- 174 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Totemi Dil 24/g
24/g
ÇÜNKÜ KÜRE YÜZEYLİ BİÇİM TOPLAM KOLEKTİF ENERJİYİ HER TARAFA DÜZGÜN YAYAR. İşte ortak paydaşlığın sırrı düzgün yüzeyli alan ve küre yüzeyli hacim içindeki enerjinin düzgün yayılması nedenle kolektif güç kolektif alanda herkesin yeteneğine, herkesin ihtiyacına göre pay almasına dönüşüyordu.
Kolektif enerji dağılımı teorik olarak Güneş de eşit biçimde yararlanmak gibiydi. Kolektif güç birliği totemi merkezde birleşir. Merkezdeki kolektif güç nedenle totemi bir alan, ortaya çıkar. Totemi alan düzenli çevrimleriyle enerjiyi düzgün yayar.
Totemi alan dış sal bir alan dalgalanmasını verici bir ortaklaşmadır. Uzay zaman dokusu her yerdedir. İzole bir kolektif alandadır. Çevrededir. Uzay zaman dokusu her bir enerji öbeğinin veya kütlenin eğip büktüğü titreşimlerle ve kütle çekim dalgalarını oluşur. Kişinin iç seslendirmesi de dıştaki uzay zaman dokulu sosyal ortamlı bir alan yüzeyinin birleşim eğimli dalgalanmasıyla, alan merkezine doğrudur.
Alan merkezinde birleşen groteskti anlamalar, merkezde kolektif sezgili kolektif güç birliğini oluşur. Bu güç birliği merkez de gücü çevresine eşit yayar. Merkezin böyle bir özelliği vardır. Bu önlenemezdir. Bu güce sembolizm dilinde totemi güç denir.
Merkez kendi enerjisini düzgün dağıtma eğiliminde olmasından ötürü totem de mecburen eşitlikçidir. Buradaki totemi ortam dalgalanması kolektif güç birliği nedenledir. Kolektif güç birliği de kendi güç birliğini koruyabilmek için eşitlikçi güç dağılımıyla olmak zorundadır.
Kolektif güç birliğinin üretim yapan iş hacmine dek dalgalanması içindeki sektörel bazdaki kuvvetlerle birçok öbeğin kuvvet çizgileri vardır. Öbeğin farklı uzamlı kuvvet çizgilerinin etkisiyle yüzey alanı kendi üzerine doğru bükülür. Yüzey alanı kendi etrafına dolamakla kolektif güç kendisini merkez yapar.
Küre yüzeyli biçim içindeki hacim, kendi enerjisini düzenli dağıtmaya eğilimli iken, bu eğim dış yüzeyi küre yüzeyine dönüştürür. Enerjiyi düzgün dağıtan küre yüzeylerdeki kuvvet çizgileri “kolektif eğimli kolektif gücün kolektif geri bağlanımını geri etkime olarak destekliyordu”.
Köleci sistemler de kolektif güç birliği ile kolektif çalışma ile kolektif güçlerini merkezde biriktirirler. Totemi ve ilahi merkez bu gücü eşit dağıtacaktır. Ama El manalı anlayış merkezdeki gücü düzgün dağıtmak yerine gücü mülk sahibine doğru yönlendirir. Bu nedenle köleci sistem küre yüzeyler gibi olmayıp iyilik, kötülük, ahlak gibi uydurduğu kavramlarla çok engelli, çok arızalı bir paylaştırmadır.
Düzgün enerji dağılımı yapamayan köleci merkezin, farklı farklı enerji dalgalanmaları ortaya koyması nedenle kolektif güç birliği dağılma yönündedir. Dağılma yönünde olan merkez, üreten kolektif güç birliğini koruyabilmek için gücü eşit dağıtmak yerine sizinle iman ahdi yapar. Buna El ahit veya kalû bela diyoruz (tasdik diyoruz).
Köleci aitlik içindeki arızalarla mülk sahibi size der de der. Rızk der. Takdir der. Kader der. Kul der. Cennet der. Cehennem der. Ceza der. Ödül der. Haram der. Helal der. İyilik der. Sadaka der. Kötülük der. Ahlaksızlık der. Güzel ahlak der. Sıratı müstakim der. El yolu der. der oğlu der.
Tüm bunlar köleci merkezin gücü dengeli dağıtmamasından kaynaklıdır. Ortamın nesnel enerji taşıyıcı dalgalanma sistemi yerine sanal anlayışça kabullenme ve iknaları üzerinde ortaya konan ortam dalgalanması üzerinde taşınan enerji ile sizi kendisine itaat ettirecektir.
Sizi biat ettirecektir. Sanal ortam dalgalanması üzerindeki iletimlerle sizi konuşamaz şekilde susturup, ilzam edecek veya iskat ettireceklerdir. Kısacası dağılacak olan merkezin gücünü oluşturmak için sizi maddi olduğu gibi manen de sömüreceklerdir. Sizi inanç üzerinde bir arada tutmaya çalışacaklardır. 5000 yıldır acı, zülüm ve göz yaşı ile karışık umut içinde bunu başarmışlardır da.
24/h
Nasıl kolektif güç birliği her yönde merkeze doğru ve herkesle merkezden çevreye doğru ortakla sılan duygu ve düşüncenin alan gücüne dönüştüyse, çevreden merkeze doğru birleşimle olan alan etkisi de merkezde semboller diline dönüştü. İşte groteskti anlatış kolektif alan etkisi ile semboller dili olmuştu.
Köleci mana anlayışı içinde, üretimi tasvir eden bir totem grubun dili; totem gruplar anılmadan o dil envanterleri içindeki anlatımlardı. Örneğin, keçi çobanı olan bir grup kendisine; buğday takdime si yapan başka bir grubu nasıl anlatacaktı?
Keçi çobanı grup kendisini kendi biyolojik formu ile çizip yontacaktı. Buğday üreticisi grubu da totem mesleği ile ilişkiliyi doğadaki gerçek buğdayla eşleştirip resimleyecekti. Veya buğdaydan heykel yontacaktı. Buğday sembolizmi o grubun totem adı ve totemi mana yüklemi olacaktı.
İki grubun ürün takas seremonisini buğday üreticisi grup anlatacaksa, bu kes de buğday üreticisi grup kendisini biyolojik formuyla yontup resmedecekti. Buğday üreticisi grup kendi biyolojik formuyla keçi çobanı grubun biyolojik formu birbirine karışmasınlar diye keçi çobanı olan grubu, doğadaki gerçek keçi sureti ile heykeli resimleyeceklerdi. Bu tür yapılan bir isimlendirme, isimlendirme sembolizmiydi.
İşte okuma yazma ve alfabenin olmadığı dönemlerde olup bitenler heykel resimlerle anlatılıyordu. İttifaklar yapılıyordu. İttifaklar anlatılıyordu. Anlatımın dili semboller üzerindeydi .İttifak ve temas içeren anlatımlar 80 000 senelik totemi dışlanmışlığa karşı olan direnci kırmanın zorluğunu içeriyordu.
Totemi aitlik tabuları olan sosyoloji ve kültür, ittifakı aitliğe kolay kolay dönüşemiyordu. Totemi aitliği sembolizm üzerinde geçiş ritüelleri ile dönüşemezseniz ittifaklar çok büyük bir sosyal dirençle baş başa kalıyordu.
Totem aitlikler ittifakı genel olarak üç olgu ve ritüel anlaması üzerinde yürütülen bir tabuydu. Totem aitliğin ilk tabusu kişilerin aynı totem alanda olmalarıyla totem kardeş olmalarını aşma ritüelleriydi..
Totemi kardeşlik doğuran ve doğurtan belirlenimiyle olan bir kardeşlik değildi. Eğer miras bırakacak bencil bir mülk sahibi değilseler, doğuran doğurtan tanımını veren kardeşlik söylemi hiçbir işlerine yaramazdı. Zaten de ortada ne üretim vardı. Ne üreten vardı. Ne mülk vardı. Ne de mülk sahibi vardı.
Totem kardeşliği, alan içindekilerle yardımlaşmanın , birbirine elle ve cinsel yolla dokunmanın meşruiyetiydi. Dayanışmanın paylaşmanın kardeşliğiydi. Ve alan içindekileri kendisi gibi bilmenin, kardeşini kendi gibi saymanın aitliğiydi. Kardeşlerinden yararlanma aitliğiydi. Kardeşlik totem alan aitliği dışında hiçbir anlam değildi.
Bu nedenle totemi alan dışındakiler kardeş değillerdi. Onlara ne elle ne cinsel yolla dokunamazdı. O kendinden değildiler. Onlar kendi gibi değildiler. Onları avlayıp yiyebilirdi. Onların dokunduğuna da dokunmazlar, yemezlerdi.
Totemi yasalardan ötürü, grubu dışındakiler kendi aiti, kendi kardeşleri değildiler. Bu nedenle farklı totemi grup kişileri birbiriyle temas kuramazlardı. Üreten grupların birbiriyle ürün takası yapmaları da çok elzemdi.
Üreten grupların İttifakı temaslarına dek bu tür totemi bek raundu bilmez isek aktarım içindeki sembolizm dilini de anlayamayız. Sembolizm dilini anlayamama nedenle tarihçilerin nedenini açıklayamadıkları ilişki imajlarına dek ifadelerinde fetişti bir anlayış husule gelmişti.
Totem kardeşliğinin diğer bir yasası da onu kim doğurursa doğursun kardeşlik ekseninde ana baba doğuran ve doğurtanını aramıyordu. Onların aynı gruba ait emzikli kadınlardan süt emmesi, totem kardeşliğinin ve totem aitliğinin diğer bir tabu anlamasıydı.
24/ı
Totem kardeşinden emecektin. Bu tür totemdi mantık ilahi dönem içinde kendi kardeşinde değil de başka grubun kadınlarında süt emmiş olmanın süt kardeşleri anlayışına dönüşecekti.
Süt emme totem kardeşliğin ikinci temel yasasıydı. Totemi yasa içinde kardeşlerinizden süt emerdiniz. Ama dıştaki gruplardan ememezdiniz. Kardeşiniz olmayanlar da sizi emzirmezlerdi. Bu da bir tabuydu.
Totem kardeşler olmanın üçüncü temel yasası kardeşine dokunma meşruiyetiydi. Kardeşinin verdiğini kardeşinin dokunduğunu yeme, dokunduğu herhangi bir kardeşiyle cinsel ilişki kurma anlayışıydı. Ya da totemi temel yasanın üçüncüsü de kardeşi olmayanlara dokunmama yasağıydı.
Enerji kaynakları kıtlığı nedenle bir grup diğerine sayılıp nüfus artmasın, kaynak sıkıntısı çekilmesin diye bir grup diğerini dışlıyordu. Oysa üreten grupların artı ürün fazlalığı nedenle gruplar birleşmesi ortaya çıkmıştı. Birleşmeler yukarıda sayılan üç totem yasadan ötürü olanaklı olmuyordu.
Bu üç totem yasası ittifak edebilmek için dönüştürülecek yasalardı. Dönüşümler yine totem yasalar eşliğinde yapılacaktı. Dıştaki hemcinslerini kendisi gibi görüp onu kardeşi saymanın temas kuralları ortaya konmalıydı.
İttifak edebilmek için kardeşinden süt emme tabusu yerine karşı gruptan süt emme tabusu ortaya konacaktı. Kardeşiyle yatma yerine karşı gruptan olanla yatma tabusu ortaya konacaktı. İttifakı olanları da kendisi gibi görebilmeleri için de onlarla ilanen ilahi kardeşler olacaktılar.
İttifakları anlatan heykel, resim gibi sembolizm dili, hem totemi sembolizme ve totemi mana diline atıftı. Hem de yeni oluşturmakta oldukları ilahi sembolizme ve ilahi mana diline bir atıftı.
Bu bağlamlar ile ceylanı emen bir insan yavrusu figürü anlatıcıların hayal gücünü simgelemiyordu. Aksine geçmişte yaşanan tarihsel gerçekliklerin gerisindeki geri bağlanım yasalarıyla, o günkü olanı biteni anlatan bir sembolizm dili, mevcut süreci bize aktarıyordu.
Ceylan, bir totem grubun kendi dışındaki gruba verdiği ve onu kendi sureti ile değil de onu çeviklik, atlama, zıplama gibi sıfatlarla eşleştiriyordu. Doğada eşlettiği hayvan sembolleriyle de o gruba isim veriyordu. Bu şekilde isimlendirdiği bir ifade o grubun adıydı. Ceylan betimlemesi üreten ilişkilerden önceki sembolizm anlayışıyla dıştaki gruplara bir isim verme biçimiydi.
Bir grup dışındaki bir grubu, ceylan gibi atlama zıplama, gizlenme hareketleriyle tanıyıp birden gözden kaybolup, tekrar ve ansızın önüne çıkma deneyimini yaşamışsa, bu deneyimler gözlemci gruba ilham kaynağı olabilmektedir.
Gözlemci grup ceylan gibi çevik olan o grup aitlerini ceylan varlığıyla eşleştirmeye götürmüş olmakla bu değerlendirme bir isim verme eşleştirmesi, bir anlatış ve ifade şekline dönüşebiliyordu.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.