- 361 Okunma
- 6 Yorum
- 1 Beğeni
TASARRUF DA TASARRUF
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Rahmetli dedemden öğrenmiştik tasarrufu. Kurtuluş Savaşını anlatırdı bir köşeye çekilip. Nasıl aç kaldıklarını, karınlarını doyurmak için neler yediklerini dinlerdik dedemin ağzından.
Sadece anlatmazdı, uygulardı da. Lambalar açık kalmamalıydı. Ekmeğin yere dökülün kırıntıları bir avuca toplanıp yenilmeliydi. Yerde gördüğümüz ekmek parçasını zayi olmaması, ayakaltında kalmaması için yerden alıp yüksekçe bir yere koymayı dedemden öğrenmiştim. O ekmek parçasını öpüp anlımıza koyar öyle koyardık yüksek bir yere, kuşlar görür de yer diye…
Kahvaltı için yer sofrasına oturduğumuzda, peyniri, yağı, zeytini tek başına yedirmezdi dedem. Katık edin derdi. Bir parça peynir alınır ekmeğin arasına konur öyle yenirdi.
En çok da kızdığı, yemek seçmemizdi. Açlık çekmişti dedem, yokluk çekmişti.
Rahmetli ölüp gittiğinde miras kaldı bize savurgan olmamak. Belki görürsünüz. Yaşlı başlı adam eğilir yere düşmüş bir parça ekmeğe alır ve saygıyla onu ayakaltından kaldırır. İşti bizim terbiyemizle yetişmiş bir fanidir o gördüğünüz.
Peki, bugün durum ne? Siz hiç tasarruftan söz eden birini duydunuz mu? Tasarruf eden demiyorum, söz eden birini duydunuz mu, gördünüz mü, diyorum.
Pansiyonun duvarına yıllar önce asılmış bir yazı: ”İsraf haramdır.” Okuyan var mı, gören var mı, Allah’tan korkup da uyan var mı? Ne gezer hepimiz tüketim ekonomisinin rüzgarına kapılmış gidiyoruz.
Bakın çok açık bir örnek vereyim size. Her yıl okullarımızda öğrencilere bedava kitap dağıtılıyor. Şu an okuyan bir çocuğu olanlar bilir. Bu dağıtılan kitaplar bir eğitim yılı sonunda gelişi güzel toplanıp kağıt fabrikasına gönderiliyor. Bakın devletin halkına böyle bir yardım yapması değil rahatsız edici olan, bedava dağıtılan kitapların durumu… Kendi saptamalarını sizinle paylaşayım. Dağıtılan kitapların belki dörtte biri bir ay içerisinde neredeyse hiç açılmadan sağda bolda bırakılıyor. Çocuklar isimlerini bile yazmadan, önemsiz kabul ettikleri derslerin kitapları başta olmak üzere sahip çıkmıyor. Eğer öğretmen kitap kontrolü yapmıyorsa, ya eve götürüp okula getirmiyor ya da okula getirdiği kitapları eve götürmüyor. Eğer herhangi bir okulun öğrenci girişine durur da öğrencileri izlerseniz çoğunun eli boş okula geldiğini görür, benim dediklerimin doğru olduğunu anlarsınız.
Okul bitip de tatil başladığında tekrar işlenmek üzere okula getirilen kitapları incelerseniz kitapların çoğunun hiç açılmadığını da görürsünüz.
Çözüm ?
Çözüm çok zor değil. Okulda görevlendirilecek birkaç öğretmenle, sene başında zimmetle verilen kitaplar sene sonunda toplanır. Getirmeyenden kitabın o günkü değerinden ödemesi istenir, aşırı yıpratan dan da uygun bin para talep edilir. Aynı kitaplar bir dahaki sene de öğrencilere dağıtılıp tasarruf sağlanır. Bu fikir benim fikrim değil, birçok zengin ülkede bu yöntemin uygulandığını biliyoruz.
Biz ortaokulda ve lisede her yıl birkaç kitabı geçmiş yıllardaki öğrencilerden temin ederdik. Kimi zaman iyilik olsun diye, kimi zaman da parasıyla verirlerdi. Biz de temiz kullandığımız kitapları bizden sonrakilere verirdik.
Böyle olursa öğrenci:
1. Kitabın değerini anlar.
2. Tasarruf etmenin önemini anlar.
3. Tasarrufun önemini anlayınca her konuda tasarrufa yönelir.
4. Kitabına ve defterine sahip çıkar, güzel kullanmayı öğrenir., disiplinli olur.
Ve en önemlisi de insanımız gereksiz harcamalardan kurtulur.
YORUMLAR
keşke bir belediye başkanı ,il başkanı ve üç milletvekilinin bayramlaşma için helikopter kullanımı da tasarruf boyutunda değerlendirilse
keşke açlık ve yoksulluk sınırı üzerinde gelir sahibi ezici çoğunluk olsa da dengeli sağlıklı beslenmeyi konuşabilsek
kaliteli yaşamdan
kendine zaman ayırmaktan tatile çıkmaktan sağlık eğitim barınma sorunu olmadan yaşamaktan söz edebilsek
...
Değerli üstadım. Çok güzel bir konuya değinmişsiiz. Birden çocukluğumu , okul hayatımı anımsadım. yoksulduk ama mutluyduk. Bizden bir kaç basamak üstte okuyan komşu çocuklrının beyaz yakalı siyah önlük giyerdik. Bu gün halkın yarısından çoğu, tasaruf etmek,
şöyle dursun. Nasıl günü geçireceğinin derdinde. Güzel duygulatınıza sağlık.Aklıma birden şu soru geliyor.Bu tasarruf işini önce saraydan başlatsalar , daha iyi olmazmı? Umarım bu güzel yazınızı, saraydan birileri okur da. örnek alıp uygulamağa başlar.. Kaleminiz daim olsun. Saygılar.
Dedelerimizin tek amacı karınlarını doyurmak yani o dönem insanların önemli ihtiyacı bunun üzerine kurulu bir yaşam şekli , şimdi ise öyle değil bir şeyin korkusuyla yada endişesi ile tasarruf olmaz bu bir eğitim işi , yetişme tarzı , gelenek görenek , önceliğe bakılmalı önce hakça bölüşüm ve beslenme bu noktada tasarruf olmalı , allah korkusu değil de Allah sevgisi olsun diyorum kutlarım çalışmanızı korkular adil bölüşmenin yapılamamasının nedenidir
Bir kırıntının yerden alınması doğanın temel kanunudur. Ölen bir canlının cesedi çürüse de diğer canlılarca sindirilip kaldırılır. Biz insan gömer yerine göre kireçleriz. Kutsal kitabımızı öpüp başımıza koymamız sonrada rafa kaldırmamız boşa değildir. Tüm kitap ve defterlerin kıymetini bilmek içindir. Kıymet arz eden yazınız için tebrik ve teşekkürler.
Devlet tasarruf yapar ve öğretirse uygulanır tabi bu uygulamalar. Anlattığınız sitem bizim Öğretmen Okullarında uygulanan sistemdi. Müfredat hiç değişmezdi ve yıl sonu teslim edilen kitaplar başlayan yılda tekrar dağıtılırdı.
Şimdi her yıl müfredat değiştiriyorlar, başta devlet yaz boz tahtasına çeviriyor kitapları.
Tasarruf iyidir, aşırısı cimriliktir. Veren el alan elden üstündür, daha fazla gelire sahip olup, muhtaçlara yardım etmek daha elzemdir.
Yazınız, emeğiniz için tebriklerimle