- 2273 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
YAĞMUR RÜZGAR DENİZ VE GECE
- 1.BÖLÜM TANIŞMA -
12 Temmuz 1997 günlerden cumartesi , saat 14:23 Enez Gülçavuş köyü sahilinde Çardak Kafe denilen gençlerin okey oynayıp soğuk bir şeyler içtiği bir mekanda müzik eşliğinde teyzemin oğlu can dostum Ali ile okey oynuyorduk. Hala gözümün önünde sanki dün gibi . Üzerimde bir şort ve beyaz penye başımda bir şapka vardı. O zamanlar 17 yaşında liseyi yeni bitirmiş zımba gibi bir delikanlıydım. Ortamda bir müzik vardı , Doğuş çalıyordu hatta şarkının ismi uyan uyandı. Hatta sözleri de şöyleydi ;
Zordu bu anı beni yordu
Yokluğun beni vurdu
Zordu bu anı beni yordu
Ayrılık beni vurdu
Düşünmeden uğra bana
Kapım açık hâlâ sana
Ayrılığın vurdu aya
Yansıdı odamın duvarına
Düşünmeden uğra bana
Kapım açık hâlâ sana
Ayrılığın vurdu aya
Yansıdı odamın duvarına
Uyan uyan uyan
Gönlüm uyan
Dayan dayan dayan
Ruhum dayan
Seni de bir gün severler
Sevda yüklü trenler
Boş raylarda ilerler
Sevenleri üzenler
Hep o yolda giderler
Sevda yüklü trenler
Boş raylarda ilerler
Sevenleri üzenler
Hep o yolda giderler
Düşünmeden uğra bana
Kapım açık hâlâ sana
Ayrılığın vurdu aya
Yansıdı odamın duvarına
Düşünmeden uğra bana
Kapım açık hâlâ sana
Ayrılığın vurdu aya
Yansıdı odamın duvarına
Zordu bu anı beni yordu
Yokluğun beni vurdu
Zordu bu anı beni yordu
Ayrılık beni vurdu
Düşünmeden uğra bana
Kapım açık hâlâ sana
Ayrılığın vurdu aya
Yansıdı odamın duvarına
Düşünmeden uğra bana
Kapım açık hâlâ sana
Ayrılığın vurdu aya
Yansıdı odamın duvarına
Uyan uyan uyan
Gönlüm uyan
Dayan dayan dayan
Ruhum dayan
Seni de bir gün severler
Sevda yüklü trenler
Boş raylarda ilerler
Sevenleri üzenler
Hep o yolda giderler
Sevda yüklü trenler
Boş raylarda ilerler
Sevenleri üzenler
Hep o yolda giderler
Düşünmeden uğra bana
Kapım açık hâlâ sana
Ayrılığın vurdu aya
Yansıdı odamın duvarına
Düşünmeden uğra bana
Kapım açık hâlâ sana
Ayrılığın vurdu aya
Yansıdı odamın duvarına
Düşünmeden uğra bana
Kapım açık hâlâ sana
Ayrılığın vurdu aya
Yansıdı odamın duvarına
Uyan uyan uyan
...
Hala aklıma estikçe dinler o günleri anımsar gülümserim. Gençlik işte...Neyse arkadaşlar ile oyun oynarken şarkı eşliğinde sigaramdan bir nefes çektim , o ara bir rüzgar esti ,kafenin kapısı tam karşımda duruyordu , kafamı kaldırdım ve kapıya baktım , beline kadar uzun rüzgarın dalgalandırdığı saçları ,esmer tenli , derin masum ve bir okadar da ağlamaklı bakan bir kız ile göz göze geldiğimde sigaradan aldığım nefesi bile unutup öksürük krizine girmiştim , teyzemin oğlu Ali sırtıma vurup yavaş oğlum boğulacaksın demişti bende ona boğulacaksam böyle güzel bir kız boğsun beni demiştim. O da garibim yaşadığımdan haberi yok ne diyorsun diye sormuş hiç diye cevap vermiştim.Hemen çaprazımızdaki köşe masaya oturmuştun ve sen gittikten sonra o masaya Çardak kafe yıkılana kadar kimseyi oturtmadım , hep tek oturdum o masada çünkü o birazdan anlatacaklarımdan sonra bizim masamız olmuştu.
Sana o kadar odaklanmışım ki o an yanında olan kızları siz masaya oturunca farkettim. Şanslısın dedim içimden çünkü yanında akrabamız Ebru , dayımın kızı Güler ve kız kardeşim Gülçin vardı. Çünkü sen ve ailen bizim bir diğer akrabamız Hikmet yengeye misafir gelmişsiniz sonradan öğrenmiştim. Hemen kız kardeşime seslendim ;
- Pişşt Gülçin kim o kız ?
- Hangi kız abi ?
- En tatlı olan
- Hee o mu adı Gece , Hikmet yengelere İstanbuldan misafir gelmişler
- Ee tamam işte ne güzel sor bakalım arkadaşı var mıymış ?
- Tamam sorarım abi
Beş dakika sonra kardeşim yanıma geldi :
-Yokmuş abi
-Hıım ozaman sen ona beni göster abim de sonrada arkadaş olmak istediğimi söyle
-Olmaz abi o misafir
- Kızım hepimiz misafiriz bu yalan dünyada sen sor
O esnada okey masası dağılmış Ali bana kızmış senin yüzünden hesap bize kaldı diye yakınıyordu. Olsun be Ali dedim ben öderim hesabı sıkma canını. Aklım sendeydi , ama kız kardeşim bir türlü bana verdiğin cevabı söylemeye gelmiyordu. Bir ara senle göz göze geldik , yüzündeki o utanma ifadeni ömrümce unutamam. O an kardeşimin yanıma gelmesine gerek kalmadı , o bakışın bana kabul ettiğini anlatmıştı ki kardeşim geldi.
- Tamam abi dedi
- Ne tamam
- Tanışmayı kabul etti
Ben bu sözü duyar duymaz dayımın kızı Gülere kaş göz işareti ile masadan kalkmasını söyledim ki karşına oturabileyim. O günden sonra Güler benle 2 gün konuşmadı , alınmıştı neyse ki bir kolaya gönlünü aldım sonraki zamanlarda.
Güler kalkınca hemen karşına oturdum.
- Merhaba ben Çağdaş
- Merhaba ben de Gece
-Tanıştığımıza memnun oldum
-Bende
Elimi uzattım sende uzattın , tokalaşırken ilk elini tuttuğum o an gözlerinin derinliğinde ömrümü kaybettim sanki. Uzun bir süre konuşamadık , göz göze baktık çünkü bizim zamanımızda aşklar utangaçtı ve ben ilk görüşte sana çarpılmıştım. Çok ama çok güzeldin be aşkım , hala da öylesin.
O gece sabaha kadar uyuyamadım hep aklımdaydın. Seninle aynı masada 3 gün hiç sıkılmadan el ele göz göze oturduk , sen sigara ve içki içmeme kızıyordun hatta bir seferinde bir paket sigaramı kırıp atmıştın. Normalde bir hafta kalacaktınız ama ne oldu ise bir sabah Hikmet yenge denize geldiğinde yanında sen yoktun sorduğumda İstanbula döndüğünü öğrenmiştim. Çok ağlamıştım o masada itiraf ediyorum , erkek gibi ağladım sigaralarımı kendim kırdım gel ne olur içmiyorum bak diye.
Telefon numaralarımız almıştık , eskiden cep telefonu yoktu köydeki anneannemin telefonunu vermiştim , saat başı köye 2 kilometre yol gider anneanneme arayan oldu mu diye sorardım. Öyle bir kaç sefer belli bir saatte araman için anneanneme haber ettiğimde konuşmuştuk. Sesin o kadar tatlıydı ki , bana aşkım deyişin hala kulaklarımdadır. Kimse beni öyle güzel sevmedi bir daha.
Aradan bir yıl geçmişti ben İstanbula amcamların yanına dershane bahanesi ile aslında sana yakın olmak için gelmiştim.Amcamlardan seni arayıp haber verdiğimde o mutluluğunu hiç unutamam.
BÖLÜM -2- AŞK-
İnsan ilk görüşte aşık olur , bu tamamen bedensel ve görseldir , tanıdıkça seversin , huyunu , davranışlarını , sana verdiği değeri , dünyaya bakış açısını , umutlarını , hayallerini sahiplenir seversin. Bu daha önce birbirini tanımamış iki insanın ilk görüşte yaşadığıdır. Biz de öyleydik , ama bazı aşklar da vardır çevrende bir kız yada erkek , önceleri birşey yoktur aranızda , davranışları ile ,çok basitte olsa bir sokak hayvanına olan bağlılığı ile dahi dikkatini çeker ,ama bunu senin dikkatini çekmek adına değil de sadece kendi öz ve yalansız yaşamını ortaya döktüğü için yapar. Senin de dikkatini o doğallık çeker, sonra gülüşü ve daha önce o gözle bakmadığın bakışını fark edersin ve aşık olursun . Bu da aşkın diğer yüzüdür. Biz ilk önce aşık olup sonra sevdik birbirimizi. Öyle bir gülüşün vardı ki o an tüm dünya yüzüme gülümsüyor gibi hissediyordum.Ve her gece yatmadan evvel o gülüşünün hayali gelirdi gözümün önüne , Tanrıya dualar ediyordum ne olur hep gülsün diye. Öyle bir bakışın vardı ki , sen bana bakınca , dünyada sadece sen ve ben kalıyorduk sanki , tek kelime etmesek te yetiyordu o bakış birbirimizi anlamaya. Omuzumda dünyanın yükü de olsa hafifliyordum kuşlar gibi sen bana bakınca.
Aşkın en olmazını yaşadığımızın farkında bile değildik. Boş vermiştim dünyaya , sen vardın ya yeter diyordum. Ama aşkım öyle değilmiş , o boş verdiğim dünya seni öyle bir elimden aldı ki , öyle bir kaybettirdi ki izini , İstanbulu yedi tepe dolaştım, ilçe ilçe , mahalle mahalle , her bir kaldırım taşına gözyaşımı akıtarak , belki o an mahallenden geçmişimdir senin haberin dahi yoktur, belki o an yanından geçmişimdir farkında değilsindir , ama inan dili olsa da o İstanbul bir anlatsa sana çaresiz adını sayıklayarak adımladığım yollarını.
Aradım seni , bulmaktan umudumu yitirdiğim anda sana benzeyen başka bedenlerde bile aradım , yalan değil. İlk görüşte yaşanan aşklar eğer ilk aşk ise unutulmuyor derler ya , başka bedenlerde aynı ruhu bulamıyor insan. Aynı göz , aynı yüz , aynı saç , aynı boy , aynı kilo ama senin gibi bakmıyor o gözler , senin gibi tutmuyor o eller , senin gibi sarmıyor o kollar ve senin gibi aşkım diye sahiplenerek söylemiyor o diller.
Çok küfrettim o şehirde inan ,sen olamasan içinde sevmem o şehri bilirsin ya , şiirlerimde bahsettiğim gibi , insanın sevdiği şehir sevdiği ile olduğu yerdir. O yüzden benim memleketim hep senin yüreğindir.
Sevmek , ah ne uzun kelimedir aslında , bir ömür yetmez doymaya , bir ömür yetmez yaşamaya lakin çok kolay söylenir oldu bu günlerde , sakız gibi şıp sevdi aşklar , heves sevişler kolay kopuş ve vazgeçişler olup çıktı. Vazgeçmek kolay mı, insan canım dediğinden canından vazgeçebilir mi ? Geçemedik biz , canımız yansa da geçersek bunun diğer adıdır ölüm biliriz.
Yokluğunda , sesinin tek bir harfine dahi ulaşamadığım anlarda tek bir dua bıraktım geceleri gökyüzüne bakarak , umarım mutludur diye. Ama unuttuğum bir şey vardı , ben mutsuzsam ruhumun diğer yarısı nerede ve nasıl bir mutluluk yaşayabilirdi ki ? Çok haykırmışımdır gökyüzüne isyanımı da seni seviyorum deyişlerimi de ...Rüzgar alıp götürdü hep onları bilmem sana getirdi mi ? Seni bana getirdi ya , rüzgar çok iyi bir dost oldu bana yokluğunda. Çok defa rüzgara sarılmışlığım vardır hani , deli diyenler de olmuştur bana.
- BÖLÜM - 3 -HASRETE DAİR
Yirmi beş yıl evvel sen değil ben kayboldum bu dünyada , var mıydım ,yok muydum inan bu sorunun cevabını bilmiyorum. Çok zor zamanlardı bir tek hatırladığım o. Bu süre zarfında inanır mısın bilmem ama ülkenin yarısına yakınını gezmişim farkında bile değildim. Hizmet sektöründe yapmadığım iş kalmamıştı , bulaşıkçılıktan tut yöneticiliğe kadar. Mutlu oldun mu dersen , oldum sandıklarımız ve olduklarımız arasındaki farkı en iyi sen bilirsin aşkım. Çünkü sende benim gibisin. Düz , yalansız ,çıkarsız yaşamayı düstur edinmiş bir ruhun iki bedene bölünmüş haliydik seninle.Çoğu zaman seni özlediğimde içime yönelip kendime sarılıp , kendimi ayağa kaldırmışımdır. Sen ve ben aynıydık çünkü. Belki birbirimizi çok iyi tanıyamamıştık , ama iyi biliyorduk ve daha önceden tanışıyormuşçasına ilk görüşte ısınmıştık birbirimize hatırlıyor musun ? Bu bölümde biraz kendimden bahsetmek istedim. Senin izini kaybetmeseydim hayal etiğim yaşamamız gereken ama yaşayamadığımız günlerden bahsetmek istiyorum. Denizi çok sevdiğimi bilirsin , hatta balık tutmayı da . Seninle bir ömre imza atmış olsaydım , yaşadığımız şehir mutlaka deniz kıyısında olurdu. İş çıkışı eve uğrar , özlemle sana sarılır , gününü bensiz nasıl geçirdiğinden bahsetmeni dinlerdim. Ben seni dinlemekten asla sıkılmazdım. Senin yokluğunda hayali çocuklarımız bile oldu bizim. Mesela evliliğimizin ikinci yılında ismi Yağmur olan , gözleri , bakışları , teni , yüzü , saçları aynı sen olan bir kızımız oldu bizim. Bana hamile kaldığın günü müjdelediğin günü bile hayal ettim gözlerimden mutluluk ve hasret gözyaşları süzülerek te olsa.
Bir görseydin hayalimdeki kızımızı , bıcır bıcır , bir babacığım dese dünyayı önüne sererdim. Duymadım belki o sözü ama hayali bile bambaşkaydı aşkım. Baba olmak eminim ki çok özel bir duygudur , hayali bile okadar güzeldi ki..
Evliliğimizin dördüncü yılında bizim bıcırık kızımız Yağmurun ikinci yaş gününde sen bana dünyanın en güzel haberini verdin. Kıdemli bir baba oluyorsun dedin bana babaların babası , havalara uçmuştum. Sana ve kızımıza sarılarak uyumuştuk o gece. Üç ay sonra kontrole gittiğimizde doktor cinsiyetinin erkek olduğunu söylediğinde Rüzgar oğlum geliyor diye o kadar çok sevinmiştim ki tüm hastane bana bakıyordu delirmiş bu adam diye.
Ben seninle yaşayamadığım ne var ise hayalden öte yaşadım aşkım. Daha önce yaşamışçasına ve bir o kadar özlemle.
Hani sana bir seferinde demiştim ya sen benim için her zaman hayaldin , ama herkesin hayal ettiği gibi değildin.
Aslında ben bu kitabı sadece seni bulmak için yazdım itiraf ediyorum. Senin okumayı sevdiğini , bir gün karşına bir kitap olarak çıkmayı , yazarın ismine bakınca ve kitabı okuduğunda koşarak benim hayatıma geri dönmeni amaçlayarak yazdım aşkım. Gerçek bir aşkın hayal ile imtihanına dönüştü bu aşk hikayesi.
Bir erkeğin kaybettiği aşkı yüzünden kendisine vereceği en büyük ceza kendisini babalık duygusundan mahrum etmektir. Ben kendi cezamı kendim kestim. ONUNLA OLMAYAN ÇOCUK SOYUMLADA OLMASIN...
Bu yazıyı buraya kadar okuyan herkese çok teşekkür ederim lakin devamını yazamıyorum , yazdıkça kaybettiklerimi hatırlayıp hem onu hem kendimi yaraladığımı farkettim. Elimde olan kitabın tüm örneklerini sildim eskizlerini de yaktım. Böylesi daha iyi. Tekrar teşekkür ederim sizlere.
- SON -
Çağdaş DURMAZ