- 176 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Ateş Nasıl Yakmadı?
Hz. İbrahim putları kırdığı için hapse atılmıştı. Nemrut olayı duyunca Hz. İbrahim’le konuşmak için huzuruna getirtti. O’nun la alay etmek için Rabbinin kim olduğunu sordu. Hz. İbrahim:
- Benim Rabbim öyle bir zattır ki hem hayat veren, hem öldürendir. (Bakara,258)
Nemrut kendine güvenin verdiği alaylı bir ifade ile şu cevabı verdi:
- Bu da iş mi yani? Ben de hayat verir veya öldürebilirim. Madem Rab olmak bunlara bağlı, o halde ‘Rab benim’ diyerek, derhal iki adam getirtip birini öldürttü, diğerinin ise hayatını bağışladı. Sonra Hz. İbrahim’e ve kendi adamlarına dönerek,
”İşte ben de öldürüp, hayat verdim. Rabbiniz o halde benim!” diyerek kibirlendi.
Hz. İbrahim’in öldürme ve hayat vermekten kastettiği bu değildi. Bunun üzerine Nemrut’a:
“Allah güneşi doğudan getirmektedir; haydi sen de batıdan getir, görelim” deyince Nemrut ne yapacağını şaşırıp kaldı. Bir şey yapamayacağını anladı, adamları karşısında rezil olmuştu. Bunun hesabını Hz. İbrahim’den sormalıydı. Sonunda çözümü buldu onu öldürecekti. Bu çok ihtişamlı bir ölüm olmalıydı. Karar verildi; yakılarak öldürülecekti. (Bakara, 258; Ankebut,24; En’âm,68)
Çok büyük bir odun yığını hazırladılar ve ateşe verdiler. Ateşin alevleri gittikçe yükseliyordu. Bir mancınıkla Hz.İbrahim’i bu ateşin içine atma hazırlıkları yapıyorlardı. Hz. İbrahim’de ise hiçbir şey olmuyormuş gibi, korku, heyecan, panik yoktu. Çünkü Âlemlerin Rabbine tam bir teslimiyet içinde sığınıyor ve yalnız O’ndan yardım bekliyordu.
Mancınık hazırdı ve fırlatıldı. Hz. İbrahim hararetli ateşin tam ortasına düştü. İşte o fırlatıldığı anda Cenab-ı Hak’kın yardımı yetişmiş ve ateşe:
“Ey ateş, İbrahim için; soğuk ve selâmetli ol” (Enbiyâ,69) emrini verince kendi kendine, körü körüne hareket etmeyen ateş o’nu yakmamıştır.
Hz. İbrahim ateşin içinde yedi gün kalmıştır. Hz. İbrahim ateşin içinde kaldığı günleri ömrünün diğer günlerine kıyaslayarak: ”Dünyada en çok lezzet aldığım vakitler ateşin içinde kaldığım yedi gündür.”demiştir.
Hz. İbrahim’in en büyük mucizesi ve peygamberliğinin bir delili ateşin yakmamasıdır. Elimizi kibrit ateşine tutamazken böylesine yüksek dereceli ateşin yakmamasının bazı sebepleri olmalıdır.
Kâinattaki bütün yaratılanlar gibi ateş de kendi başına hareket etmemekte, bir emir çerçevesinde hareket ettirilmektedir.
Biraz dikkat edilirse Hz. İbrahim’in yedi gün ateşte kalması gibi aylarca kızgın güneş altında duran, nazik otlar ve yeşillikler tazeliğini ve yaşlığını kaybetmeden durabilmektedir. Oysa aynı sıcaklıkta insanı iki saat bekletsek, şiddetli sıcak onu kavurur, cildini yakar, ölümüne dahi sebep olabilir. Fakat her şey bir emir dâhilinde hareket ettiğinden nazik çiçeklere bir şey olmuyor.
Ayrıca ilminde onayladığı bir gerçek var ki, ateşin soğukluğuyla yakan bir derecesi vardır. Harareti etrafına yaymaz ve çevresindeki harareti kendisine doğru çekip, soğukluğuyla etrafındaki su gibi şeyleri dondurur.
İşte Hz. İbrahim’i yakmayan ateşe Allah, sadece soğuk ol emrini vermiş olsaydı, bu soğukluk da onu yakabilirdi. Bu bakımdan “Soğuk ve selametli ol” emrini verince ateş gibi soğukluk dahi ona zarar vermemiştir.
Hz. İbrahim’i ateşin yakmamasının biz insanlara daha anlatmak istediği hikmetler bulunmaktadır. Nasıl ki, Cenab-ı Allah’ın halis kulları cehennem ateşinden korunmak için İslamiyet’in güzel prensiplerini uygulayıp, manevi bir zırh giyiyor ve cehennem onları sıcaklığı veya soğukluğuyla yakmayacaksa şu maddi dünyamızdaki ateşin de bizi yakmaması için maddi bazı maddeler olmalı. İnsanlar şayet bu maddeleri keşfeder, bulursa dünyadaki ateş dahi onlara tesir etmez ve bir zırh olur.
Hz. İbrahim ateşe atılmadan cennetten gönderilen gömleği giyip, ateşten koruduğu gibi bizlerde benzer bir elbise yapıp, ateşin içinde rahatça yanmadan dolaşabiliriz.
Şimdilik kısmen gerçekleşen bu hadise umarım yakın gelecekteki keşiflerle tamamen halledilebilir ve yangınlarda kaybettiğimiz bunca masum insanları kurtarabiliriz. Ayrıca belki bu teknolojinin bulunması yeni keşiflere zemin hazırlayabilir.
Peygamberlerin mucizeleriyle insanlara yol açılmıştır. Şimdi bunlara yaklaşmak insanoğlunun çalışma ve gayretine kalmıştır. Çalışanların gayretini Allah hiçbir zaman boşa çıkarmaz.
Ahmet TULGANER
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.