- 244 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kuranda Bir Şey Yok
Kuranda bir şey yok. Öğle şey var ki! O günün şartlarında anlatılması güç. Hissedilen ilim ve fen var. Açıklaması o karanlık çağın yırtılması var. Depreşen hikâyelerin kurtuluşu var.
Allah var korkun!
Cinselliğin kontrolü kapanma var. Adaletin tasviri ahlak var. Niceliğin nitelik akışı hukuk var. Öğle bir inanç var ki öğle aydınlık ki Peygamber. Biz Allah’layız aydınlıktayız.
Allah’tan korkmak bir evren varlığımızı hissetmektir. Maddenin aldatıcı şehvetine kapılıp içine düşmemektir.
Allah ile kapsamında olup insanlığa yön verip. Maddeye şekil verme zamanıdır. Ganimete değer katma zamanıdır.
Yol köprü ev derken önce Allah’ın evi. Hepimizin bir arada olduğu evinde hissettiği parklar vahaların içinde. Bir medeniyet içinde bir uygarlık yapımız. Mescit, cami derken medreseler.
Zaman gösterecek meslekler çeşitlenince eğitim öğretim yapıları da ayrılacak. Bu vardı. Kuranda birlikle birlik de ayrılık vardı. İlim ve fen alanında bilgi yönünde bilim vardı.
Kuranda yazılan değil yazılmayan ilim fen ve bilim var. Işık var nur var. İlime bilime varmadan bu ışığı nasıl bilip de nuruna varacağız. Misal adamlar var. Karanlığı içinde aydınlanan güne ağırlıkları var. Korkuturlar. Karanlıktan korkmayın aydınlıktan korkun. Çünkü aydınlanmak karanlıktan kopuştur. Şehvete kapılıp hemen karanlığa teslim olmayın. Aşka düşüp vuslatınızı şaşırmayın. Uyanın iyice bir kendinize gelin. Cehaletten kurtulun ilime fenne varın. Bilgi biliminize varın. Aşk sizin şehvet iliklerinizde, yaşayın. Ömür dünyaya ötelemeyin bu dünyada kazanın. İslam hak dindir. Hakkınızı insani yönde işçilik yönde sorup soruşturup alın. Hakkını kaptıranın öbür tarafta çekeceği var. Hak mal mülkten önce aydınlığı, Allah bilirliğidir. Ne yazık ki al Allah’ı mı al mal ver der gibi kula kulluk ederiz. Niye? Bir madde içerisinde yaşayarak bir madde kütlesi ediniriz de ondan. Yani örgüt meselesidir. Ya çağdaş bilimsel sivil toplum örgütleri ya teokratik dinsel sivil toplum örgütleri olarak. Birlikte güç olursak kendimizden güç alırız. Ama ahlaklı olup erdemli davranmak var. Yoksa güç güçle çatışır arada kazanacağımız heba olur. Ve böyle batarız. Hak din İslam birliğinde güç kazandık. Mezhep farklılığında heba ederiz de. Mezhepsel çatışarak. Niçin? Mezhepsel farklılığımızın bilincine varırsak inanç değil bilim deriz. Bilim bir menfaatimize olandır.
Devlet yasalarının maddelemesiyle bir madde oluşturarak, oluşarak ilerler. Yerin elleri su gözleri hava ise ve ya elleri hava ayakları su ise kulakları kuyu gözleri ne? Gözleri kuyu tümsekleri kulak diyelim. Yeri fazla karıştırmayalım. Devletin elleri yasa ayakları karardır. Adımları karardır. Madde içinde ancak maneviyatımızla var olur adım atabiliriz. İnsan isek çağdaşızdır. Yoksa hayvanızdır. Gelenek görenek kanımız kırmızıdır. Hayvanlarında kanı kırmızıdır. Ancak can geleneği bir taşırız. Allah din deyip de geçmiş devletleri hortlatmak insanlığın işine yaramaz. Ancak kültürel bir iletişim kurma vardır. Bu da en güzel folklor ile yaşanır. Diğeri kırım ve adaletsizlik doğurur. Sen dinin bilimine varmamışsan dua ve ibadetin batıldır. Allah’ın kitabı canlılara bir referanstır. Can ilerler gelişir ama kitap ancak bilim irfanla gelişir ve ilerler. Düşünce her şeyle vücut bulur. Ağaçla kâğıt, çalgı aleti… Canlıyla canlı oyun. İnsan ile oyun sergi vs. Maneviyatımızı ifade ettikçe madde içerisinde ancak yol alırız.
İçimizdeki kök hücrenin yokluğunun maneviyatıyla uç hücrelerimizin varlığı ile varız. Maneviyatımız olmazsa yani yokluğumuz olmazsa biz bir oluşumuzun maddeliğini yarıp geleceğimize çıkamayız. Maneviyat hem genel hem özeldir. Ruhumuz genel ise zihnimiz özeldi ve ruhumuza mizacımızı maya eder karakterimizi oluştururuz. Ve canlılığımız yokluğumuza olan kök salışımızdan gelir. Biz bir adım ileri adım atarken iki adım yokluğumuzadır. İki ayak üzerinde duruşumuzdan iki adım kök salışımız. Çoğu bitki iki kök salar iki dal verir. Canlı hayvanlarda öğledir. İki ayak ili kolu vardır. Genelde hayvanlar dört ayaklıdır. Ama ön ayak kola evrimleşir. Kök ayaktan çok ellerdir. Parmaklarımızla bir nevi topraktan gıdamızı özümseriz. Evrim nasıl oldu? Tabi ki dünyanın jeolojik yapısı gereği mevsimlerin farklı oluşunu doğuran 23 derecelik eksen açısından gelir. Coğrafya farklıysa bit ki ve hayvan türleri de değişik olacaktır. Temek kategori topraktan iliğe gelişir. Ot oburdan et obura. Ot oburu tüm et oburlar yer. Et oburların et yemesi biraz yamyamlık. Kendini türünü yiyen tam yamyamdır. Ottan süt ve et ederken ot obur hayvanlar. Et oburlar ne eder? Et ziyan olmaz ama et oburlar avcılık yeteneği eder. Sadece beslenerek değil dövüşerek de ön ayaklar el kola gelişir. Önce canlı yetenekle yokluk kazanılır sonra varlık güvenle çıkar geleceğine.
Hücre ölüm ve hücre bölünmemizle bir nevi yok olarak var oluyoruz. Çünkü ölüm denen olgumuz bir karadelik misalidir. Varlığını korumak için bir taraftan da varlığından vereceksin. Atalet kuvvetinle sürekli yenileneceksin. Bu yenilenme ruhumuzun kapsamasına ve zihnimizin belirlenmesine bağlı olarak aklımızın zekâmızı tespitine yöneliktir. Yokluğumuz artıkça yaşlanarak varlıktan düşeriz. Ama bu arada iliğimiz kök hücremizi gen veriri ve çiftleşip birleştikçe gen aktarımı sağlayarak döl veririz. Nesil tayin ederiz varlığımızı devam ettirmesine. Ölüm var hayat var. Bize ne olacak. Madde arasın kalmış bir hava boşluğu gibi. O havanın yeryüzüne çıktığını düşünün. Oranı nedir? Tazeliği ve ya yoğunluğu nedir. Hava temizlenir. Suyla ruhunu yıkarken havayla suyunu bir zihin de tazeler. Doğa sürekli kendini canlı yaşam ile tazeler. Çoğu gök cisimleri ilkeldir. Aslında canlı tarafı dünyadır. Tüm evrenin galaksilerindeki gök cisimleriyle ancak dünyamızda bir canlı hayat vardır. Gezegenimizden daha ileri bir gezegende hayat bulunabilir. O hayat bizim hayatımızın devamı olur. Daha geri bir hayat var edebilir miyiz? Tarihi geriliğimize özenen oldukça geri yaşamlarda bana olur gibi geliyor. Bu bana ancak başka bir evren fikriyle olur gibi gözüküyor. Çünkü yaşadığımız evren bir bütünsellik arz ediyorsa ve biz dünyaya uzaydan gelmemişsek bir tane dünya vardır. Dünyaya uzaydan canlı olarak gelmişsek aynı dünyadaki göçler gibi farklı canlı kültürler vardır.
Yiyip içerek gezip görerek oluştuğumuzu doğurur ve nesil veririz. Yediğimiz gıdaların posasını atarken enerjisini oğul veririz. İş güç tutup çalışarak da eşya ederiz. İnsan olarak bir nevi kelebekler gibi iki yaşam yaşamaktayız. Kelebeğin geçirdiği döngü bir nevi eşyasını dönüştürmesidir. Biz kelebek gibi bedenimizin eşya lığını dönüştüremiyoruz ama eşyamızı teknolojik dönüştürebiliyoruz. Kelebeğin teknolojisi doğanın bilimselliğinin ileri bir düzeydir. Evimizde yatıp kalkarken birde bakmışız kapımızda bir arabaya binip vın diye gitmişiz. Ha biz geri dönebiliyoruz. Kelebek ise bir günlük ömrü var. Bizde önceleri kelebekler gibi bir anlık sürüş sağlıyorduk ve ya bir anlık uçuyordu uçaklarımız. Yani kelebekler bizim ilk ilkemiz diye düşünebiliriz. Evrimde kelebeklerin oluşumunda tırtılın dönüşümünde gerçekleşmiştir. Allah’a inanç edip ibadete duramayız ilelebet. Allah’ı yaratma kudretine bilinç sağlayarak yaratılmamızı bilimsel anlamda devam ettirmeliyiz. Sadece dinle dini ibadetle Allah’ın bizi yaratmasına frenlenmiş oluruz. Nasıl iştahımız varsa yaratılma iştahımızda olabilir. Bilim adamları daha iştahlı olabilir. Mala tamah edende manevi olarak yetkin yaratılmaktan çok eşyanın mallığına düşebilir. Eşya mallığı cennet gelebilir onlara. Oburluk kâr gelebilir. Oysaki dua ve ibadetin uzantısı felsefi anlamda düşünme yetkinliğidir. İnsana bu ahlak ve etik yönde erdem sağlar. Örnek aldığı dini hocanın ve ya ötesinde Peygamberimizi örnek almak sünettir ama farz değildir. Farz olan Allah’a yaratılmayı sürdürülebilir kılmaktır. Peygamberler üstün insan olmasının nedeni örnek, elçi olmasıdır. Hayat devam ediyorsa insan yaratılması da devam ederek yaşadığımız toplum içinde örnek kişi olabilmektir. Topluma önder olabilmektir. Çalan çırpan kişi yediriyorsa ve o önder seçiliyorsa ancak şeytanın işine gelir. Şeytan canlı ıskartasından beslenir. Allah’a karşı gelmeden yani yaratılmasını durdurmasından kaynaklanır. Yani şeytanın yolundan gidilir. Bir şeytan gider bir şeytan gelir görünümü insan olsa da özü şeytanlıktır.
Kuranda bir şey yoktur. Her şey vardır. Bu yazıyı ben yazıyorum ama kaynağı Allah’tandır. Şeytani yönde yazsam da yine Allah’tandır. Ama şeytani yönde yazsam daha çok çatışırız. Dolayısıyla bir tarafı tutmuş olurum. Ben yalın ve saf yazmaya çalışıyorum. Dolayısıyla her şey Allah’ın varlığıyladır. Varlığımız. Hiçbir şeyi Allah’tan ayrı düşünemeyiz. Kuranda gerçek geçen ayetlerde hep iyi şeylerin örneğinden bahsedilmiyor ki kötü şeylerin örnekleriyle de dolu. Kuran referans. Pusula gibi.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.