- 403 Okunma
- 2 Yorum
- 2 Beğeni
Değme Felek Değme
*DEĞME FELEK*
*DEĞME TELİME BENİM*
Bu türküyü *Sebahat Akkiraz*’dan dinlediğimde ayrı bir efkar basar.
Sesindeki o kadife ton türkünün içine çeker.
Efkârın olmasa da efkârın varmış gibi dinlersin,
öyle güzel bir sesi var…
Şimdi türkümüzün hikâyesine bir bakalım...
Amasya’ya bağlı Gümüşhacıköy ilçesi İmirler köyünde 1957 yılında dünyaya gelmiştir.
Gerçek adı *Muammer Badem* olan *Aşık Özlemî*, halk ozanları geleneğinin temsilcisiydi.
Lisede bir kıza aşık olur, kızda onu sever. Hiç ayrılmayacaklarına, her zaman buluştukları ağacın altında söz verirler...
Sevdiği ona, her zaman cebinde sakladığı isminin baş harfi oyalı mendilini bu ağacın altında hediye eder...
*Özlemi*, liseyi bitirdikten sonra *Ankara Basın Yayın Yüksek Okulu*’nu kazanır ve sevdalısı ile okulu bitirdikten sonra evlenecekleri sözüyle vedalaşırlar.
*1980 ihtilali* olmuştur.
Aşık Özlemi’nin *BİTANEM* şiiri *Devrimci Yol Gençlik Derneği*’nin panosunda asılı olduğu için dernekle ilgisinin olmamasına karşın tutuklanır ve hayatının iki buçuk yılı cezaevinde geçer.
Okul hayatı da bitmiştir.
Cezaevinden çıktıktan sonra ailesinin yanına döner.
Çektiği acıları sevdiğini düşünerek unutmaya çalışır.
Ailesine, sevdiği kızı istemelerini diler. Anne ve babası kızı istemeye gider ancak, kızın ailesi;
--"Bizim hapislerde yatan bir kişiye verecek kızımız yoktur" diyerek kızlarını vermezler...
Vermedikleri gibi kısa bir süre içinde başkasıyla evlendirirler...
*Aşık Özlemi*’nin yüreğine hiç sönmeyecek bir ateş düşmüştür o anda.
*Özlemi*,yeni besteleriyle sanat camiasında iyice tanınmaya başlamış,konserlere,televizyon ve radyo programlarına daha sık katılmaya başlamıştı.
Sakin, mütevazı bir hayatı vardı...
Bir gün,kendisini derinden üzen bir haber aldı...
Yıllar önceki sevdiği kız ölmüştü...
Donuk bir tavırla tepki vermişti.Çünkü,içinde hala kırgınlık vardı. Ama içine ikinci bir ateş düşmüştü.
Hayatını kaybeden eski sevdiği kızın yakınları ısrarla onun cenazeye katılmasını istiyorlardı.
Ancak *Özlemi*, kararlıydı gitmeyecekti.
Fakat gelmesi için ısrar ediliyordu.
Ve, ısrarın nedeni sonunda açıklandı...
Hayatını kaybeden sevdiğinin bir vasiyeti vardı.
Yakınlarına bir ağaçtan bahsetmiş ve o ağacın altında toprağa verilmek istemiş...
İşte o ağacın yerini bilen tek kişi kendisiydi...
*Özlemi*, bir radyo programına konuk olur.
Sevdiğinin ölüm haberinin acısı hala yüreğindedir...
Programda ilk türküsünü söylemesi istenir, ancak *Özlemi*”nin aklına yüzlerce türküden hiç birisi gelmez.
O anki hisleriyle sazının teline vurur ve ağzından şu dörtlükler dökülür:
*"Bugün benim efkarım var, zarım var*
*Değme felek değme telime benim*
*Gül yüzlü cananı yar yar elden aldırdım*
*Ecel oku değdi yar yar gülüme benim*
*Değme felek değme telime benim"*
*Özlemi*, o anki duygularıyla bu türküyü çalıp söylerken duygulanır ve türkü bittikten sonra cebinden *sevdiğinin baş harfi oyalı* mendilini çıkarır ve göz yaşlarını siler.
❤❤❤🧿❤❤❤
*İNSAN NEYE AŞIK OLUR*
*Bilge’ye sordular;*
*-- "Bakınca neye aşık olur insan?"*
*Bilge, yanıt verdi;*
*-- "Kendinde olmayana."*
*Bilge’ye tekrar sordular;*
*-- "İnsan eksik yanına mı aşık olur?*
*Bilge, yanıt verdi;*
*-- "TAMAMLAYANA... aşık olur muhterem."*
Alıntı