- 365 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
DANS EDEN ÖRÜMCEKLER
Her zamanki sessiz sakin gecelerden biriydi. Tek değişiklik birkaç ay önce doğan bebek ve onu ziyarete gelen babaanne ile dedeydi.
Minik bebek mışıl mışıl uyuyordu. Babaannede erken yatacağım deyip odasına çekilmişti.
Saat gece yarısını biraz geçmişti. Ev halkı salonda oturuyor televizyon seyredip sohbet ediyordu.
Birden korkunç bir çığlıkla salona daldı babaanne. Üstünü başını paralamıştı.
Pijamasının düğmelerini kopartarak açmış, çıkartmış, elinde sallayarak girmişti içeri.
Gözleri korkudan yuvalarından fırlamıştı. Esmer teni korkudan renk değiştirmiş kireç beyazı olmuştu. Zangır zangır titriyordu.
Fırladı ev halkı oturdukları yerden. Ne oldu diye sordu oğlu. İlk defa telaşlanmıştı. Oysa soğukkanlı olmasıyla övünürdü hep.
Anne tavana diktiği bakışlarını avizeden hiç ayırmadan fısıltıyla konuştu
‘’Örümcekler dedi, elim kadar kocaman örümcekler. İçimde geziyorlar, gülerek dans ediyorlar.’’
Esmer zayıf ve yıpranmış elini korkuyla ağzına götürdü. Sanki ağzından çıkacak her kelime de örümcekler yiyecekti onu.
Gelin yavaşça yaklaştı yanına. Büyük bir sevgiyle tuttu kolunu. Annecim dedi gel otur. Örümcek yok. Sadece kötü bir kabustu gördüğün.
Sertçe silkinerek kurtardı kolunu. Anlamsızca havada salladı birkaç kez.
Sanki o eve ilk kez geliyordu. Sanki oğlunu ve gelinini tanımıyordu. Dede yavaşça yaklaştı yanına. Hanım dedi ‘’hanım korkma’’. 50 yıllık karısıydı. İlk defa böyle görüyordu onu.
Salonun orta yerinde pijaması elinde öylece duruyordu hala. Donuk ürkmüş bakışlarını örümcek arar gibi duvarlarda gezdirdi. Hızla eğildi yere terliğini aldı. Duvara fırlattı. Dişlerinin arasından yılan gibi tıslayarak konuştu. Vuramadım uçarak kaçtı dedi.
Bir an sallandı olduğu yerde, düşerken gelini yakaladı sıkıca. Beraberce halının üzerine oturdular.
Küçük, yaşlı siyah gözleri kapanmadan önce birkaç saniye öylesine baktı gelininin yüzüne. Dudaklarını kısmıştı. Bayılmadan önce son kez bağırdı çığlık çığlığa.
Örümcekler…. Örümcekler….
Hepimizi dans ederek öldürecekler……
Bir hastane odasında açtığında gözlerini şaşkınlıkla baktı sağa sola.
Evde değildi neredeydi o zaman…. Neden buradayım diye sordu oğluna.
Tansiyonun düştü dedi oğlu. Hiçbir şey söylemeden. Merak etme düzeldin şimdi eve gideceğiz. Torunun seni özledi diye ekledi gülümseyerek. Allah allah bu tansiyon neden düşer ki durup dururken diye söylendi kendi kendine babaanne.
Gece ki halüsinasyonu hatırlamıyordu bile. Kimse bahsetmedi, kimse konuşmadı bu konuda.
Yaşayacağı diğer halüsinasyonların ilkiydi. Alzheimer teşhisi kondu.
Ve yorucu günler başladı……..
Bir Alzheimer hastasının halüsinasyonu. Bizzat yaşanmıştır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.