29 HAZİRAN 2001, SAAT 08.30
Tatlı bir serinlik var, neredeyse yere değen ağaç dalları nazlı nazlı salınıyorlar işyerimizin bahçesinde. Güneşin
fazla bir etkisi yok.Tesis yapay gübre üretiyor şu anda.Fabrikanın rahatsız etmeyen gürültüsü kulaklarıma geliyor.
Bahçeye baktığımda yeşil rengin egemen olduğunu görüyorum.
Anadolu Ticaret Lisesi öğrencimiz, ilgi duyduğu bir kitabı okumakta.Serçelerin cıvıltıları rahatsız etmiyor.Arsız
birkaç karasinek bir türlü uzaklaşmıyor çevremden. Can sıkıcı bir halin iki üç gündür boşaltılmayan çöp kutuları
olduğunu söylemeliyim.Bir sigara izmaritinin bile, sigara içmeyen insanı bile rahatsız edebileceğini düşünemeyen
temizlik görevlileri.
Yapılacak şey, görevlerini eksik yaptıklarını anımsatmaktır kendilerine. Yapraksız bir begonya çiçeği var.Ama üç
haftadır pembesi açan çiçekleri, beni mutlu etmiyor değil! Küçük bir dal çıkarıyor ucundan, bir gün sonra patlayan tomurcuklar. O tomurcuklar, solup döküldükten sonra, bir yeni çiçek dalı daha çıkıyor. Bu ne zamana dek sürecek
Merak ediyorum.
Bu begonyanın bir karış bile boyu yok.Ama çiçek üstüne çiçek açıyor. Sanki salt çiçek açmak için varmış gibi.
Zaman hızla akıp gidiyor. Gerçi şu an 09.10.Ama 40 dakikalık süreçte zamanımın hepsini bu tümceleri yazmak
İçin harcamadım. Şimdilik bu kadar.Hoşça kalın, sağlıcakla kalın...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.