- 214 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YEMİN
Eskişehir’e gidiyorum. Otobüs Pozantı’da mola verdi. Otobüsten indim doğru tuvaletin yolunu tuttum. Herkes yemek için lokantaya girdi. Ben pahalı olur düşüncesiyle girmedim. Paramı idareli harcamam gerekirdi. Yoksa gurbet ellerde beş parasız perme perişan olurdum. Orada dağ keçilerinin doldurulmuş heykelleri ilgimi çekti. Torosların sert yalçın kayalıklarında kendi kendine yetişen bu yabani hayvanlar şimdi kıpırdamadan duruyordu. Boynozları ilgimi ilgimi çekiyordu. Eskişehir’e indiğimizde sabah saat sekiz gibiydi. Her taraf kömür kokusuydu. Otogardan şehiriçine dolmuş taksiyle geldim. Porsuk çayının kenarında hamamların olduğu yerde indim. Yunus Emre Kampüsü’ne giden cadde üzerinde bir otel buldum. Otelin parasını haftalık olarak ödedim. Lokantada mercimek çorbası yedim. Yaya olarak fakülteye vardım. Sınav takvimine baktım. Sınavlar akşam yapılıyordu. Sınıf mevcudumuz yaklaşık beş yüz kişiydi. Bazı öğrencilerle tanışıp arkadaş olduk. Hayatımda gördüğüm ilk defa beni derinden etkileyen benimle aynı bölümde okuyan ve Eskişşehirli olan İlknur adındaki bir kız beni benden aldı sanki. Ona aşık oldum. Ancak bu aşk karşılıksız bir aşktı. Bazılarına göre plotonik aşktı. Fen Fakültesi’nin merdivenlerinden çıkarken hatırladığım görüntüsü benim beynimde asılı bir tobloydu. Ona karşı içimde yoğun ve karmaşık duygular beslemeye başladım. Onu seviyordum ama saplantılı ve hastalıklı bir şekilde. Sınavlara girip otele geldiğimde akşam yatarken onun hayaliyle konuşuyordum. Yatarken Allah’ıma hep dua ediyordum. Allah’ım nolursun, ey büyük Allah’ım, gurban olduğum Allah’ım benim halimi gör. Sen büyüksün. Duamı kabul et Allah’ım. Beni İlknur’la evlendir Allah’ım diye yalvarıp yakarıyordum. İlknur içimde ve hayalimde erişilmez ulaşılmaz bir hayali sevgiliye dönüştü. Onu büyüttükçe büyüttüm. Onu deliler gibi seviyordum. Onun için şiirler yazmaya başladım. Benim edebiyatla ne işim vardı. Ben köyde yetişmiş biriydim. Gaba , argo konuşan biriydim. İşim yoktu. Belki bu okulu bitirince bir işim olabilirdi. Köyden başka bir yeri görmemiş, hayatında ana babasının yanından hiç ayrılmamış biriydim. İlk defa uzak bir şehirde tek başıma sınavlarımı verip köye anamın yanına dönecektim.Ben anamı çok severim. Bazen onun kucağına yatarım. O da beni çok severdi. Köyde ben Anşa dezzemin kızı Mesüde’ye aşşıktım. Onula evlenecektik. Birbirimize söz verip yemin etmiştik. Eskişehir’de tren bileti aldım Ankara’ya gelmek için. Bilet geç saatteydi. Bekledikçe bekledim. İyice sıklıdım. Tren garının içinde yolcuların çoğu uyumuştu. Ben bira oturuyorum, biraz dolaşıyorum. Aklımdan sınav esnasında görüp aşık olduğum İlknur aklımdan çıkmıyordu. Mesüde lise aşkımdı. İlk aşkımdı. Ondan vazgeçmek ölmekle eşdeğerdi. Yemin etmiştik onunla. Ama ben burada İlknur adında başka birini sevdim. Onu hayalimde büyüttükçe büyüttüm. Bu aşkın esiri oldum ve kendimi bu esaretten kurtaramadım. Hergün yatarken geceler boyu hep aklımda İlknur vardı. Saatlerce dua ederdim Allah’a onunla evlenebilmek için. Kadirli’ye geldim. Doğruca Anşa dezzemin evine geldim. Evde Zeliha vardı. Zeliha’ya Mesüde’yle evlenmekten vazgeçtiğimi söyledim. Buna biraz gücendi. Ama sen kesin söz vermiştin, nerde sözün deyince sessiz kaldım. Yeminimi bozduğum için üç gün köyde oruç tuttum ki beni yemin tutması diye. Bizim gelin Hoter Cennet bana, sen Mesüde için üç gün oruç tuttun diye laf ederdi.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.