AŞK VARMI..?
Dünyada münakaşasını faydasız ve saçma bulduğum iki ruh hali vardır: Biri aşk, öteki de iman! Akıl hudutları içinde kalan delillerinizle, akıl hudutları dışında kalan duygulara nasıl hücum edebilirsiniz? "Seviyorum" ve "inanıyorum" diyenlere "Niçin?" diye soramazsınız; bir milyon sebep vardır ve çoğu malumdan bir milyon kere daha kuvvetli meçhul sebeplerdir.
Aşkın tam bir tarifi yapılamaz. Şiir için de böyledir. Yapılmış ve yapılacak tariflerden her biri, denizden alınmış bir kova suya benzer. Hiç şüphesiz bu deniz suyudur, fakat deniz değildir. Aşkı denize, tarifi de kovaya benzetirseniz elde edilen şey, aşkın bir halini izahtan ibaret kalır. Enginsiz, derinliksiz, dalgasız, kıyısız, renksiz.. bir izah!
Klasik anlayış ve düşüncelerin tam aksine aşk, doğrunun, güzelin terkibidir. Tek gıdası samimiliktir. Tek zehiri yalandır. En meşru yalanın bile öldürmediği aşk yoktur. Böyle olduğu içindir ki aşk zamanı, mekanı ve dünya şartlarını aşar. Eskilerin sandıkları gibi sevgilinin kusursuz hali sevilmez. O zaman bu ideal ergeç yüzünü göstermeye mahkum, gerçeğin önünde iflasa mahkumdur. Gerçek aşk sevgilinin bütün kusurlarını görür ve sever. Bunları görmeyen ve sevgiliyi idealleştiren bir alaka, aşkı taklit eden bir hayal oyunudur.
Bugünün yirmi yaşındaki gençleri, yarım asır evvelki yaşıtları kadar zengin bir ihtirasla sevebiliyorlar mı? Aşka dair yazılan ve söylenen şeylerin çoğu enteresandır, fakat pek azı insana bir şey öğretirler; çünkü biz birbirine uzak olan birçok ruh haletlerinin hepsine birden "aşk" diyoruz. Her insanın ferdi yapısına göre asıl ayrılık, her birine teker teker isim koymaktan yorulduğumuz birçok duyguların topuna birden aşk adını vermiş olmamızdan geliyor. Bunun gibi aşıkane ihtirasların hepsi birbirine benzerler ve hepsi aynı iştiyaktan doğmuşlardır, fakat hepsi "aşk" olamazlar.
Gerçek aşkın bir tek değişmez vasfı vardır. Tükenmezlik! Aşk engellere ve hücuma uğradıkca kuvvetlenen ihtirastır. Rakipsizdir, yenilmez!..
Biz türkler, çabuk seven, fakat sevmesini bilmeyen insanlarız. Bunun sebebi de, galiba erkekle kadın arasındaki temas engellerinin yeni ortadan kalmış olmasıdır. Milli musikimiz ve edebiyatımız gibi bugünkü popüler (arabesk, özgün hatta pop denilen) müziklerde bile aşk şarkı ve şiirleri dolu. Fakat bunların hepsinde gerçek sevgilinin yerinde, sevgiliyi zalim, vefasız, oynak ve dönek telakki eden, buhran ve şikayet iniltileri ve haykırışları vardır. Sevgilinize "şerefsiz!.", "canın çıksın insafsız", vb. terim ve kavramlarla sesleneceksiniz ve bunu aşk adına yaptığınızı iddia edeceksiniz!..
Nerde buhran varsa orda gerçek aşk yok, yetersiz ve güdük ihtiras vardır. Aşk mücadeleye imkan vermez. Aşk inanmanın şiiridir. Aşk istemez yalnız verir. Kısacası aşk bir mücadele değil, ahenktir. Buhranlarımızın tek çaresi yeter derecede sevmektir.
Marifet bize yar olmayan sevgiliyi kalbimizin içinde öldürmek. İşte en haklı, en masum, en kudretli ve en muhteşem cinayet. Sevgilinin sarayı da, tahtı da, tacı da, saltanatı da orada, kalbin içinde, vücudunu ortadan kaldırsak bile o orada yaşamaya ve hüküm sürmeye devam edebilir. Onu orada öldürüp artık depreşmeyen hayalinin cesedini kalpten dışarı attıktan sonra, dışarda yaşayan vücudunun ölüden ne farkı kalır.
Aşkın iki felaketi vardır. Birisi anlaşamamak, öteki de anlaşmaktır!
--------------------------------------------------------------------------------
Dedem: Altının kıymetini sarraf bilir demiş..
--------------------------------------------------------------------------------
YORUMLAR
Tomlumsal engeller ve özentiler erkeklerı bız kadınlara korkulacak yaratıklar gıbı gösterilme cabası işte olması gereken dengeyi bozuyor. Aşk başka bişey
herkes şiir yazıyor ve aşkı anlatmaya çabalıyor ama yaşanmayan ve yasadıgını zannetıgın hisler o şiire ruh vermiyor yavanlıktan öteyi zaten gecemıyor. tıpkı yaşadıgını sandığı hisler gibi siz pek güzel değınmıssınız kalemınız daım olsun ...sunuda unutmamak gerek kımseyı bizi sevsin diye sevmeyelim bu cok acı bişi
bır cıcegı, hayvanı sa sevıyoruz ama onların bızı sevmesını beklemıyoruz.
beraber olmak ıcın cabaladıgımız aşık olduk dedıgımız insanları ewlenınce yada elde edınce işkence edıyoruz sanırım bunu dünyada yapan tek varlık bızinsan oğluyuz şaşırıyorum bende gunluk hatta saatlık ilişkilere bıle aşk denılen bır toplumda yaşamaya karsıyım ve sanırımda benım gıbı düşünen bırı cıkana kadar kalemım asla susmayacak we ben yanlızlıga ve kalemıme sarılmaya devam edıcem :)
saygılarımla yazınıza hayran oldum
kalemınızın önünde saygı ile eğiliyorum
tebrıkler...
iyiki aşk var.
aşk var ki şairler ve yazarlar var ,bitmek tükenmek bilmeyen bir meşgale var. Zaten olmasa idi şairler bu kadar bigane kalmaz, kifayer bulunurdu satırlardakilere . Dimağda bir tat varsa kelimelere de yansıyorsa bunu aşktan başka ne yaptırır insana.
Sonuç kısmı güzel olmuş.
"Evin çatısında kar varsa içinde ateş olmayacağını göstermez."
Yüreğine sağlık.
TARIKCAN tarafından 3/5/2007 11:27:18 PM zamanında düzenlenmiştir.
Aşk zor olan bir eylemdir,
Sevenler kavuşursa evlilik olur imkansızsa adı aşktır kalır.
"Aşkın iki felaketi vardır. Birisi anlaşamamak, öteki de anlaşmaktır"
Aşkta anlaşmak neden felaket onu tam olarak anlayamadım, Bence aşk beli başına bir felaketir. Aşksızda yaşanmıyor...
Güzel bir denemeydi, kutladım güzel yürek...
Saygılarımla
DEVRİM tarafından 3/5/2007 1:20:07 PM zamanında düzenlenmiştir.
AŞK İSTEMEZ YALNIZ VERİR...
HER İNSANA NASİP OLMAZ BU NOKTAYI YAKALABİLMEK
SEVGİLİYE SAYGISI OLMAYAN AŞKA DA İNANCI OLMAZ
SAYGIYLA KALIN.
TEBRİKLER..