- 206 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
BABAM
Oruç tutuyordum. Goca Güney’e gidecektim.Bölcançukur’da , babamın kirez aşısının hemen yanında Zahide odun yapıyordu. Elinde tahra şık şık gürgene kesintilerinden şelek odunu yapıyordu. Görünce ne yapıyorsun, golay gelsin dedim. Sağolasın, nereye böyle dedi. Ben de geziyom dedim. Zahide güzeldi.Gıvır gıvır saçları yağlığından dışarı daşıyor, gözleri bir yıldız gibi parlıyordu.Küçücük dudağı tebessüm saçıyordu. Ben galiba ona aşık olmuştum. Zahide evliydi. Bunu kimse duymasın, bilmesin daha iyi olurdu. Ağzım oruç olsa da gönlüm aşık olmuştu. Yukarı bayağı bir çıktım. Zahide’yi hayal ederek çoktan orucu bozdum bile. Gara mezdeliklerden geçip göbelek aradım. Biraz da buldum. Cip eli boş olarak da eve dönmemiştim. Nurettin , Mintiğin gızı lafçıdır. Yanında bir şey söyleme sakın, seni ellik ellik laf eder. Bazen de gözünle gördüğün bir şeyi zilim inkar eder. Adem Fas Bayram’ın gızına aşık olmuş. O da herkese aşık olmuştu. Önüne gelene aşık olurdu. Nesrin’e aşık olmuş. Hatta teklif etmiş de kabul etmeyince gızı kötülemişti. Gaçan balık büyük olur derlermiş eskiler. Ataların yabana sözü olmazmış. Laf sahibinden çoğalırmış. Bir gızı bin kişi ister bir kişi alırmış. Nuru Veli ve oğlu Hacı , Fal Adil’in çocuğu Ünal’ı Kesili’nin orada ekin tarlasında daşınan vurana kadar oracıkta öldürmüştü. Gafasına da yosun basmışlardı. Azmi dayım bu olayı gan davasına dönüştürmek istiyordu. Nurularla kimse konuşmuyordu. Niyazı Harzavul’un gızı Emine ile evliydi. Harzavul Nuru Veli’nin gardeşidir. Gızıloluk’taki Iraz Halil de Harzavul’un eniştesidir. Avradına Nuruluk derler. Bir sürü çocuğu vardır. Hepsi de okuyup memur olmuştur. Iraz Halil Azmi dayımın dayısının oğludur. Düğününe gider, en yüksek çabayı atar. Baş köşede ağırlanırdı. Birgün Gavaz Orhan Niyazi’yi çağırıp su depposu yaptırıyordu. Biz de evde sabah uyandık. Anam tandırda çöreği gıpkırmızı bişirmiş. Yılmaz oluktan su doldururken mezelikten bir ses duymuş. Birine bir şey olmuş. Biri mi ölmüş , nolmuş . Tam da bilmiyor ne olduğunu. Hepimiz goştuk. Azmi dayım avazının çıktığı gadar bağırıp ağlıyordu. Vardığımızda dedemin mezerinin başında höngür höngür ağlıyordu. Anam , ulan Azmi noldu gardaşım, neyin var deyip sarılıyordu. Anamın da gözleri doluyordu. Ağzından söz çıkmıyordu. Çocuğu Hacı Ahmet, Gadirli’de Hatice’nin elinden fırlayıp geçen moturun altında galıp can vermişti. Azmi dayım mahkemede savcıyı tehdit edince garşı taraf heç ceza almamıştı. Bu çocuk olayından sonra dayım ve ailesi gafayı sıyırdı. Anşa içine gapanık biri oldu. Gece mezere gelip gitmeye başlar. Rüyasında cennete gider. Cennetten Kölebelli garıyla garşılaşır. Bir guş olup çocuğun mezerine bir hediye bırakır. Hediyeyi açarken bir sakallı hoca gelir. Bu çocuk çok akıllı bir çocuktur. Bu çocuğun anlattıklarını sakın hafife almayın diye tembih eder. Acadağ’ın başından bir nur doğar. Işıkları arasından bir melek ganadını çırpa çırpa gelip mezerin başındaki çama gonar. Ağzından yere bir çıkın düşürür. Çıkını Anşa açar ki Kölebelli ebesinden azzık gelmiş. Azzığı yemeden doğru babasının yanına gelir. Bir suyun başında azzığın ağzını açarlar ki içinden çil çil altınlar çıkar. Altınları kimse görmesin diye bir gayanın altına saklarlar. Azmi dayım gafayı yediği zaman bunun gibi saçma sapan şeyler anlatırdı. Biraz gendine gelince Gavaz Orhan düşmanımızı getirip bağrımıza oturttu dedi. Anladık ki Niyazı’yı kastediyordu. Niyazı’nın Ünal’ın ölümüyle bir alakası yoktu. Gendi işinde çalışırdı. Hiç kimseye garşı bir kötülüğü yoktu. Anam,Yılmaz, ben, Ersin, Hasan, Neşet , Hürü yengem herkes vardı. Biraz laf anlattı. Anlattığı lafların inandırıcı bir tarafı yoktu. Anam , bu oğlan çocuğu öldüğü için onun acısına dayanamıyor, onun için bu lafları ediyor diyordu. Azmi dayım Gavaz Orhan’a tarlayı sattığına pişmandı. Nurettin ve Hasan’ı tarla almaktan vazgeçirmek için bu planı gurmuştu. Tarlayı dezzeme satmıştı. Ancak satış senedini saklıyordu. Mintiğin gızının çadırını söktürdü. Nizipli barakayı götürüp Almalı’ya Gamalak Kökü’nün oraya yaptı. Odun , ot goydular da içinde duran olmadı. Nurettin’in Oluk’un üstüne diktiği ceviz, erik, dut, kirez çetillerini birgün herslenip çekip çekip atmıştı. Gedin davarınızı Goca Dere’de sulayın diyordu. Nurettin garısı Hürü’yü altınları çaldı diye suçluyordu. Birez de Nurettin’e garezi bundandı. Gavaz Orhan Nurettin’in yerine temel gazdırıp evi yapmaya başladı. Evin ustası da Tatar Bayram’dı. Ev yapılmaya başlayıp da dezzemin Afşin’e geri göçmeyeceği anlaşılınca dananın guyruğu gopmuştu. Duran dayım Bursa’dan garısının dırdırından bavulunu alıp gaçıp gelince Darağlının İçi’nin lafını edince bir daha satıp parasını almıştı Erdoğan dayımdan. Oluğun Yanı’nı da satıp vaz geçince duracak yeri galmamıştı. Erdoğan dayım tehdit edip duruyordu. Ben gaç defa satın alacağım tarlayı diyordu. Arada senet yok bir şey yok , ben istesem hakkımı alırım diyordu. Duran dayım aralığa düştü. Akşama gadar gezer , tozar, gıvranıp anamın yanına gelirdi. Dezzem buna para vermiş de Oluğun Yanı’nın ağılını yaptırmıştı. Hasan, Nurettin de ne iş buyursa dezzem gıramayıp dutarlardı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.