- 180 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Eski Bayramların Tadı Yok
Oysa çocuklar bayramlaşmaya gelir diye iki kutu çikolata ve kolonya almıştım. Onar liralık da banknotlar hazırlamıştım.
Yıllardır dilimize pelesenk olan çok klişe bir cümle haline geldi artık. Eski bayramların tadı yok!
Evet, yok... Çocukluğumuzda yaşadığımız o samimi ve coşkulu bayram atmosferi artık kayboldu. Bir zamanlar heyecanla beklediğimiz bayram sabahları, evimizin kapısında çocuklarla buluşup bayramlaşmanın neşesiyle dolardı. Ancak zamanla bu geleneğin yerini, teknolojinin hızla ilerlemesi ve değişen sosyal dinamikler aldı.
Bayram öncesi ekmek stoklamaya gerek kalmıyor artık. Marketler çalışıyor, berberler traşa devam ediyor, fırınlar cayır cayır yanıyor, restoranlar açık, kuryeler yolda. Ne varsa eskide olan, adı gibi artık hepsi eskide kalan...
Bayrama hazırlanmak diye bir şey de yok artık. Nostalji ve özlem de. Heyecan da yok. Küçük hediyelerle çocukların yüzündeki mutluluğu yakalamak maziye karıştı. Çocukların kapı kapı dolaşması ve bayram sevincini paylaşması gibi bir gelenekten eser bile kalmadı.
Toplu mesajlarla ve sosyal medya aracılığıyla bayram tebrikleri iletiliyor, birbirimize ruhsuz fotoğraflar gönderiyoruz. Sosyal medya platformlarında paylaşımlar yaparak tüm İslam aleminin bayramını kutluyoruz, oysa dibimizdeki komşunun bayramını kutlamamışken henüz. Yüz yüze, samimi ve sıcak bayramlaşma geleneğini özleyen bile yok artık.
Bayram sabahı, her evde bir sessizlik. Hatta öğlene kadar süren uykular. Her ne kadar yakın akrabalarımızı ziyaret etmeye gitsek de eski bayramların coşkusunu yakalayamıyoruz hiçbir zaman. Şimdi herkes kendi dünyasında, kendi çevresinde bayramı yaşamaya çalışıyor, herkes kendi telaşıyla ya da sanal alemiyle ilgileniyordu. Oysa bayramın eve dolup taşması, akraba ziyaretleriyle geçen uzun günler ve bol bol kahkaha dolu sohbetler hatıralarımızda hala canlı değil mi? Oturup onu bile hatırlamıyoruz, değil mi? Komşuların birbirine tatlı ikram ettiği, çocukların sokaklarda bayram harçlıklarını toplamak için koşuşturduğu günler çoktan geldi geçti. Şimdi sokaklar sessiz, evler bomboş...
Bayramın tadını aradım bu sabah. Çocukluğumun sokaklarında dolaşır gibi hissettim kendimi. Gözlerimi kapatıp anımsamaya çalıştım. O güzelim bayram sabahlarında kalkıp en güzel kıyafetlerimizi giydiğimiz, bayram namazından sonra daha kahvaltılar bile yapılmamışken mahalledeki tüm evlere giderek bayramlaştığımız günleri. Her kapıdaki neşeyi, yüzlerdeki sevinci, tatlı telaş ve umudu anımsamaya... Büyüklerin hatırlanmaktan onur duyduğu keyif, çocukların gözlerindeki ışıltı, aldıkları hediyelerle büyüyordu. Bayram harçlıklarını toplamış, ellerindeki paralarla gururla eve dönüş yapıyorlardı. Bayram sofralarında bol bol kahkahalar vardı. Kahkaha bolluğunda da şekerleme ve çikolatalar...
Büyüğümüz de küçüğümüz de teknolojinin dünyasına o kadar dahil olduk ki o masumiyet ve heyecanı yitirdik. Keyifle bayram harçlıklarımızı harcarken şimdi ise bayramı senelik izin ya da tatil fırsatı bilip denizde, tatilde, alışveriş merkezinde harcadık.
Klişeleşmiş olsa da eski bayramların tadı yoktu artık, evet, bu gerçek bir gerçekti. Hatta içimizdeki özlem de umut da soldu gitti. Bu değerli gelenekler yeniden canlanır mı, büyüklerin kahkahaları, çocukların cıvıltıları sokaklarda yankılanır mı artık bilemem. Çünkü bayramlar, kalplerimizin derinliklerinde saklı olan birer hatıra oldu artık ve tek yaptığımız o hatıralarla hayatta kalmak. Yaşamak demedim, hayatta kalmak...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.