BİR BAYRAM ANISI
Galiba 1970 yada 1971 kurban bayramı olmalıydı, kurbanı kesmiş, işleri kolaylamıştık. Adettir böyle zaman olunca dinlenmek için yemek için oturmuştuk. Babam abimden bir şey istemiş, ancak o yüzünü ekşitmişti. Ne olduğunu anlayamadım, ancak babam bana dönerek,
-Deriyi al, çarşıda satarsın dedi. Sonra da o parayı istediğin gibi harca,
Şaşırmıştım, ama yem almak için gönderdiğini hatırladım. Yine böyle bir gün bana küçük bir çuvalla para uzatmış,
-Git çarşıdan tavuklar için yem al, gel demişti.
-Nerden alacağım dedim, bilmiyorum ki,
-Çarşıya gideceksin, sonra sora-sora bulacaksın,
Cevap vermedim ama uzattıklarını alıp, yola koyulmuş, o zamanlar Çarşamba pazarının üzerindeki yemcileri bulup, alıp-gelmiştim. İçimden gene deneme var galiba diye düşündüm. Korkmadım ama merakla sordum,
-Deriyi kime satacağım dedim,
-Sen merak etme dedi, elinde görünce gelip, alırlar.
Annem sessizliğini bozarak sordu,
-Osman deriyi muhtar istemeye gelirse ne yapacaksın?
-Sen ben bilmiyorum de benim üzerime at dedi.
Bu iş nasıl olacak diye merak etmekle birlikte sesimi de çıkarmadım. Biraz sonra babam küçük bir çuvala koyduğu deriyi bana teslim etmişti. Annem sessizce beni endişeli gözlerle izliyordu. Altıniş sinemasını geçip, dört yol kahvelerinin hizasına geldiğimde kahveden bir adam kalkarak yanıma geldi,
-Deriyi satacak mısın?
-Evet,
-İyi bana sat,
Adam hemen parayı çıkarıp, bana uzattı. Saydım, on iki liraydı. Heyecanla cebime koyarak, çuvalı adama uzattım. Şimdi bunu nereye harcasam diye düşünmeye başladım. Önce çarşıya geldim, hükümet binasının yan tarafında o zamanlar çocuk bahçesi gibi düzenlenmişti ve boş zamanımız olunca o tarafa giderdik. Fakat orada fazla bir şey yoktu, ben de kalabalığı takip ederek Endüstri Meslek lisesinin altındaki boş arazide sirk geldiğini gördüm. Büyük çadırlar kurulmuş, kapıda bir adam bağırıp duruyordu. Babam,
-Parayı istediğin gibi harcayabilirsin demişti. Ben de küçük bir para vererek içeri girdim, kasnak atanları bir süre izledim ancak beni hiç açmamıştı. Oradan büyükçe bir çadırın kapısında bir adam,
-Sizin için enteresan hayvanlar getirdik diye bağırıyordu, merakla içeri girdim. İlk defa canlı aslanı orada gördüm, erkek aslan gerçekten çok iriydi. İleride koyun gördüm ama kafeste Konya Yaban Koyunu yazıyordu. ilgiyle baktım, bu şekilde gezdim.
-İlerde denizkızımız var denilince o tarafa yöneldim, gerçekten sedir gibi bir tahta yapının üzerinde bir bayan oturuyordu, fakat ayakları gözükmüyordu. Bana çok da amatörce bir düzenleme yapıldığı hissini verdi, birkaç genç bayanla konuştular. O da bizim gibi konuşuyordu.
Dışarıda tahtalar yan yana dizilerek daire şeklinde bir yapı yapmışlar, önünde jawa motorla bir genç adam gösteri yapıyordu. Motora gaz veriyor, olduğu yerde dans ettiriyordu. Bilet alarak içeri girdim, motorcu genç motorla silindir şeklindeki yapıya girerek iç duvarlarında hızla dolaşmaya başladı. Gerçekten heyecanlanmıştım, böyle hızla motoru yönetmesi beni çok etkilemişti.
Hava kararmaya başlayınca gezmemi keserek dönüş yoluna başladım. Eve döndüğümde yemek için babamı beklediklerini gördüm. Bu arada annemin beni görünce sevindiğini fark etmiştim. Babam gelip yemeğe başladığımızda bana dönerek sordu,
-Ne yaptın deriyi?
Başımdan geçenleri anlatmaya başlayınca abimin kıskançlıkla bana baktığını gördüm ama hiç ara vermeden konuşmaya devam ettim. Abim tarafına bakmadan bana,
-Aferin dedi,
Evde birkaç gün benim bu maceralarım konuşuldu, doğrusu ben de bunun tadını çıkarmayı sevmiştim