir başka kulun hakkına girdiği zaman Allah o kulunun hakkını alır.
Teşekkür ederim size saygılarımla...
"Ya sende onu öldüreceksin ,savunmasız birini öldürdüğün için sende aslında katil olacaksın, yada katil olmanın ne demek olduğunu anlayıp onu af edeceksin.
Orada bunu yapabilecekken bundan vaz geçecek merhamet edeceksin.
O kişi zaten bu olayın utancıyla daha büyük bir ceza yaşayacak hayatı boyunca.
Hayatının bağışlanması gibi ağır bir yükle yaşayacak hayatını."
Bunu yazdınız, aklıma bir soru geldi.
Bu katil affedilince utanmak yerine, daha çok cinayet işleyip, pişkin pişkin kabadayılığa devam ediyorsa ne olacak?
Affesilmenin ezikliğini yaşamak yerine, daha edepsizleşiyorsa?...
Semra Eroğlu
Aklınıza gelen soruyu cevaplamak istedim:)
Yazımda bu katil af edilecek derken ,yani ceza almayacak anlamında değil.
Ceza niteliği gereği, kişiye uğrattığı yoksunluk ölçüsünde, acı ve ızdırap vermektedir.
Bu anlamda ,cezanın ağırlığı, kişinin işlediği haksızlık ve kusuru nispetinde artabilmekte, ancak her halükarda kanunilik prensibine riayet edilerek belirlenmekte ve devletin infaz kurumları aracılığıyla yerine getirilmektedir.
Eğer ki suçlu ,suç işlemeye tekerrür ederse...
İşte burada da ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası devreye giriyor.
Yazıma yapmış olduğunuz yorumunuz için teşekkür ederim :)
Elif_V_Mim
Günün yazısı olmuş kutlarım.
Sonunda haketmiş bir gün yazısı. Darısı şiirlerin başına :)
Semra Eroğlu
Ne diyelim şimdi biz buna?..
Uslanmaz, arlanmaz ,ıslah olmazlar gurubu :)
Ama şunu sakın unutmayalım.
Allah, öyle bir hallere sokar ki o uslanmaz arlanmazları...
Kimisine de mubahtır müstahaktır.
Teşekkür ederim gününüz güzel geçsin sevgilerimle...