- 283 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MUALLİM VE MÜELLİM
‘’MUALLİM VE MÜELLİM’’
Eğitim uzun vade ve üstün gayret isteyen bir alandır. Çünkü geleceğimiz ona bağlı. Biz bir yerden başlayıp geleceğimize bir şekil vermezsek bizim bıraktığımız boşluğu birileri gelip dolduruverir de daha sonra elimizden gelen bir şey olmaz.
Batı zaten böyle bir plan yapmış ve uygulayagelmektedir. Batının çaba ve gayretinin yarısı bizde olsaydı bugün Z-Gençliği diye bir şeyi konuşmuyor olurduk. Küfür ehli kendi çocuklarına karşı oldukça merhametli olmasına rağmen Türk gençliğine karşıda oldukça acımasızdır. Daha doğrusu islam gençliğini yok etmenin gayreti içindedirler. Hem din açısından hem giyip kuşam açısından, hatta cinsiyet açısından; Meydan okurcasına bir taarruza geçtiler.
İslam anlayışını ortadan kaldırabilmek için her şeyi göze almışlardır. Bunun en göze çarpıcı örneği bazı aktivistler, artistler ve sanatçılar tarafından evlat edindikleri çocukları kız çocuğu iken erkek, erkek çocuğu iken kız gibi giydirip insancıllık ve dikkat toplama yarışına giriyor ve “trans-çocuk” modasının ne kadar politik ve işe yarar bir durum olduğunu gözler önüne seriyorlar. Eğer Biz gençliğimize sahip çıkmaz isek bir başkaları sahip çıkar ve kadını erkek gibi erkeği kadın gibi giyindirip özendirerek cinsiyet kargaşası yaratacaklardır. Biz bir şeyler yapma konusunda geç kalırsak ya da tembel davranırsak hayıflanmanın bir anlamı kalmaz.
“Millî Eğitim Bakanlığı” adı gibi, sonrasında neden muvaffak olmadığımız ve niçin dinimizin emrettiği nesilleri yetiştiremediğimiz noktasında hayıflanmak akla ziyandır. Türkiye yüzyılı diye bir makalemde bu konuyu uzun uzun yazdım. Zaman zaman da yazmaya çalışıyorum. Dilimizin dejenere olduğu gibi kültürümüzde tılsımlı kelimelerle bozmaya ve etkisiz kılmaya çalışma çabalarına sık sık rastlıyoruz.
Bir makalemde ‘’MACARLARI’’ örnek vererek dinini kaybedenin dilini, dilini kaybedenin kültürünü, kültürünü kaybedenin kimliğini kaybetiğini. Bakın şimdi Macarlar Türk olmasına rağmen hem dinleri değişmiş, hemde dilleri. Büyük ölçüde kültürleri de dejenere olmuş. Bütün batının bizide böyle bir erozyondan geçirerek değerlerimizi kaybettirme çabaları var. 2023 cumhuriyetin yüzyılında öğretmen olmamız hesabıyla bu konuyu irdeliyoruz, yazmaya ikaz etmeye uyandırmaya çalışıyoruz. Eğitim sistemimiz ‘’Milli eğitim ‘’Diye vasıflandırılmıştır. Bence bu ifade çok yerinde güçlü bir ifade. Fakat olmak bir yana adeta dış güçlerin tasallutuna girmiş millilik vasfını kaybetmiş sürüklenip gidiyoruz.
Bir iki yıl önce okulların kapanacağına yakın gökkuşağı renklerini hemen hemen her evin camında asılı gördüm. İlk anda aklımdan hiçbir anlam veremedim. Ne zamanki bir öğrencinin bu renklerin LGBT sınıfına giren güruhunun renkleri olduğunu söyleyince uyandım.
O renklerle yapılan resmi evinin camına astıran ana babaya mı, kızarsın yoksa o renklerle resim yaptıran öğretmene mi kızarsın. Hani biz milliydik ‘’eğitim sisteminin yetiştirdiği bir kısım gençlerin ve onları yetiştiren öğretmenlerin hâl-i pürmelâline bakarak, mevcut eğitim sisteminin adının “MİLLİ” olmasının ne kıymeti var ki. Basından edindiğim bir bilgiye göre ;Bir ilkokulda sınıf öğretmenliği yapan öğretmen, öğrencilerin karne almasının ardından hatıra fotoğrafını sınıfa asılan LGBT bayrağı önünde çektirmiş. Bu nasıl bir cesaret; Hani Eğitim kimsenin tekelinde değildi. Bir yönetmeliği ve programı vardır. Onun üzerine uygulanır. Zaten bütün yazılarımda belirttiğim ve vurguladığım gibi. Bu yazımda da Önce öğretmeni eğitmek gerekiyor.
Bu ancak devletin tekelinde öğretmen akademilerini kurmakla mümkündür. Belki meyvenin içinde bir çürük gibide olsa Tüm eğitim camiasını rencide ettiği gibi inanan tüm insanlarıda rencide etmiştir. Hiçbir adli makam gel bakalım arkadaşım senin planında programında böyle bir konu var mı, yok mu demiyor. Yıllık plan yapılır. Yetmedi ünite planı yapılır. Oda yetmez günlük plan yapılır.Yıl boyunca planlara alınan konular işlenir. Oda yetmez ders planı yapılır. Yapacağın bütün çalışmalar bu planlar çerçevesinde yapılır.
Sen çift taraflı bant gibi olabilirsin hiçbir sorun yok. Ama dersen ki herkes benim gibi olacak orada dur derler insana. 2 Temmuz 2023, Pazar günü, New York’ta gerçekleştirilen eşcinseller yürüyüşünün sloganlarından: “Buradayız, bir yere gitmiyoruz ve çocuklarınızın peşindeyiz! Diyerek çocukları hedef almışlar. Evet çocuklar bilhassa renkler konusunda büyüklerden daha duyarlı ve hassastırlar. Dolayısıyla cazip görünüp çocukların akıllarını çelmek istiyorlar. Tüyler ürpertici bir ırkçılık var, bu söylemin altında. Çocuklarımızı da bu totaliter çağrılarının kölesi yapmak istiyorlar. İlk başlarda “Herkesin yaşam tarzı kendine” gibi özgürlükçü bir kılıfla ve savunmacı bir tonda ortaya atılan “cinsel yönelim” özgürlüğü, artık makas değiştirmiş durumda. “Çocuklarınıza gözümüzü diktik, hedefimizde onlar var” diyecek kadar baskıcı ve meydan okuyucu bir kulvara geçtiler.
Renklerle oynayıp ilgi çekmek ve çocuklara şirin görünerek sempati toplamak istiyorlar. Dinsiz ateist bazı toplumun dikkatini çeken bazı yazar çizer en çokta artist dediğimiz guruplar bazı çocukları evlatlık edip erkeği kız gibi kızı erkek gibi giyindirerek insancıllık toplamaya çalışıyorlar. Toplumların sinir uçlarıyla oynuyorlar Dikkati kendi üzerlerine çekerek toplumda yer edinme yarışı yapıyorlar. Sarışın, beyaz tenli ve renkli gözlü seçkin (!) film yıldızlarının hepsi ya ağır işgal ve savaş altında ya da ağır açlık ve afet yaşanan ülkelerden özenle seçilerek alınan esmer, Afrikalı, yerli, siyah derili çocukları evlat ediniyorlar. Bu durum onlara insancıllık madalyasını takıyor tüm dünyanın gözünde. Derken bakıyorsunuz, o evlat edinilen çocuk, onu evlat edinen ünlünün elinde bir oyuncağa dönüşmüştür.
“Neslimizin, istikbâlimizin, Âli Devletimizin bekasını alâkadar eden şey eğitim sistemi mi, maarif sistemi mi olmalıdır?” Sorusunu sormamız lazım. Bu tür ayrılıkçı ne idiği belirsiz guruplar bize yabancısı olduğumuz ve üstümüze dar gelen bir libas giydirdiler. Bir kısım aydınlarımızı ilerleme yapamamamızın dinden kaynaklandığını söyleyerek Batı’nın her herzesi devletin resmî ideolojisi gibi davranıyorlar . Bu kumpastan en çok “eğitim-öğretim” denilen saha etkilendi. Âdeta düne dair ne varsa inkâr etmeye ve dini inancı Eğitim sisteminin imalat hataları dışındakileri tenzih ederim, onlardan büyük bir kısmı, öğrenme yaşındaki körpe dimağlara zerk ile bu milletin hissiyatına yabancı, inancımıza muhalif ve inkârcılık kokan marşları, ikona motiflerini ve edebiyatın şiir ve nesirlerini adeta birer ayet gibi ezberletmeye çalıştılar. Bu terennilerle yetişen nesilde bir sonraki nesile katlamalı koyarak toplumumuzu inançtan uzak kültüne yabancı nesiller oluşmaya başlandı.
En az elli yıl varki azar azar bozulduk. Şimdi mi Herkes herşeyden şikayetli birbiri yanına gelemeyen birbirinden kopuk fevri ve ferdi yaşayan bir ülke olduk. ‘’MUALLİM VE MÜELLİM birbirine karıştı. Genç nesillerin nasıl yetişmesi gerektiği hususu ve kaybettiğimiz dünümüzü tekrar yakalamak için “Gençlik, ilâhî bir nimettir” hakikatinden hareket edelim ve Kur’an’a sarılalım.
===========================AR==============================
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.