- 186 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
GÖBELEK
Yaza doğru nisan sonu, mayıs başı Göpur’da çaşırlar çıkıp boy vermeye başlayınca aralarından göbelek çıkar. Yağmır yağınca sabah geceden kimse gelmeden göbeleği toplamak için hücüm eden edene. Herkes geceden ala şafağınan alıcın oraya gelir. Göpur’un gözenin üstünde, alıcın boynuna doğru, gürgenelerin içinde ,Yastı Sırt’ta göbelek bol olur. Buçakla dibinden kesip poşete atarsın. Eve getirip bir teştin içine dökersin. Beğendiklerini, etli olanları duzlayıp köze atarsın. Göbelek değil de sanki çaman yersin. Doğranan göbelekleri su dolu bir kabın içine atıp yıkayıp bir kabın içine koyarsın. Suvanı doğrayıp gazanda bir gözel gavur. İçine duz, acı biber goy üstüne de temizlenmiş göbelekleri goy. Kepçeyle garıştır eğcene. Gazanın altına çilpi odunlardan at. Ocaklıktan is dökülmesin içine diye gapağını gapat. Arada sırada gontrol et. Bişince sehenlere goyup vur lokmayı. Gece yağmır yağdı. Ben dedim ki Göpur’da göbelek püskürdü şimdi. Anama dedim ki ben göbeleğe gidecem. Bir çörek bişti. Elime aldım , yiyerek çıktım. Cöbüme bir poşet bir de buçak koydum. Tespili Yaka’dan Bayram Gediği’ne geldim. Punardan eğilip bir su içtim. Yokuş yokarı çıkmak zor, boyuna doğru gelmeden nefesim daştı. Çıpbınım çıktı. Keseyi çıkarıp bir cuvara sardım. Biter bitmez yola devam ettim. Göpur’a gelmeden yolda davar çiğirinin kenarına daşın üstüne oturdum. Aşağıda Falların sesi geliyordu. Önümde bir melham ağacı vardı. Çiçek açmıştı. Şunu aşılasam mı diye düşündüm. Ben ağaç aşılama işinden anlarım. Bir defasında babam , benim bir melhamım var, gel sen bunu aşıla demişti. Babamla Gara Çamlar’ın üst tarafında kepirin duldasında bir melham ağaacı gösterdi. Dallarını gar gırmış da yeniden bir sürü ışgın çıkarmıştı. Ben bu dalların çoğunu aşılamıştım. Dutmuş mu diye gontrol ettiğimde çoğunun duttuğunu gördüğümde çok sevinmiştim. Göpur’a çıktığımda her tarafımdan ter akıyordu. Sanki bir torbanın içine su konmuş da dışarı çıkar gibi her tarafımdan ter akıyordu. Oturup dinlenirsem terim üstümde soğunca hasta olurdum. Ben en iyisi mi yavaş yavaş dolaşarak göbelek arayayım. Herkes gısmetini yerdi. Milletin gezmediği , gıyıda köşede, daşın arasında, çalının altında poşetin yarısını göbelekle doldurdum. Göpur’un yan tarafında güçcük bir taplak daha vardı. Burda da göbelek olur. Bir de gurmut var, o da çiçek. Başında arılar vazıldıyordu. Azzık da almadım , hemen dönerim diye. Fal Adil’in bir tembelimsi bir oğlu vardı,adı Iramazan. Millet genelde Ramo derdi. Doktor Reşit bir defasında Göpur’dan odunları kütük olarak kesmiş. Ramazan’a da üç beş guruş harçlık vermiş. Bu kütükleri Almalı’ya motur yoluna indirmek için Ramazan işe goyulmuştu. Hasan’la bir defasında bu kütüklerin altında kalmaktan şans eseri kurtulmuştuk. Avan Ardıç’tan geçip çiğirin ağzına gelmiştik. Kütükler bir oaraya bir buraya daşdan daşa gendini çalarak tinkip tinkip gidiyordu yüzün guyu aşşağı. Hasan Ramazan’a çağırdı. Biz geçek de öğle yuvarla kütükleri dedi. Biz duydu , anladı sandık. Hasan’ın omzunda sitil ağaç moturu var, bende de yağ , benzin, palta var. Yandaklı’nın başından kepirdeki guruyan ardıçları oduna keseceğiz. Tam çiğirin içinden kepire doğru gediyoruz. Yokardan aşşağı mezdenin kütükleri havadan adeta uçarak geliyor. Bir beş kütük değil, her yerden kütük geliyordu. Hangi yöne gaçacağımızı şaşırdık. Sağımızdan solumuzdan kütükler tekerlenip tekerlenip daşlara vura vura gidiyordu. Biri isabet etse orada anacığım dedirtmezdi. Bağırıyok kütük yitme , kim o bizi öldüreceksin diye çığlık atıyok bu ara. Şans eseri gurtulduk. Kütükler gelmez olunca , gedip ardıç odununu kesip eve gelmiştik. Bir faşkırık gurmudun dibinden kükreğe akıverdi. Gazellerin arasında göbelek ayna gibi parlıyordu. Buçağı çıkarıp kökünden kesip poşete attım. Çok yorulmuştum. Hem acıktım hem de susadım. Zaman da bayağı bir geçti. Biraz oturayım en eğisi. Aşşağıdan bir cangama sesi geliyordu. Oluk’un orada bir haran kişan olduğu belliydi. Ses benim yanıma epeşkere geliyordu. Hasan Oluk’un oraya aklınca gendi bölgesine bir ceviz çetili dikmişti. Erdoğan dayım köye gelir gelmez hemen bu çetili çekip gırmış ve atmıştı. Anamla Hasan’ın bundan habarı olmuştu. Erdoğan dayım anama, gözün doymaz, boğazın doymaz deyince anam küplere binip Erdoğan dayımın üstüne bir çalı çekip yörümüştü. Allahtan garşı gelmeyip gaçmıştı. Yoksa anam çalıyla gafasına indirecekmiş. Cangamayı duydukça yerimde duramaz oldum. Göbelek toplamayı tergedim. Eve doğru gelmeye çalıştım. Cangama kesilmişti çoktan. Bayram Gediği’nin punarına gelince suya verildim, içtikçe içtim. Beni su duttu. Başım ağrımaya başladı. Midem bulandıkça bulandı. İçtiğim suyu geri gusunca birez ırahatladım. Gara lastik ayakkabının içi vırç vırç ediyordu hep. Ayağımı da yıkayınca heç gemez oldum. Bacaklarımın arası bişmişti. Damlar’ın oradan Ağandız’ın yanına yola inip eve geldim.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.