- 193 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Tilki ile arslan
Vur ağam paşam vur vur abalıya abalıya
daha çok yükler taşır alışkındır bizim abalı
sırtı nasırlı kıçı paçası yama üstüne kara yamalı
zamların gamların dertlerin ölüye sayılan kadim
hammalı sayılmasın bizim abalı abalı
Etme ağam paşam etme ebabil kuşu denen kırk kırlangıca
bir kuş payı onu da apar alır dayı diyen kimi içli kimi dışlı
azılı sırtlan dişli üç- beş ayı. dur ağam paşam dur gör kemiğe
dayandı bıçak ne kanat var karıncada ne takat dizde kaçacak
Alah musta hakkını versin dağına göre yağarmış kar
unutma külü yutma kar altında yeşeren kardelenler var
bitti karın kışın devranı can çekiştirmede çağın zulüm ve
zamlar kervancı başı... bozulmaya görsün bi kez trenin rayı
bitti hay hayı kaldı vay vayı meteor gibi sönüyor kay kayı
bulmayınca derde derman ferman üstüne ferman ’ya arap!’
’Bilemiyorum diyen tabip; bildiğini sanıp, neşter vuran derdi
yarayı azıtana - sözüm ona bilene- göre ’lokmanı hekimdir’.
Tilkinin biri ormanda günün birinin sabahında pür neşe dolaşırken
rastladığı tavşana
’ buraların kralı kim’
’sensin’ der, öyle ya ne desin tavşancık. Bir ikisinden de
’senden başka kim oluur’ gibi gururunu okşayıcı yanıtlar alınca iyiden keyiflenir
derken Yeleli arslanla karşılaşırlar. Arslanın da o sabah geceden kalma canı çok sıkıntıymış
Bu da sabır bardağını taşıran deşarj olup rahatlamak için aradığı bahaneyi bulmuş olur
kükreyerek:
’ sabah sabah senin de kralının da...’ deyip kaptığı gibi tilkiyi çalılıklara savurur,
Bizimki ağız burun o biçim üstünü başını çırparak
’Ağam paşam bilmiyorsan de ki bilmiyorum niye kızıyorsun’ der ellerini ovarak...
Anlayan ariflere arifanelere!..
25 Temmuz
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.