- 147 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
AĞAÇ MOTURU
Coli Müzefer bizi canımızdan bezdirdi. Bir dal kesen olsa hemen zabıt dutup mahkemeye verir. Orman suçu ağırdır. Heç affı yoktur. Ormandan ceza alanın ne gendi ne eşi ne de ailesinden biri heç bir yerde bir işe giremezmiş.Ormancı eğer ki birine mahkemeden para cezası aldırırsa gendisine para mı verirlermiş neymiş. Ben bunu birinden duydum sanki. Doktor Hacı evinde gurbanlık besliyormuş. Arada bir gedip yol kenarındaki gara çamlardan dalı kesip moturun naylonuna yükleyip eve getirirmiş. Dalı da gurbanlıkların önüne atarmış. Yemi yiyip üstüne de bir ağaz dal yedi mi eyi et dutarmış. Hacı çebiçlerin yediği dalları guzluğun önüne atarmış. Dalın çalıları yığıla yığıla dağ gibi olmuş. Hacı’yı birisi ıhbar etmiş. Ormancı Coli Müzefer yolu beklemiş Hacı dala gidince. Hava soğuktu, bir yel bir yel ağaçları yere yatırıp doğrultuyor. Hacı çebiçlerin dalı bitmeden bir dal daha getirmeye garar vermiş. Moturu çalıştırıp Donuzlu’nun boynundan dolanıp Sarıcalar’dan dalı yükleyip gayınbabasının evinin yanından kestirme yolundan eve gelirken ormancı moturu durdurup kontağı Hacı’nın elinden almış. Mintik Ehmet’in evinde yemişler, içmişler , laf etmişler. Hacı hep moturum satılırsa ben ne yaparım diye gara gara düşünürmüş. Duvarda çifte asılıymış. Şu çifteyi alayım, yola saklanıp moturu durdurup ormancının elinden geri alayım dermiş. Ormancı vicdana gelip moturun gontağını Hacı’ya vermiş. Bir daha yakalarsam mahkemeye verrim, hakkında şikayet var. O zaman yapacak bir şey olmaz demiş. Mintik Ehmet ormancıyı iltifat edip hörmet gösterince zabıttan gurtarmıştı eniştesini. Yavız tıraşlama bekçisidir. Orman dayrasından tanıdıkları vardır. Ormancılar evine gelir, yer içer giderdi. Yavuz da nerede ne olduysa ormanla ilgili hepsini ormancıya ,şefe yetiştirirdi. Mintik Ehmet ve Yavuz birbirlerini asla sevmezler. Bir defasında bizim gavak satıldı. Tüccar Garanebili’den Aslan, Bola Memmet’in Osmaniye’den getirdiği Gavakçı Mustafa idi. Biz gavağı sattıktan sonra Mintik Ehmet de satmıştı. Aslan bizim Hasan’ı moturcu olarak dutmuştu. Hasan’ın yetmişlik sitil ağaç moturu var. Yavuz’la Mintik Ahmet birbiriyle gonuşmazlarmış. Yavuz’un evinin yanından motor yolu gidiyor. Ancak Mintik Ahmet’in gavaklarının daşınmasına izin vermeyip yoldan geçirmiyordu. Gavağın bir sırası bahçenin en altında çağalın üstünde aşşağı doğru eğik olarak büyümüştü. Oldukça galın bir gavaktı. Aşşağıdan göğ yeli esince dalları hışır hışır ses çıkarıyordu. Merdiven dayayıp yokarı doğru çekip yıkacaktık. Mintik Ehmet kendi tarlasından Gısaoğlan’ın evinin yanına yola getirecekti. Hasan moturu iyeleyip yüledi. Üstten önce gapak alıp arkasından kesip devirecekti. Yedi sekiz gişi gatırın kendiriyle çekip yıkacaklardı. Hasan çalışırken hep dilini dışarı çıkarırdı. Bir iki çekip moturu çalıştırdı. Ara gaz verip moturun havasını aldı. Yoksa motur fazla yağ gatınca benzine boğulup gara duman atar çalışmazdı. Dilini dışarı çıkarıp gapak almak için gavağın köküne iyice yanaştı. Motor gavağın gövdesinden bir iki tur diş atmadan gavak çat çat edip ağaç moturunu da sıkıştırıp depeye doğru yarılmaya başladı. Ulan çek , ulan çek demeye galmadan ağaç moturu on , on beş metre yükselip yere düştü. Hala çalışıyordu düştüğü yerde. İyi ki Hasan’ın gafasına denk gelmedi. Gavak yüzün guyu aşşağı cayırt edip kütüledi. Domruğunda sağlam yer galmadı. Yine de gısa gısa kesip yokuş yokarı çıkarmışlardı. Hasan’ın evi yapılırken, Mintik Memmet’in evi, Gavaz Orhan’ın evi de yapılmıştı. Evlerin hepsinde gaçak ağaç kullanılmıştı. Memmet ve Hasan mahkemeye verildi. Orman ganununa muhalefetten ceza aldılar. Birgün Hasan’la babam Yandaklı’nın oradan bir eğrelti kesmişlerdi. Bir ya da iki ardıç kökü kesmişlerdi. İşi bitirip eve gederken yolda ormancıya yakalanıp ağaç moturunu aldırmışlardı. Ormancılar hergün gelirdi. Dezzemin yanına gelmişti bir iki gün sonra. Anam, Hasan da ordaydı. Ağaç moturunu vermek istiyordu da sanki biraz nazlanıyordu. Bir rüşvet verilse belki ağaç bıçkısını geri verirdi. Bir davar falan lafı vardı. Gavaz Orhan’ın evi inşaat halindeydi. Daha içine göçmemişti. Ebemin , dedemin yanında barabar duruyorlardı. Gavaz daha önce santal aşçısıydı. Güzel yemek yapardı. Aşçılıktan emekli olmuştu. Afşin’den gelip köye yerleşince herkesin gözünden düşmüştü. Sofra yerde seriliydi. Ormancı Müzefer yemeğini afiyetle yiyip üstüne çayını içiyordu. Gavaz Orhan ormancıya iltifat edip şirin davranıyordu. Ben ormancıya kin güdüyordum moturu aldı diye. Öfkelendim ne zaman getireceksin moturu dedim. Ormancıya tavır yaptım. Sen nasıl silah çekersin köylü vatandaşa , burası benim memleketim. Seni mahkemeye vereceğim ,sen rüşvetçisin deyip ormancıya çıkıştım. Gavaz da bana gızdı, sen benim evimdeki misafire nasıl garışırsın diye. Burası senin evin değel, ebemin evi yani benim evim dedim. Ormancı benim bu tavrıma iyice içerlemişti. Kalkıp getti. Ağaç moturunu vermeyip tutanakla Andırın orman dayrasına göndermişti.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.