- 301 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
KADINLAR ERKEKLER VE İLETİŞİM
Yazılar Kadınlar Erkekler ve İletişim
KADINLAR ERKEKLER VE İLETİŞİM
Bu kadınlar ne yapıyor? Bütün gün evdeler. Çalışan kadınlar ve çalışmayan kadınlar. Hepsi de ev kadınlığı ana görevlerini yerine getirmeye memur. Hatta kocalarını memnun etmeye, çocukları doğurmaya amade, onları büyütmeye adanmış anıt kişiler.
Evin direği o. Evi çekip çeviren o. Kocayı idare eden o. Çocukları idare eden o. Yemekleri yapan, bulaşıkları yıkayan, evi temizleyen hepsi hepsi o. Her şey onda başlıyor, onda bitiyor.
Kocayı işe gönderecek, sabah çorbasını ya da kahvaltısını hazırlayacak, çalışıyorsa kendi de işe hazırlanacak, çocuğu kreşe götürecek ya da okula bırakacak ve sonra alacak olan o. Hatta onun derslerini kendine dert edinecek, okul durumunu, eğitimini, arkadaşlarını, ilişkilerini idare edecek olan hep O.
Borçları o düşünüyor, alacakları kocası takip ediyor, Pazar derdi Onda, alışveriş tasası Onun. Her şey, her şey O. İşte bu O’nun belki de yüzde yüz haklı olduğu bakış açısı.
Gece gündüz çalışıyor, evi çekip çeviriyor, bin bir türlü endişe içinde yaşıyor.
Ona göre koca bencil, koca bağnaz, koca onun hatırını sormayan, onu anlamayan biri. Varsa yoksa dışardaki hayat. Eve yorgun argın geliyor, üstünü başını çıkarıyor, pek güzel olmayan pijamalarını giyiyor, terliklerini giyiyor, yemek istiyor, sonra kahve.
Yemek te beğenmiyor, kahve de. İlla bir bahane buluyor. Sonra oturup TV seyrediyor kafasına göre. Burada eşiyle çatışıyor. O maç seyretmek istiyor yahut belgesel, karısı dizi yahut magazin seyretme peşinde. Bir galip geliyor, öbürü yol değiştiriyor. Erkek galip gelmişse kadın ya uyuyor ya komşuya gitmek istiyor. Kadın galipse erkek ya bilgisayar adapte oluyor yahut o da karısıyla birlikte onun sevdiği program ve dizileri seyrediyor.
Sonra gece kadın ağrılardan birini devreye sokuyor. Ya başı ağrıyor, ya karnı yahut ta bir başka organı. Bu bel olabiliyor yahut sırt veya her hangi bir organ.Temelde kadının memnuniyetsizliğidir baş gösteren.
İşte bu minvalde bir hayattır sürüp giden. Yazın tatillere zorlanır, kışın stresler baş gösterir. Bir de kavgaları ilave edin buna. Hayat geçip gider.
Bir bakarsınız yıllar yılları kovalamış, çocuklar şöyle böyle büyümüş. Evlilik çağına gelmiş biri. O evlendirilir, Yeni bir kapı açılmıştır. Borç boyu aşmıştır. Borcun baskısı, eğitimine devam eden çocukların dertleri sorunları arttırdıkça arttırır.
Bir de buna yaşlanan aile fertlerinin problemlerini eklersen işler hepten içinden çıkılmaz olur. Dahası baba ile çocukların arasındaki problemler, komşularla olan ilişkiler, iş yerlerindeki problemler, faturalar, ihtiyaçlar hepsi tam bir yaşama savaşıdır.
Bu savaşta insan ilişkileri zorlanır, iletişim sorunları baş gösterir.
Kıskançlıklar, akraba ilişkileri sorunları daha çıkmaz hale getirir.
Her şey kördüğüm olur, kimse kimseyi anlamaz, anlamak istemez ve anlayamaz olur. Empati eksikliği, bencillik, sorunların paylaşılmaması, aile içi iletişimsizlik, işbirliği yapmadaki ihmaller, hep karşı tarafı suçlama, kendi hata ve kusurlarını hiç görmeme, görememe.
İşte sorun yumağı örülmüştür. Kavgalar başlar. Sevgi azalır, nefrete dönüşür. İpler kopar. Her şey hızlı gelişir. Hızlı yaşanır ve biter.
Sevgi başka yerlerde aranır, bulunur gibi olur. Ama aslında aldatıcıdır. Mutlu olma çabaları mutsuzluğa döner. Boşanma durağına varılır. İş onunla da bitmez. Çatışma dışarıda da sürer.
Birbirine zarar verme süreci başlar. Yahut herkes kendi yoluna gider. Bir taraf yeni evlilik yapar, öbür taraf tek başına hayat mücadelesi verir. Yalnız kalan genellikle duygusal olandır. Ve genellikle kadınlardır.
Aileler parçalanır, çocuklar yalnızlaşır, hayat bölünmüş olarak devam eder . Başarısızlar takip eder bütün bunları. Hayatlar mahvolur. Genç nesiller kaybolur. Kuşaklar zayi olur. Ülkenin geleceği tehlikeye girer.
Ahmet Kemal
Kayıt Tarihi : 26.10.2013
YORUMLAR
Merhaba Kıymetli Hocam
Meşakkatli bir konuda anlamlı dokunuşlar yaptığınızı, detaylandırarak önemli hususların altını çizdiğinizi gördüm, görüyorum
Modern toplumda kadın bir koltukta kaç karpuz misali, iki koltukta olsa ne çıkar ki?
İslami eleştiri genel olarak erkeğin kadınlaştığı, kadının erkekleştiği yönünde biçimlenir, gerçekçidir de
Açıkçası kadın daha güçlüdür çağımız toplumunda çok kez ya, erkek daha hımbıl, mıymıntı ve mızmızdır ekseri
Beş yüzyıl ya da binyıl önce böyle miydi?
O toplumda kadın ve erkek kendi pozisyonu etrafında hareket ediyordu ve çok daha huzurlu, mutluydular şüphesiz
Kapitalist çağ ve onun tezahürü olan Modernite kadını ayrı zorluyor erkeği ayrı, ikisi de manen çözülüyor özünde
Bunun bir parçası olarak Gelenekçilik ise defansif bir ideoloji, dinin, İslam'ın bizatihi kendisi değil
Allah'ın diniyle, örfi, ananevi duygu ve değerler çatışıyor özde
İtikatlı erkek Müslüman da yaşanan kültürden, toplumdan mustarip, inançlı kadında bir biçimde
Gelenekçilik eski toplumu yaşayamayan erkeği tırlatmanın eşiğine getirmekte, yek diğeri olan kadına çeviriyor silahı bu kez
Halbuki sistemin tüm yeryüzünde ağını örmesi ikisinin de ferdi varlığına bağlı değil ki
İktisadi, siyasi, hukuki, eğitim ve kültürel ögelere, dizilere, filmlere kadar her şey ama her şey kadının da erkeğin de aleyhinde işlemekte
Dolayısıyla iki tarafta bir öz eleştiriye gidip sistemin günahlarını birbirine yıkmamalı, insafı, vicdanı terk etmemeli
Erkek kadın milleti edebiyatını, kadın da erkek milleti çığırtkanlığını bırakacak azizim!
Hani derim ki, öz eleştiri yapmayan, bir başkası için atmayan yüreğin inancı, ameli, ahlakı her şeyi zedelenir
Nihayet hocam
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket
Selam ve saygılarımla.
levent taner tarafından 31.7.2023 10:12:26 zamanında düzenlenmiştir.