- 169 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
En Zor Sınav
Hz. Yakub’un oğlu, Hz. Yusuf bir gün ilginç bir rüya gördü ve babasına:
“Babacığım! Ben rüyamda on bir yıldızı, ay ve güneşi bana secde ederken gördüm.”
Babası, Hz. Yusuf’a:
“Gördüğün rüyayı, kesinlikle kardeşlerine anlatma, şeytanın aldatmasıyla kıskanıp, sana bir kötülük yapabilirler. Allah seni ilerde peygamber olarak vazifelendirecek, sana rüya yorumlamayı öğretecek” (Yusuf,4-6) dedi.
Hz. Yakub’un, Hz. Yusuf’a sevgisi bu rüyadan sonra daha da artmıştı. Ağabeyleri bu sevgiyi kıskandıkları için o’nu öldürmeyi planlıyorlardı. Fakat öldürmenin çok büyük günah olduğunu da bildiklerinden başka bir formül düşünüyorlardı.
Bir gün kardeşlerini gezdirme bahanesiyle evden çıkardılar ve Kenan Kuyusunun içine attılar. Atmadan önce aldıkları gömleğini kestikleri bir kuzunun kanını sürüp, kanlı gömleği babalarına getirdiler ve kardeşlerini kurdun parçalayıp, öldürdüğünü söylediler. (Yusuf,13-17)
Babası ilerde onun peygamber olacağını bildiğinden böyle bir hikâyeye inanmamıştı. Fakat yapacağı bir şey de yoktu. Hz. Yusuf çaresiz durumda kuyunun içinde dururken, Cebrail (a.s.) Cenab-ı Hak’tan o’na vahiy getirdi:
“Merak etme! Sen kurtuluşa erecek, onların yaptıklarını yüzlerine vuracaksın.” (Yusuf,15)
Cebrail(a.s.) Hz. Yusuf’a cennet’ten getirilen ve Hz. İbrahim’e ateşe atılmadan önce giydirilen gömleği giydirdi ve kendisini teselli etti. Bu öyle bir gömlekti ki, temas ettiği her türlü derdi, Allah’ın izniyle şifaya kavuşturuyordu.
Aradan üç gün geçmişti. Medyen’den gelip, Mısır’a giden bir kervan susuzluğunu gidermek için Kenan kuyusunun yanında konakladılar. Su çekmek için kovayı sarkıttıklarında zorla çektikleri kovayla birlikte Hz. Yusuf da yukarıya çıktı. Kervandakiler şaşırmışlardı. Hiç konuşmayan bu çocuğu da alıp Mısır’a gittiler. Hz. Yusuf’u köle olarak satışa çıkardılar. O’nu hiç çocuğu olmayan Mısır’ın Veziri Kıtfir satın alıp, karısıyla birlikte evlat olarak büyütmeye başladılar.
Hz. Yusuf büyüyüp serpilince, Cenab-ı Hak o’na bir takım meziyetler vermeye başladı. İlim ve hikmet ihsan etti. Görülen rüyaları en doğru şekilde yorumlama kabiliyeti verdi. İnsanlar arasında adaletin temini için hakemlik yapıyordu. (Yusuf,22)
Hz. Yusuf’a ahlakının, iffetinin, ilminin, zekâsının güzelliği yanında Cenab-ı Hak o’na yüz güzelliği de vermişti. İnsanların en güzeliydi. Fakat bu güzelliği o’nu fazlasıyla huzursuz edecekti.
Mısır Vezirinin eşi Züleyha, Hz. Yusuf’u bir evlat gibi bakıp, büyütüyordu. Fakat büyüyüp, olgunlaşıp, serpilince o’na karşı evlat sevgisi değişmeye başlamıştı. Ona âşık olmuştu. Günler geçtikçe bu hisleri artıyor ve önüne geçilemez hale geliyordu.
Bir gün evde kimsenin olmadığı sırada Hz. Yusuf’a açıldı. Hissettiklerini söyledi, onunla birlikte olmak istediğini, evde kimse olmadığından onları kimsenin göremeyeceğinden bahsetti. Hz. Yusuf delikanlıydı, kanı kaynıyordu. Bu teklif karşısında içinde fırtınalar koptu. Nefsiyle mücadeleye başladı. Kendini güçte olsa toparladı ve ona:
“Böyle bir şey yapmaktan Allah’a sığınırım. Zira kocanız benim efendimdir, bana çok güzel davrandı. Böyle bir zalimliği yapamam” (Yusuf,23) dedi.
Hz. Yusuf’un yaptığı teklife olumlu karşılık vermediğini ve kendisine yaklaşmak istemediğini gören Züleyha, bu kez kendisi onun üzerine gitmeye başladı. İşte o an Hz. Yusuf için asıl çetin imtihan başlamış oldu. Züleyha bütün cazibesiyle, nefis ve şeytanın bütün hile ve oyunlarıyla onu günah işlemeye zorluyordu. Hz. Yusuf çok zor bir durumdaydı. Bir an aklının ucuna nefsanî meyil gelmek üzereyken, Cenab-ı Hak imdadına yetişti. Karşısına babasının sûreti gelince büyük yanlışlıktan kendini alıkoydu. Çareyi kaçmakta bulmuştu. Kapıya doğru koşarken Züleyha arkasından yetişti ve gömleğinden durdurmak için çekince gömleği sırt kısmından yırtıldı. Hz. Yusuf kapıya varmıştı. Tam dışarıya çıkacağı esnada kapı açıldı ve içeriye Züleyha’nın kocası ve amcası girdi. Birbirlerini görünce şaşırmışlardı. Ortada yolunda gitmeyen bir şeyler vardı. Züleyha kendisini kurtarmak için hemen savunmaya geçti ve:
“Senin ailene kötülük etmek isteyenin cezası, zindana atılmaktan ya da acıklı bir işkenceden başkası değildir” (Yusuf,24-25) dedi.
Hz. Yusuf gerçekten büyük bir suç işlemiş gibi mahcuptu. Sadece Kıtfir’e:
”Ben değil, o bana yaklaşmak istedi” diyebildi.
Züleyha’nın adaletli ve akıllı amcası Hızır gibi yetişmişti.
”Şayet Yusuf’un gömleği önden yırtılmışsa, kadın doğru söylemiştir. O yalancıdır. Arkadan yırtılmışsa, kadın suçludur. Yusuf yalan söylüyor.” (Yusuf,26-27) dedi.
Kıtfir baktı, Hz. Yusuf’un gömleği arkadan yırtılmış, karısının suçlu olduğunu anladı. Zaten Hz. Yusuf’un böyle bir şey yapacağına ihtimal vermiyordu. Züleyha’nın suçlu olduğu ve iftira attığı kesinleşmiş oldu. Bu hadisenin duyulmasını istemediklerinden olayı burada kapattılar.
Ahmet TULGANER
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.