- 117 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ORMANCI
Garamasıt oluğundan herkes suyunu alır , kullanırdı. Suyun oluğu var. Önünde çamdan bir teknesi vardır. Suyu golay golay gurumaz. Gışla ayrı ağallıdır. Oluk ağalın dışındadır. Suyun başında goca bir ceviz vardır. Ancak bu ceviz meyve vermez. Garşısında da Gısaoğlan’nın cevizi var. Üst tarafında da uzun bir alma ağacı var. Gısaoğlan Goyak’tan gelen seli kendi tarafına salmayıp önünü kapayınca sel Garamasıt Oluğu’nun oradan dereye iner. Derenin kenarından davar çiğiri gidermiş. Emine garı yunak daşım diye suya sahip çıkmaktadır. Ben birgün yunak daşını kaldırıp attım dereye. Gısaoğlan geri çıkarıp yerine goymmuş. Gısaoğlan Gaspalıağzı’ndaki suyu eşip hortumla evine getirdi. Kirezlik’teki suyu da Erikli’ye götürdü. Gışla’nın suyuna da sahip çıkıyor. Ebi ciddetten beri bu suyun gözü açık, su benim diyor. Halbuki su bizim tarladan tarafta. Kendinden taraftaki suya biz yaklaşamıyoruz bile. Yunak daşını birgün gene kaldırıp dereye attım. Baktım ki Gısaoğlan yasıla yasıla bana doğru geliyor. Elinde iki tene daş vardı. Beni daşa bastıracağını aklım kesince. Bir hışımla yakalayıp yere çaldım. Daşınan iki tene vurmadan gafasına ganamaya başladı. Gafa yarılıp gan akınca ölür diye endişelenip vurmayı bıraktım. Bana gücü yetmedi. Ben elindeki daşları kafama indirir de bekmezini akıtır diye kendisinden önce davranıp ben gafasını yardım. Gısaoğlan’ı bıraktım. Şükrü Şükrü diye eve çağırarak getti. Ben de eve geldim. Olanları babama, anama anlattım. Bir şey oldu mu diye sordular. Kalkıp eve gitti deyince endişelenmediler.Hasan’ın evi yapılıyordu. Tatar Kemal ustasıydı. Ben de amelelik ediyordum. Beton tablası iki parça halinde atıldı. Canbaz Bekir’inin moturunu dutmuştuk. Takta’ya garasuya vardık. Derenin bu tarafından garşıya geçip gumu yükleyip gelecektik. Motor suyun içine doğru ilerledi. Birden büvedin ortasında askıda kaldı. Gaza bastıkça suları havaya doğru fırlatıyordu arka tekerler. Ancak motor santim ilerlemiyordu. Goca tekerlerin altına daşları getirip atıyoruz. Sonra nasıl olduysa teker bir yerden güç alınca capırdadan çıktı.Gumu yükleyip getirdik. Hasan hapse girdi. Onbaşı’nın ayağının gırılmasından hapse girmişti. O sene Mintik Memmet ve Gavaz Orhan da ev yaptı. Mintik Memmet’in evi yeri ormanmış. Ağaçları moturunan dilip tap yapıp ustününe de beton dökerlerdi. Tatar Kemal , Hasan’ın evine beton tapla yaptı. Ağaç kullanmadı. Ağacı çatıda kullandı. Hasan hapisten çıktı. Evi yapılmaya devam etti. Bükten gavak yıkıp biçtirdik. Evin önünde dibine taka duttuğumuz çatal ardıcı, dibinde tavuk pinniği bedeninde tavuk yuvası olan ardıcı, Hebilli Pıtık’ı, Fındık’taki Happan Ardıcı’nı yıkıp dilme yaptılar. Refik iyi motor dutardı. Hızar gibi biçerdi domruğu. Yavuz köyün ıparcılarındandır. Tıraşlama bekçiliği yaptı uzun süre. Ormancılar köye gelse ilk önce Yavız’ın evine gelir. Yer içer, çay içer. Yavuz da kim ne yaptıysa hepssini dildir dildir anlatırmış. Coli Müzefer ve Şükrü ormancı, Tekerek Mahmıt köyün ormancılarıdır. Memmet’i,Hasan’ı zabıtlamışlardı. Memmet ormandan ceza aldı. Gaçak olarak evi tamamladı. Hasan da mahkemeye gitti geldi. Ceza aldı. Temize gönderdi. Mahkemede hakim Coli Müzefer ile Şükrü ormancıya sormuş, siz bu ağaçların ormandan kesilen ağaç mı tarladan kesilen ağaç mı deyince gevelemişlerdi. Ne kadar kök buldularsa üstüne yazmışlardı. Ben davara gettim. Davar damı Tespili Yaka’daydı. Anam da Hasan’ı gış odununa salmıştı. Babam da yanında gitmişti. Ben davarları çiğirin kenarlarından dallaya dallaya götürdüm. Göpur’a çıktım. Oradan Göpurun Aşağı’ndan İnce Güney’e vardım. Bir mezde budadım. Dalına duzlu sepe atarsam iyi yerdi. Poşetin içinde duz vardı. Kaklıktan suyu poşete koydum. Dalların yanına yaklaşırken davarlar poşeti farkedince etrafımı sardı. Adım attırmaz oldular. Geçiler birbirinin üstüne çıkıyordu. Nasıl olduysa birinin dişi poşete geçti. Poşetteki duzlu su yere dökülünce sinirlendim. Önüme gelen davara tahrayla vur gidi vur ettim. Eve geldim, anama ben davarları döğdüm deyince , Mustuk Mustuk davarları öldürmüş hep bizim delioğlan eve gel nerdesin diye çağırmış da babam da bir çamın başındaymış. Nasıl inmiş de eve gelmişdi. Davar damına çıkıp davarları kontrol etmişti. Babam Hasan’a , gel oğlum şurda bir guru var , gel oğlum burda şu guru ardıç var deyip odunda bayağı bir oyalamış. Yandaklı’da armıdın boynunda çağalın içinde bir gurumsurak eğreltiyi keserken Coli Müzefer moturun sesini duyup gelmiş. Ulu yola inmeden ağaç moturu Hasan’ın omzunda eve doğru giderken ormancı durun bakim , nerden geliniz, hangirden odin kestiniz deyip belindeki dapançayı doğrultmuş bizimkilere. Moturu elinden almış. Kestiği odunları gösterirse geri verecekmiş moturu. Bizimkiler de hepsini gösteermiş. Aşam oldu, hava eyicene garardı. Motor götürülmüştü. Kesilen ağaçların odununu ayın ışığında herbirini bir yere attık. Deli Çavuş’a yomiye verip kesilen odunları orman dayrasına götüttürecekmiş ormancı. Akifiye’ye ormancının evine minnetçiyle gittiler. Motoru vermediler.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.