- 411 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Hidayet Menkıbesi
Dört beş yaşında daha kendisi, bir akasya ağacı altında fotoğraf çektirmişler hemen kardeşinin ve kendisinin doğduğu evin önünde. Ablasının yanında, kucağında kardeşi bebek henüz...
Yoldan geçerken gördü ve o yaşta anneciğinden niyaz etti; ’’ Anneciğim bu bisikletçi de çalışabilir miyim’’ böyle başladı hikayesi, çok ilgili olduğu söylenebilirdi bisiklet tamirinde lakin ilgisi hep de kendi bisikleti üzerine idi. Dinamo takmak istiyordu on sekiz jant bisikletine, ustası o anda başka bisiklete dinamo takmakta meşguldü ilgiyle izledi usta bir mühendis edasıyla tüm detaylarını inceledi ve tamam artık öğrenmişti taki o ana kadar artık hayatında yeni bisikleti hariç bir ilgisi daha olduğunu keşfetti on yaşındaki çocuk, oda Beş litrelik benzin dolu bir bidonda kalan havanın verdiği sarhoşluk etkisi idi, ,çıraklıkta ilk vitesli bisiklet ilk tamir derken uyuşturucusunu da tatmıştı.
ilk benzin, ilk bali, ilk esrar, ilk bonzai, ilk ekstasy hep de ilki olur ya bu hikayeye başlayanların, ilk gıybet fazla anlatılan hikaye değildir insanlar arasında yada ilk yalan ’’ eğer olsaydı diyor büyüğüm gıybet metre olsaydı’’ üç yüz promil gıybet polisleri olsaydı nasıl canım güzel bir yaşantımız olurdu, tabi tabi sarhoş dedin mi sallantısından anlarsın o sarhoştur pek alkol metreye falanda gerek yoktur zaten ortada halimiz izahat e ne gerek var yada sarhoşluktan dolayı niye suçlanırız, trafikte isem bu polisin işidir ceza yazmak. Peki halk niye caza yazar sarhoşluğundan sallanana pek anlamadım. Gencin ömrü hemen hemen böyle geçmiş hedef oku kendisi olduğu için alkol ve uyuşturucu konusunda hakkında konuşulanlar artık pekte umurunda olmaz olmuştur.
Sevmezdi derslere girmeyi pek ta ki Coğrafya öğretmeninin sorduğu soruya kadar, doğru bildi cevabı öğrenci, cevap Altmış idi kafasından yapmıştı öğrencinin demesine göre. Öğretmen tahtaya gel işlemi yap deyince öğrenciye çekindi öğrenci yapamazdı zaten. Hayal dünyası mıydı cevabı yoksa kafasından mı hesaplayıp yapmıştı böyle mi düşünüyorlar dı hakkın da, bir kaç arkadaşının gülüşü ile iyice utandı, atıyor sallıyordur düşüncesi kapladı. Çokça seveceği güzide öğretmeni öğrencisine tahtaya gelmesine gerek olmadığını söylediği anda sevdi öğretmenini ve derslerini sanki kaçırmaz oldu sonraki derslerini, güvenmişti öğretmeni öğrencisine. On üç yaşında başlamış liseye, lise hayatı bu bahsettiğimiz daha çocuk ders Coğrafya dersi. Daha sonra öğreniyor, bir evliyanın kapısında görüyor öğretmenini.
On yaşında başlayan benzin bidonu öyküsünü artık baliye devretmiş o yaşlarda çok da geçmemiş hani yaş daha on altı, ne işi var on altı yaşında bali ile bu gencin ha orası pek tartışmaya açık değil. Üniversiteli kendisi Niğde Ömer Halis Demir Üniversitesi öğrencisi, tek de kalınca evde bali geceler geceler serüveni olmuş tabi yıpranmış biraz zayıflamış adeta burun kemiği şakak kemikleri dışa taşar olmuş, midesi pekte bir şey almıyor o zamanlar yediği birkaç parça siyah zeytin kabusu olmuş o lavabodaki kusmuğunda gördüğü. Niçin mi hala memnun hayatından mutlu kardeşim bu genç;
Okulda sınıfının önünden geçerken görmüş bir kere o da On beş Yirmi metre öteden. Teklif etmeye cesaret bulması günler günler haftaları kovalamış o da ilk reddedilişi, defterler vardı elinde bak bunu kesin hatırlıyor ders boya ve apre dersi bu defter kesin elinde idi aniden kendini çömelmiş halde On beş Yirmi metre ötedeki üniversitenin kız öğrenci yurdu kapısı önünde kendinden geçmiş halde otururken buluyor. Defterler kaybolmuştu dünya hayat başına yıkılmıştı. Kaçan kovalanır insanın fıtratındandır, vazgeçmemiş kovalamış biraz her ders çıkışı gece saat On a kadar On bir e kadar bekliyor okulun giriş katında. On metrelik bir volta yapmış kendine, ha bir de okulun diline düşmüş sanki imkansız sevda gibi. Her gece yeniden teklif etmek hayali lakin tekrar cesaret edememiş. Bir ay kadar sürmüş attığı voltalar. Son iki kontör telefonunda karar vermiş konuşacak, son iki kontörde ayı yıllara sığdırdığı o anları anlatıp nasıl teklif yapacak nasıl etkili konuşacak bunun muhasebesini yapmış ve kendini internet kafede buluyor. Kontör yükleyecek parası olsa yükleyecek lakin anlatmam gereken telefon numarasını nasıl bulduğu. Kızın sınıfında sadece İki erkek var ikisinden birinden ilk yardımı almış hani ilk reddedilişi demiştik ya işte o iki erkekten biri yardımcı oluyor kızı çağırıyor kız yurdunun önüne, dediğimiz gibi ilk reddedilişi ilki oldu diye ikincisi olacak demedim. Sadece konuşmak istemiş genç. Son iki kontör demiştik internet kafede telefon hat firması kampanya yapmış İki kontörünü internete yükleyene Yirmi kontörlük internet mesajlaşması ücretsiz bu kampanyayı yapmış genç ve evet mesaj atma zamanı. Ha numarasını nasıl bulduğunu söylemedim daha, işte orası sadece İki erkeğin olduğu sınıfta yardım aldığı diğer erkek arkadaşıdır, imza listesinden almış numarasını gence vermiş genç yine yine teşekkür eder arkadaşına. İsim vermeyelim Niğde Ömer Halis Demir Üniversitesi dedik sene İki bin iki dedik isim vermeyelim ki kim olduğunu anlamayalım değilmi gençlerin. İnternet kafede Yirmi kontör hakkıyla dolu dolu yazıyor tanıtıyor kendini genç hal bu ya sadece bir çağrı ile kendisine ilgisi var mıdır onu istiyor yani teklifini kabul eder mi. Arayacak kontörü yok kardeşim, kıza ara demesine utanıyor işte fazlaca utandırmayalım gencimizi. Beklediği çağrı geliyor, sadece bir çağrı geliyor haftalarca beklediğinden.
Beklediğinden geldi bir çağrı
Sevdiği kabulüdür bir çağrı
Anneciğinin yanına gidiyor ve babacığının Kurban Bayramımı yoksa Ramazan Bayramımı hatırlamıyor. Başka memlekette onlar eller öpülür kalpler yakın olur harçlıklar alınır. Sonunda buldu telefon gencimiz ailesinden almış izin çıkmış evin terasına, buralarda taraçada derler. İki yüz elli kontör yüklemiş yenice ailesi. Yüz kontörden fazla harcamış konuşması gizli.
Kırmızı montu geldi İstanbul’dan ablasının hediyesi birde kadife pantolon ve güzel bir gömlek ilk buluşması olacak sevdiği ile, yolda arkadaşları ile üniversiteye doğru gidiyor gençler, ’’ bu kıyafet ile belki bir şansın olur’’ diye ümit veriyor arkadaşı, nereden bilsin telefon ile anlaşmışlar çoktan ilk buluşması olacak ilk merhabası.
İşte hediye gelen mont, kadife pantolon ve gömleğiyle ’’belki bir şansın olur’’ diyen arkadaşı vardı ya hani işte o ana döndük şimdi. Buluşuyorlar okulun kapısın da ve işte o merhabalaşma. Fazla uzatmayalım evleniyorlar hikayenin sonunda yaklaşık beş yıl kadar sonra.
Kantinde oturuyor genç, omuzuna dokunuyor arkadaşı ’’ Muhsin Başkan geliyor ziyaret etmek ister misin’’ olur diyor genç pekte partiyle ilişkisi yok ama, Nevşehir yoluna gidiyorlar erken karşılamak gerek Muhsin Başkanı heyecanla yol alıyorlar tamda arkasından, Nevşehir yolunda indiler gençler araçtan Muhsin Başkanın gelmesini bekliyorlar, inmedi Muhsin Başkan Niğde’ye doğru gidiyorlar kafile yapmışlar Parti binasına gidiyorlar başkanın ardından koşarak ilerliyor genç koşarak bir araca biniyor ve parti binasına gidiyorlar, Bizim genç Muhsin Başkanın tam sağında kalıyor ikinci koltukta tamda karşısında, musavaha ettiğini hatırlamıyor genç birazda sıkıyor kendini edeple pekte alışık değil devlet adamlarıyla bir arada olmaya. Sohbet ediyor Muhsin Başkan sadece gençlere, hem de gazetecileri gönderdikten sonra. Fotoğrafları da var elbet Şehidimiz Muhsin Yazıcıoğlu ile çekilmiş. Birçok kez arkadaşından istemiş genç fotoğrafları, arkadaşı çekmiş kamerası ile nazmı ediyor yoksa kayıp mı etmiş orası bilinmiyor.
Kahta’nın Mübarek köyünde Şehidimiz Muhsin Yazıcıoğlu’nun internette fotoğraflarını görüyor Evliya ziyaretinde...
On sekiz yaşında örme makinesi operatörü olmuş, bobinlerin kokusu çuvalı ilk açtığında tesir ediyor alır götürür bu koku iplik fabrikalarına. Kendi odası var, küçük te olsa kendi odası. Isıtma sistemi yapmış kendi emeği ile tavandan sarkıyor ısıtıcı sene İki bin üç. Tüp bali bulamıyor o dönemde genç yarım kiloluk alıyor. Üstüne dökülmesi nasıl oluyor pek anlamıyor tişörtüne bulaşmış pek değiştireyim derdinde değil. Kafası sakinleyince değiştirirmiş. Sohbet dinliyor Süprem makinelerinin orada komşu makineci Temel abisi hemen sol komşusu. Kendisi Ribana makinelerine bakıyor. Derya usta ile sohbet ediyor, Temel abi. İstanbul Güngören’de işletme, tamda Güngören mezarlığına bakıyor calaskar balkonu. Hafta sonları alış verişe çıkarmış genç, yada doğru Düzce’ye sevdiği kızın yanında alırmış soluğu.
Temel abi başlıyor sohbete, Evliya ziyaretine gitmişler öyle bir heybet anlatıyor ki sanki bir dağdan bahsediyor sanırsınız. Kahta’nın Mübarek köyüne gitmişler orada bir Evliyayı ziyaret etmişler. Genç pek ilgilenmiyor sohbetle yandan dinleyici kulak misafiri olmuş dönüyor sağına kendi makinelerine doğru.
Yaş gelmiş Otuz bir e, evlenmiş Üniversiteden sevdiği ile. Bir de evlatları olmuş hani Maşaallah erkek daha Beş yaşında o zamanlar ilk okula hazırlanıyor, servis gelir alırmış kapısından. İlk bonzai ilk esrar ilk ekstasy ilk tiner hepsinin ilki olmamış sadece, hepsinin bağımlısı olmuş yıllarca baliyi unutmayalım bu Yirmi bir yıllık bağımlılık bahsettiğimiz.
Banka memuru bizim genç operasyon bilgi işlem bir şeylerle uğraşıyor ha kendi odası bile var. Bankanın yanında sigara molası vermiş. Telefoncu yaşlıca bir abisi ilk defa tanışıyorlar adı Hacı İsa, sohbet ediyor gence tanışmalarının ardından Kahta’nın köyünü anlatıyor. Yıllarca izler bırakmış kalbinde O Evliya. Kendi Mürşidinden bahsediyor nurani bembeyaz bir yoldan bahsediyor, vuslattan bahsediyor hidayetten bahsediyor aslında bir çok şeyden bahsediyor tasavvuftan bahsediyor. Bu ilk tanışması olacak Mürşidi ile Hacı Ali isminde bir dost ile tanıştırmış telefoncu amcası.
Yıllar evvel On Sekiz yaşında Üniversiteyi Üçüncü sınıfa uzatmış İki yıllık okulu, teknikerlik bölümü. Nakşibendi arkadaşı var adı Abdullah, virdden bahsediyor ’’sofiler kalbinden Allah der’’ diyor. Bir kaç deneme yapmış nasıl oluyor diye merak etmiş işte. Hacı Ali ismimde dosta soruyor bu virdi ve bir sürü dert anlatır olmuş çok dertliymiş hani bu kadar derdi ben kaldıramam mı dedi yoksa bende bir şifan yokdur mu dedi bilmiyor pek gencimiz. İstanbul’a git diyor dost Tepeören’e Orada Derdinin dermanı orada dert sırasına gir anlat derdini.
*On yıllar biriktirdim
Derdimi , dermanıma
Hepsini diyecektim
Derdimin dermanına
Dilim konuşamadı
Derdini dermanına
Bilemem ki , bilirmiş ;
O , derdimin dermanı
Ortağıymış on yıllar
O , derdime dermanım
Farkın da değilim ki,
Sadece derman kaldı
*Barış Sağlam
Şiir ile de anlatılırmış gencin hali bir sürü dert ile gidiyor artık zikirde çekiyor Beş binden başlamış zikrine. Sormuş Hacı Ali isminde dosta anlattın mı neyi diyor genç neyi anlatacaktım. Unutmuş dert anlatmaya gitmiş unutmuş dert anlatmayı. Bir büyüğüm şöyle der, ’’Yâr’in yanında dertliyim diyen sevdasında yalancıdır’’. Aylarca dostlar arasında, aylarca sofiler arasında Bankacı gencimize sofi diyorlar artık bizim gence ha bir menkıbe geliyor aklıma onu diyecektim.
**Tefeci Habib dolaşır iken sokakta oyun oynayan çocukların yanından geçiyor çocuklar koşarak birbirine şöyle sesleniyorlar ’’ kaçın kaçın tefeci Habib geliyor ayağından çıkan toz bize ulaşırsa bizde onun gibi bedbaht oluruz.’’ Bu sözlere çok üzülen Habib o zamanın büyük Evliyası, Mürşidi Kamili Hasan-i Basri Hazretlerinin kapısında buluyor kendini. Ziyaret yapıyor tövbe edip intisap ediyor Hasan-i Basri Hazretleri onu talebeliğe kabul ediyor.
Borçluları yol değiştiriyor görünce Sofi Habib’i bu derdine çare bütün alacaklı olduklarına hakkını helal edip helalleşiyor tüm alacaklarını bağışladığını bildiriyor. Yine sokakta oynayan çocukları görüyor, çocuklar koşarak yanından geçiyorken birbirine seslenerek şöyle söylüyorlar ’’ kaçın kaçın tövbekar Habib geliyor üzerine bizden toz bulaşmasın bizden ona eziyet erişirse Allah’a asi olmuş oluruz’’.
Kalpten duygularla bu duruma çok sevinen Habib şöyle dua ediyor, ’’ Sana sonsuz Hamdü Senâlar olsun ki, Ya Rabbi bir tövbemle ismimi kötüler arasından çıkartıp iyiler arasına yazdırdın’’ diyerek Allah’a şükrediyor
** Semerkand Youtube kanalı Kıssadan Hisse videoları Tefeci Habip videosu.
İlk ziyareti Kahtan’ın mübarek köyüne ilk duası Mürşidi ile karşı karşıya ’’ Ya Rabbi buraya senin rızanı almaya geldim, almadan gidemem ki ’’.Evveli bir gün öncesi arıyorlar kafileden hadi gel bekliyoruz koşarak gidiyor kafileye giderken yol çamurlu ıslak ve hava yağmurlu ayağı çamura batıyor. Altıyüz lira kirası eşinin peşine düşmüş bankayı bırakmış memleketini terk atmiş ikna etmeye çalışıyor ailesini, ayrılık kapıyı çalmış artık tek boşanan çift siz değilsiniz sözlerini duyar olmuş. Böyledir işte uyuşturucu boşanma sebebi olmuş. Hala bekliyor aradan yedi yıl geçmesine rağmen hala bekliyor.
****BİR BAŞKA
Sormayın halimiz benzeri yoktur
Bizi saran dertler bir başka yakar
Gönlümüz avlayan bir ıslak oktur
Bizi vuran gözler bir başka yakar
Leylî gözyaşıyla dikmiş fidanı
Aşkla karıştırıp içirmiş kanı
Kokusu emsali mest eder canı
Bizi yakan güller bir başka yakar
Yeşil otağını kurmuş meydana
’’Can veren gelsin’’ diyor cânana
Aşk ummanı coşup taşmış her yana
Bizi kapan seller bir başka akar
***Dilaver selvi Eylül 2003 Gönülden gönüle hikmet ve şiirler Şadırvan yayınları sayfa 81.
Baba kalbim çok hasta baba. Öyle der Mürşidine öyle der. ’’Bir anneden yirmi yedi kat merhmetlidir’’ derler Mürşidi Kamiller için. Görmemek inanamamak olmamalı, yani insan yaşamadan bazı kurallar koyuyor kendine bazı sınırlar çiziyor yaşamadan görmeden öğrenmeden bilmeden bazı sınırlar çiziyor kendine. Tamam kardeşim tartışmayalım en azından karşı çıkmasak. Yaşamayı istesek ’’bende bir mürşide gitsem çorbasını içsem’’ diyelebilsek.
Yedi yıl olmuş ayrılalı bırak biriyle evlenmeyi evlenme teklifi dahi yok hayatında. sadakatten midir nedir yada aşık olduğu için midir, bu kadar sene bekliyor. Hemen bir menkıbe geldi aklıma onu deyivereyim; Para isteyen bir saf delikanlının hali paraya ihtiyacı var belliki,
Abi beş lira var mı abi?,
Vermek ne kadar zor biliyor musun,
Abi istemekten de mi zor be abi
Menkıbe demişken biraz daha uzunca bir menkıbe geldi aklıma hemen onu deyivereyim;
Dokumacı İran’a gidiyor ve İran Şah’ının huzuruna varıyor, İran Şah’ından dokuma yapabileceği bir yer göstermesini istiyor ’’olur şu belde de dokuma yapabilirsin. ’’Bir belge rica edebilir miyim diyor dokumacı’’ olur diyor İran Şahı belgesini veriyor. Varıyor beldeye yerleşiyor dokumacı cebine dinarları alıp amele pazarına gidiyor İki dinara amele arıyor günlük yövmiyesi İki dinar olunca teklif biraz çekiniyor yerel halk normalde pazarda yarım dinar günlük amele yövmiyesi. Şu şekilde anlatmıştı devamını sevdiğim dedem;
İki kişi çıkıyorlar heybetli biz bu işi yaparız diyorlar. Alıyor ameleleri de yanına varıyorlar dokumacının yerine.’’Oooo misafirlerim hoş geldiniz’’ dokumacıda bir bilgi bir alaka ’’hemen misafirlerime çay getirin buyrun oturun’’ çay bitince yemekler gelir bu böyle, sohbet ediyor misafirlerine tam fırsatını bulan amaleler ’’efendim biz çalışacaktık ’’ yok oturun misafirlerim bir çay daha içelim namazlarımızı kılalım’’ kılınan namazlar ve ikramlıklarla edilen sohbetlerin ardından ertesi gün duyuluyor tabi ki bu ilgi alaka. Fazla uzatmayalım binler on binler misafirleri başlıyor.
İran Şah’ını fitneye sokuyor veziri ’’ Bu sana düşmanlık planında galiba onbinler yanında, asker topluyor sanırım size düşmanlığa’’. Durum böyle olunca asker yoluyor çıksın bu memleketten İranı terketsin diye. Çıkmam diyor dokumacı bu memleketten.
Dokumacının misafirleri çok üzülüyor aldıkları dinarlara ’’ Sultanım biz bu aldığımız dinarları hiç harcamadık, sohbetlerinizi dinledik aramızda topladık dinarları rica etsek geri verebilir miyiz’’. Olur diyor dokumacı ’’şu kapının arkasındaki çuvala doldurun ve toprağa dökün’’.
Döküyorlar toprağa dinarları toprak oluyor birden hediyeleri. Bu keramete şaşıranlar soruyor dokumacı hazretlerine. ’’Efendim toprağa döktük dinarları toprak oldu hepsi birden’’. Öyledir diyor dokumacı Allah’tan toprağı dinar etmesi için dua ettik Allah toprağı dinar etti, dinarı toprak’’.
İran Şah’ının veziri boş durmuyor yine fitne fesat peşinde kışkırtıyor İran Şah’ını, bu kez ordu yolluyor ülkeden kovmak için, ordu varıyor dokumacının yanına, Çık git buradan diyor askerler, çıkmam diyor dokumacı benim belgem var. Hani diyor askerlerin kumandanı sen dokuma yapmıyorsun?, yapıyorum diyor dokumacı kalpleri dokuyorum.
Menkıbeden anlayacağımız Dokumacı Bir Mürşidi Kamildir kalplere muhabbet yüklüyordur Mürid yetiştiriyordur. Öyledir dağ altın olsun isteseler dağı altın eder Rabbisi de yine de Ümmeti Muhammed (sav) kazansın diye hep de Ümmetten isterler bu da böyle.
Yeni şahit oldum Bedesten yapıldı Yüzbinlerce kişilik misafir alanı yapıldı Kahta’nın Mübarek köyüne, oda hep Ümmeti Muhammedin (sav) muhabbeti ve hediyeleri ile.
Bir lahmacun yedim tadı damağımda, bir kaç kez yedim gene olsa gene yerim.
Lahmacun şiiri
Hafif çıtır ve kızarmıştır dış çevresi
Olmaz öylece, limonsuz da olur deme
Olmaz öylece, maydonozsuz olur deme
Severler beni çokca böyle bir mekanda
Limon, maydonoz serbest olabildiğince
Mekanlar vardır öderken de kazanırsın
Öğrenci, mescid kermesleri kazanırsın
Evliya bedestenlerinde kazanırsın
Yüzde yüz helaldir ve yersin kazanırsın
Şifa olur yedikten sonra kazanırsın
Bu yerlerde börtü böcek üzmemek gerek
Sofrana ortak olmak isterlerse eğer
Bu bir büyük lütuftur, bunu bilmek gerek
Börtü böcek, kedi köpek ev sahibidir
Bu, ilahi cilvedir, bunu bilmek gerek
Barış Sağlam
Sürpriz son yada tahminler doğru hikayedeki genç benim varsa tanıdığın bir uyuşturucu bağımlısı, ona deyiver ’’ bırakması imkansız değil. Barış sağlam. 17.07.2023
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.