- 241 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Sessiz Çığlık
Ağlayan genç bir kadını seyrediyordum. İnsan bu kadar güzel ağlayabilir miydi?
Sanki acı içindeki tüm hücreleriyle uzun uzun tanışmıştı. Muhabbetleri yüzyıllardır sürüyor gibiydi.
Yüzündeki tüm mimikleri tek tek takip ediyordum.
Salya sümük, çığlık ağlamaktan çok uzaktı. Gözyaşları sağanak yağmur gibi inse de, mimikleri uysaldı. Bu uysallık beni kahretmişti. Acıyı bu kadar derin yaşarken bir kabullenişin prangalı mahkumiyetini gösteriyordu.
Diplerde nefes almak ne demektir bilir misiniz? Bir insanın bu kadar derin ağlayabilmesi için mutlaka çok derinlere inmesi gerekiyordu, hatta en derinlere...
Seyrettiğim videonun ısrarla sesini açmadım. Hiç tanımadığım bir kadın için göğsümün ortasında devasa bir yangın başlamış ve benim hücrelerim de onun acısıyla tanışmıştı.
Kim olursanız olun gerçek bir acıyı gördüğünüzde tanıyorsunuz. Sureti o kadar büyük bir acıyı sergiliyordu ki, çığlığı duymak için söze ihtiyaç kalmıyordu.
Çevremiz sessiz çığlıklarla dolu.
Gözyaşını içine akıtanlar, sözlerini içinde kefenleyip defnedenler, hiçbir şey anlaşılmasın diye her güne gökkuşagı renginde maskelerle başlayanlar, kaç katili olduğunu ve kaç kere gömüldügünün sayısını unutanlar, kaç kahır, kaç ümitsizlik, kaç yalnızlık, çaresizlik, kayboluş ve kaç simurg hikayesi...
İnsanların gözleri tüm bunların arşivi haline geliyor. Dil yalan söylüyor ama gözler söyleyemiyor.
Tüm sessiz çığlıkların tez vakitte dermana kavuşması, bu çığlıkları duyabilen simurgların da çoğalması dileğimle...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.