- 351 Okunma
- 1 Yorum
- 6 Beğeni
Ayaksız Tabure
Ucu hiç olmayan o alem uzantısında iskelet iplerin topraksız başsız ciltleriyle idam edildiği, orada boğaz köprülü rüya girdabında ayaksız tabureyle karşılaştım. Kendi kendini asarken. Kelebeklerin bir günlük yaşamlarını çalarak. Yorgundu göğsündeki yaşanmışlıkları. Bi varın içindeki masalları kırk haramilerle ayıklıyor, neşter kalbiyle. Jilet kesiyi çalan kum saatine yaslamıştı başını. Masum içsel düelloları daktilo tuşlarına kazırken kalkıp yürümek istedi kendine. Usulca üzerindeki tensel iğneleri silmek istediğinde doğrulamadı. Göz yaşları boşladı namert köprüsünden. Drama geçidinde kalakaldı bi başına. İsimsiz ülkeler için geçerli olacak asgari ücret üretiminde tutuklanıp bırakıldı cüzdan fakirliğine. Artık ölebilirdi.
Fakirliği boğazına hapsedilmiş dar ağaçı olunca, kendini göz yağmuruna astı.
Ayakları bir kalbin içinde botanik çay fincanı çiçeklere dönüşmüştü. 10 parmağı artık onun değildi.
“Hapishaneler insanın parmaklık ihanetleriydi” dedi. İçinden koskocaman bi offfffff okyanusunu boşalttığında.
Gözündeki tek bir damla yaş düşerken kalbine eğilip kalbini öptü.
Ağlayamam ülkesinde sol ayaklanma direnç noktasında kalakaldı.
Kaldığında bana “zaten cesetmişim”
dedi.
Cesedini asıldığında toprağı dirildi.
Ne anne olabilmişti nede baba.
Damarlarımda jilet yarası adam!
Ağlayamam ölemem bizsizce
Temz23
54:08
Ana Karakterler:Jilet Yarası Adam-Ayaksız Tabure Kırk Haramiler
Ayaksız Tabure Yazısına Yorum Yap
"Ayaksız Tabure" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.