- 254 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
SEVDİĞİM BAYANLARLA İLGİLİ ANILARIM...
İNSAN HEP EN GÜZELLERİ Mİ SEVER ?
MERAL;Benim ilk sevdiğim kız Meral’di, Meral’i nasıl tanıdığıma gelince Nazilli Lisesi’nden 1-2 gençle arkadaş olmuştuk. Onlarla beraber okul çıkışı birlikte şehir merkezine doğru yürürken bir gün 1 kız gördüm, kumral. Simsiyah kaşlar, kömür gibi gözler. Son derece düzgün bir vücut, şeytan çarpmışa döndüm. Durumu bizim arkadaşlara anlattım ’’Bizim sınıfta.’’ demezler mi, öğleyin çıkan bu kişiler sabahları çok erkenden okula gidiyorlardı. Gözümden ayrıldıkları noktayı belledim, ertesi sabah erkenden kalkıp aynaya bakıp saçlarımı düzelttim. Üzerime parfüm ve kolonya püskürttüm, sanki kız imana gelecek. Annem durumu farketti ’’Hayrola, erkenden nereye ?’’ diye sordu. ’’Bugün erken gitmem gerekiyor, önemli bir işim var.’’ dedim. Sanki annem yuttu, bizim sabah yola çıkmalarım çok uzun sürdü. Kız, kendisini adım adım takip ettiğimi görünce uzaklaşmaya başladı. Bir türlü yola gelmiyor, matematikten sık sık sınıfta kalan ben onun uğruna dünya kadar para verip yaz aylarında özel bir dershaneye cebir dersi almaya bile başladım. İşin garip tarafı sınıfta ki herkes benim Meral’a sırıl sıklam aşık olduğumu biliyor. Cebir dersini kim dinliyor ? Aklım Meral’de, gözüm de sürekli onda. Birisi kalkıp özel okul idaresine durumu anlatsa rezil olmam işten değil, bu işlerin çok fazlası var. Fakat onları anlatmıyacağım, uzatmayalım. Meral’in benimle irtibat kurmaması bir gün beni öylesine üzmüştü ki, oturup evde resmen hüngür hüngür ağladım. Göz yaşlarımı çarşafa sildim, elalem göz yaşını mendile siler. Ben, çarşafa siliyorum. Bu olayı hiç unutmuyorum, bana göre aşk acısı ve aşk için dökülen göz yaşını nereye koymak gerekiyor bilemiyorum. Bir gün geçtiğim bir sokakta Meral’i pencerede görmezmiyim, tesadüf eseri o sırada benim yarı yaşımdaki bir çocuk tek başına futbol topu oynuyordu. Top nasılsa önüme düştü, çocukla oynamaya başladık. İşin gıcıklığına bakın, pencereden önce 50-60 yaşlarında bir bayan başını uzattı. Sinirli sinirli bana bakıyor, arkasından aynı yaşlarda bir erkek bana doğru geldi ’’Evladım bakar mısın ? Benim kızım henüz çok küçük, okuması lazım.’’ deyince Meral’in peşini ister istemez bırakmak zorunda kaldım. Aradan çok uzun yıllar geçti, bir gün bir lisenin öğretmenler odasına dalmış. Kitabımı öğretmenlere birer tane verip ayrılıyordum, Meral’i öğretmenlerden odasından dışarı çıkarken gördüm. 30-40 öğretmenin bulunduğu öğretmenler odasına girerken beni görmüş olmalı ki, sıvışmıştı. Öğretmen olduğunu bilmiyordum, belli ki evlenmişti. O gün o okula gidip bilmeden onu rahatsız ettiğim için çok üzüldüm. Bazı travmaları atlatmak 2 taraf içinde kolay olmuyor, benim hayatımda nedense bu tür arabesk taraflar çok fazla...
*****
HÜLYA;Hülya hoşuma giden kızların en mükemmellerinden birisi idi, Jennifer Lopez’i aklınıza getirin. Boy +güzellik+kültür+asrilik+giyim+nezaket+saygı+modernlik+güzel konuşma+fizik adına ne varsa Hülya’da var ama arada bir konuşmamıza rağmen aklımdan eş olarak asla geçmeyen birisi. Ben, Murat 124. Hülya, Ferrari. Böyle düşünün, bu arada güzellikte Jennifer Lopez’e 10 basar. Çikolata renginde, uzun ve son derece bakımlı olduğunu ilk görenin bile hemen anlayabileceği bir yapıda, Çok zayıf değil, çok şişmanda değil. Ortalar da, bir gün Nazilli Kız Meslek Lisesi’nde ortaokuldan arkadaş olduğumuz Meral’in yanına gidiyorum. Şu an için niçin oraya gittiğimi bir türlü hatırlayamıyorum ama o sıralar ben fotoğraf çekip sattığım için böyle bir iş içinde gitmiş olabilirim. Okul 2 katlı, nöbetçi öğrenciye Meral’in soyadını ve sınıfını vererek görüşmek istediğimi söyledim. Kız yukarıya haber uçurdu, Meral’i beklerken Hülya merdivenlerden aşağıya doğru inmez mi ? Hülya’yı görmek bana terapi gibi geliyor, 1-2 dakika konuştuk tam bu sırada Meral merdivenlerden inerken ikimizin konuştuğunu gördü. Aslında Meral’in konuştuğu birisi vardı ama gözlerinden ateş fışkırıyordu, Hülya benim Meral’le görüşeceğimi öğrenince ve onu görünce çekti gitti. Meral bana önce Hülya’yı nereden tanıdığımı sordu, ’’Ailece tanışıyoruz.’’ dedim ama sonraları öğrendim. Meral ve Hülya benim yüzümden birbirlerine girmişler, kavga etmişler. Meral, Hülya’ya ’’Beni görmeye gelen erkekle sen niçin konuşuyorsun )’’ diye hır çıkarmış. Oysa ikisi ile aşk konusunda en küçük bir muhabbetimiz yok, olamaz da. İkisi de zengin kızı, benim onlara bir şey söylemem için ortada bir neden yok. Cepte para yok+Yakışıklılık yok+Kariyer Yok+Yok oğlu yok, Meral sanıyorum okulun en güzel kızını çekememiş olmalı, yoksa ben uğrunda kavga edilecek birisi değilim. Bu olaydan bir süre sonra Hülya annesi ile birlikte bizim mahalleye geldi, 2 ev güneydeki bir eve misafirliğe, Hülya beni çağırtmış. Zaten kıza hastayım ama açılmam imkansız, olmayacak bir iş. Güzelce giyinip yanına gittim, bu kadar güzel bir kız çağırır da kim gitmez ki ? Hülya o gün bana ’’Nasıl bayanlardan hoşlanıyorsun ? Sarışınlardan mı ? Esmerlerden mi ? Kumrallardan mı ?’’ diye söze girmez mi. Ne diyeceğimi şaşırdım, ’’Hiç düşünmedim.’’ gibisinden kaçamak cevaplar vererek o günü geçiştirdim. O gün Hülya ile 1-2 saat sohbet ettik ama kendisini sevdiğimi söylesem ne olacaktı ki ? Yalnız bu benim için ilah olan bu güzel kızı doya doya 1-2 saat seyrettim, o gün anladım ki birisine aşık olmak ve söyleyememek çok acı bir olay, 1.70 boylarındaki bu güzel kız daha sonraları zengin birisi ile evlenip İstanbul’un yolunu tuttu. Beni niçin çağırttığını bir türlü çözemedim, o gün vakit geçirecek birisini mi bulamadı ? Yoksa, benim Meral’le bir ilişkim olduğunu düşündü de ondan intikam mı almak istedi ? Bunu çözemedim, her modern erkeğin beğeneceği, zevkle koluna takacağı bir bayandı. Benim ise ona nazaran çok sıradan bir hayatım vardı, gün gelir mahalle ve okul arkadaşları ile top oynamaya gider. bazen oturur o zamanlar içki içenlere takılır. Meyhanelere giderdim. Çok içen birisi değildim ama benim arkadaş çevremde çocuklardan tutunda ihtiyarlara kadar binbir çeşit insan vardı, oysa Hülya ve ailesi elit insanlardı. Öyle her önüne gelenle oturup konuşacak bir yapıya sahip değillerdi. Hülya’yı en son, 20 yıl önce her gün yanına uğradığım rahmetli Gazeteci Mehmet Panayırcı’nın bürosunda gördüm. Hala zaman zaman aklıma geliyor, ’’Seni çok beğeniyorum.’’ deseydim acaba ne olurdu ? Bu arada ben en çok internette Jennifer Lopez’i izler ve dinlerim, bazen kendi kendime kafamda bunun cevabını bulmaya çalışırım. Eğer bana ’’Jennifer Lopez mi ? Hülya mı ?’’ diye sorarsanız, tereddüt etmeden ’’Hülya’’ derim...
*****
NOT.Hikayelerin geçtiği zaman, 20 yaşından küçüktüm.