- 152 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SAÇMALI
Dırıl’ın arkasının tıraşlaması serbest olunca Hacca bibim davarı Güzelbeli’den Göllü’ye getirdi. Bizim ordayken buynuzu boynuna değen boklu çebiç bir iki ay içinde yaprağı yeğince ayı gibi olmuştu. Malınki bakımdı. Yerin iyi olursa isterse bin tene davarın olsun goca dağ duymaz ki. Mezdenin dalı daşların üstüne serilmiş otluk gibi. Bizim Falları, Nurettin’i, Ersin’i niye götürsen gördüğü dala tırpan çalar , batırırlar. Bunlar hep batakçıdır. Gızılcık kirezinin başında dal goymazlar. Mikail kör tahrasıyla çinte çinte bir tene kirezi sanki dişiyle kesmişti. Ardıçta dal galmayınca kökünden değil de boyunun sündüğü yerden paltalardı Fal Adil, Tıllı Yusuf. Garafakı Neşet de batakçıdır. Nurettin aşama gadar tahra döşşer . Ne yorulur, ne osanır. Kesilen eğrelti, demirçik, balamıt kökünden ışgınnamış ki içine giren malı bir yıl arasan bulamazsın. Yaprak askı gibiydi. Ölmesek çebiç goca bir teke oluverdi. Ormancılar ormanı dolaşırdı. Yakalandın mı ağzına ederler. Bir zabıtlandın mı kesin ceza alırsın. Dal kesmek, odun kesmek, odun getirmek yasaktır. Orman kanununa muhalefet suçundan hapis ve para cezasına çaptırılan vatandaş netsin şimdi. Tarlam ormana getmesin diye tarlanın içinde etrafında çam mı biter çalı mı biter hemen kesip atar. Akgala mıktardı. Orman sınırıyla tarla sınırını birbirinden ayırdı. Tarlanın kenarlarının bir iki yerine os numarası vurulursa yeterli olur deniyordu. Hıdır Memmet ile Çiki Mustafa bilirkişiydi. Bunlar mıktarın en samimi adamlarıydı. Bizim Hebelik de ormana gitti. Sonradan ikibe olmuştu. Çiki evinin garşısındaki tarlayı yıllarca ekilip biçildiği halde görmemişti. Hasan bu nasıl bilirgişi. Evinin garşısındaki tarlanın ekildiğini görmüyor. Hoya Yurdu çam toruğunun içinde de tarla olduğunu aklından çıkarmıyordu. Orman kadostro ekibi Almalı’ya geldi. Tarlanın kenarlarına gırmızı boyayla numara veriyorlardı. Hava oldukça sıcaktı. Melhamlı o sene ekilmişti. Tarla ekin firezi sayesinde ormana gitmemişti. Orman ekibine bizim Hasan bizim şo yokarıda tarlalarımız var , onları da yazacak mısınız deyince Gopçuk Çiki , ben orda tarla bilmiyom deyince Hasan çileden çıktı. Gıroğlan da dikeledi Hasan da. Muhandis ben şindik candarma çağıracağım. Mıktar şefim gedek bir bakak deyince acı zulum de olsa çıkıp baktılar. Sıyırmalık da cevizler vardı. Harmanında babam yıllarca gem sürüp sap yumaşatmıştı.Yandaklı’da Ersin’in ve benim birer cevizimiz vardı. Ancak ufaktı.Dırıl’ın dibi salağıyla ormana galdı. Sıyırmalık ve Melhamlı tarla olarak yazıldı. Fal Adil Gırpır’ı sonradan ağalladı. Çağal ördü etrafına. İçinde sıyırma o kadar çoktu ki goyunun yemiydi. Bizim bir gırmızı tosun vardı. Adil’in çektiği telin üstünden cıfadan atlardı. Aynı öküz müydü başkası mıydı bir keresinde Garamasıt Oluğu’nun önündeki üç metrelik ağalın üstünden gandağa ceylan gibi atlamıştı. Adil malınıza bakın yosa gurşunu yanının başına çekileceğim diye tembih ederdi. Gıdımış Gadir’in oğlu Deli Çavuş vardı. Hacca bibimin Elif’ine müştere olmuştu. Ali ,Elif’le dalga geçerdi, seni Çavuş’a vereceğim diye. Ali avaraydı. Gafasının dökülen saçlarına merhem diye sarımsağı ezer sürer de buram buram samırsak kokusunu yüz metre öteden alınsın diye dolaşırdı. Sarımsak kokusuyla ter kokusu birbirine garışınca değme keyfine. Ali bokyemez gocuğu sırtında, gısacık boyuna garşı gocaman yürekli biriydi. Apak Hasan’ın gızına müştereydi. Ben davar güderken bibimin yanında ardıçtan heç üşenmeden bıçakla bir heykeltıraş edasıyla gıpgırmızı ardıç özünden penis heykeli yapmış da benim bepenime sunmuştu. Sonradan Geçici’nin Elif’ini aldı da ağzı mum gibi olmuştu. Herkes gısmetine sahip olurdu. Ölüm gecesiyle nikah gecesi şaşmazdı. Şengül Hasan’a müştereydi. Hasan da Güllü’ye müştereydi. Çeribaş Mahmıt köyün patosçularındandı. Şengül birgün Mahmıt’la gaçamak aşk yaşarken Onbaşı’ya yakalanırlar. Onbaşı , Mahmıt’ın şalvarını saçmayla talatınca köze basık aptal gibi gaça gaça Gızıloluk’a dar düşünce Ali’yle garşılaşmıştı. Ali de Apak Hasan’ın gızı için dolaşıyormuş. Mahmıt’a saçmalı diye lakap koymuştu. Mezergediği’ne çıktım arkamdan Şengül de geldi. Şengül’e sarılmak istedim ancak müsaade etmedi. Çok da tepki vermedi. Aşşağı inince anama beni sölemişti. Anam da çok önemsemedi Şengül de. Ben yeni bıyığı terleyen ortaokul talebesiydim. Avrat uşak besleyecek durumum olamazdı. Gayseri’den bir bohçacı gelip gidiyordu. Şengül aralıkta dolaşır, sohbet eder. Aşam olmadan da eve gelirdi. Körüngızı bıyığını gıvrada gıvrada laf verirdi. Bir boyraz çıkıp bir ağacından bir yaprak düşürse bizden bilir cangama çıkarırdı. Biz döğüş çekişten bezdik de gendiler zevk alıyordu sanki. Onbaşı Daşarası’ndaki ceviz ağaçlarını Akgala Memmet’e satmıştı. Fal Yusuf geldi , bu cevizler babamındı. Bana da para vereceniz deyince cangama çoğaldı. Körüngızı yazzık ulan Onbaşı, üç beş guruş ver de cangaması bitsin. Oğlan çocuğu da yok deyince Onbaşı , ben mi yapim oğlanı gendine deyip kestirip attı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.