- 230 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Totemi Dil 23-A B C
23/a
Âdem ile Hava hikâyesindeki (Dumuzi ile Geştinna; Gılgamış ile İnanna hikâyesindeki) cennet miti, köleci sistemin cehennem azabı içindeki insanlar için erken döneme ait hafıza kayıtlarından ilhamla kolektif yaşam imajlarından çıkarımlardı.
Âdem ve Hava farklı gruptan insanlar olsalar da birbirlerine karşı cins olmanın sinyal taşıyıcısıydılar. Cinsel tanımışlık totem grupların “totem kardeşinle yatacaksın” diye bilinen en temel izolasyon yasasıydı.
Anlatan gruba göre hikâye anlatıcıları karşı grubu kadın olarak betimlemektedirler. Bu hikâye bir alandan çok farklı bir alana geçişin sancılarını yaşamayı anlatır.
Örneğin totem dönemden, ittifakı (ilahi) döneme geçişin; ilahi dönemden köleci El mana anlayışı olan "iman ahdi" veya ikrar verme dönemine geçiş sancılarını anlatır.
Geçiş döneminin en temel sancılarından birisi cinsel seçilim yasası ve cinsel tanımışlıktır. Totem döneminin cinsel tanımışlık, grup aitliği ve izolasyon yasaları gereği cinsel tanımışlık “totem kardeşinle yatacaksın” diyen totem yasası veya totemi tabunun sosyolojisiydi.
"Totem kardeşinle yatacaksın" diyen ilke, ittifak yapan karşı gruptan totem kişilerle teması yasaklıyordu. İşte geçiş dönemi, bu gibi tabu durumları kırmak için ortaya çıkıyordu. İlahi ittifaklı grupların ve El ittifaklı ahitçe grupların nasıl ittifak yapabileceklerine dair bir kural ve kurallar silsilesiydi.
Bu kurallar ilahi dönem içindeyse üreten, geçiş ritüelleri karar sahibi ilahi yasalara göre ifade ediliyordu. Yok eğer geçiş dönemi seremonileri "ahitle" olunan dönem içindeyse ritüeller köleci tapımla, köleci biatle olunan anlayışa göre modüle ediliyordu. Her ifade geçmişin kolektif hafızasındaki ritüellere bir gönderme ve ritüelleri yorumlama işiydi.
Sürü dönemi cinsel yasaları kaba kuvvetle tanımlanan, ama kaçamakları pek bol olmakla kuralsızlıktı. İlk cinsel yasak bir kültür işiydi. Bir izolasyon yasaları işiydi. İlk geçiş dönemli izolasyon yasaları zorunlu olarak sürü müktesebatından totemi grup içine doğru daralmanın, kısıtlanmanın bir geçiş ritüeliydi.
İlk geçiş ritüeli bildiğimiz totem ve totemi tabu yasalarıydı. İlk geçiş dönemi sürü yaşamının rast gele ilişki biçimini “totem kardeşinle yatacaksın” diyen kural ile rastgele sürü içi ve sürü dışı ilişkileri yasaklamıştı.
İlk geçiş dönemi kültü, izole gruplar içinde ortaya konmuştu. İkinci geçiş dönemi ritüelleri de izole grup içinde çıkan üreten grupların birbirine uyum sağlamaları ve totemi dokunum tabusunu aşmak için ortaya konmuştu.
23/b
Yani “totem kardeşinle yatacaksın” diyen iç dokunum yasası olan totem yasaya karşı, ilahi ittifakların yapılabilmesi için ortaya konmuştu.
Bu ilahi dönemli ritüeller birbirine totem yiyeceği sunan figürlerdi. Ve bir figürde örneğin, anlatan gruba göre insanın keçiyle münasebeti yontulmuşsa; diğer bir yontuda da keçinin insanla münasebeti yontulmuştu.
Bu nedenle hikâye anlatıcılar grup geçmişinin bu türden cinsel seçilim hafızasına gönderilerde bulunmakla totem hafızalı müktesebatı, ilahi kuralın müktesebatıyla; yani eski sosyolojik anlayışlarını yeni olan ittifak sosyolojisi ile meşru etmektedirler.
Totem yasalardan beri olan cinsel kültürlü yasaların baskı ve basıncı ahitle olan geçiş ritüelleri içinde anlatıcılar kendilerini “Adam” olarak tanımlarken, karşı tarafı da Eva olarak yani cinsel partneri “kadın” olarak tanımlıyordu.
Böylece totem kardeşlerle yatma kültürü, "totem kardeşinle yatmayacaksın. Karşı grup Evalarla yatacaksın" anlamını veren bu heykellerle tarihi süreç geleceğe aktarılan fikir dram asyönü yontu belgeleriydi.
İlk geçiş dönemli temasların en ilki üreten grupların kendilerini yamyam gruplardan kurtarmak için üreten grubun kendi totem yiyeceği olan ürünü; yamyamlara canlarını kurtarmak için vermeleriydi. Fidye veya kurban sunularıydı.
Üreten gruplar yamyamlar için grup dışındaki belli bir yere kendi totem yiyeceği olan bir sunu bırakıyorlardı. Yamyamlarda birkaç deney tekrarı alışmalarla adeta "altın yumurtlayan tavuğu kesmiyorlardı (yemiyorlardı, dokunmuyorlardı)".
Böylece savaşma kabiliyetini az çok kaybeden yerleşik ve üretimle meşgul olan gruplar, yamyamlar karşısında bu sunularla veya kurbanlarla hayatlarını kurtarıyorlardı. Ve yamyamlarla sunu yapanlar arasında sunu ya da kurban yakınlaşması oluşuyordu.
Taraflar uzaktan birbirinin hareketlerini gözlüyorlardı. Yamyamlar sunucuları koruyorlardı bile. Yani üreten grubun güvenli yer olan tapınak alana bıraktıkları "sunuları", yamyamlarla aralarında bir çeşit yakınlık oluşturdu. Yakınsak bir teması sağladı.
Adem’le Hava aynı ilk temasın motifiyle kendi totem yiyeceğini karşı gruba kendisi takdim ediyordu. Bu motifteki tek fark kurban sunucu grupların her ikisinin veya her üçünün de üretim yapıyor olmasıydı. Yamyam ilişkileri bu girişim içinde devrede çıkmış gözüküyordu.
23/c
Bu takdime süreci içinde Hava Âdem’e kendi totem yiyeceği olan elmayı sunuyordu. Yani Hava kendi totem yiyeceği Elmayı yamyamlık dönemdeki gibi kurban ediyordu.
Çünkü eski yamyamlık dönemi temaslarının sunuları içinde bir totem yiyeceği “kurban etmenin” üreten grupla, yamyam grupları birbirine “yakınlaştırma etkisi” vardı. Âdem ve Hava da bu kurban sunusu ritüelleriyle birbirine yakınlaşıyor ve birbirinin "ittifak eşleri; ittifak kardeşleri" oluyorlardı. Bir kralın kardeşiyle evlenme anlayışının temeli buydu.
Bu yakınlaşma için "bir Âdem grubun Havva’sı kendi totem yiyeceği olan buğdayı karşı grubun Âdem’ine sunuyordu. Yani her durumda da Hava kendi grubunun totem meslek ürünü olan Elmayı veya buğdayı “ittifakı yakınlaşma olarak Âdem’e kurban ediyordu”. Buradaki totem yiyeceği yasağının etkilerini hatırlayın lütfen.
Grupları birbirine yaklaştıran kurban motifi, ittifak dilini, uzlaşma dilini, ikna etme üzerinde seremoniye etmektedir. "İttifakı birleşme olsun" anlamında gayret güden ittifakın ikna dili, gelişmiş bir köleci Hava ve köleci Âdem anlatısı içinde; "kâr yapıcı, ticari dil ile" aldatma, kandırma, hile dili olaraktan da belirtilecekti.
Âdem ve Hava anlatısı bu seremoni içinde şöyle bir totemi ve ilahi ittifaklı ritüellere geri bağlanım yaptıktan sonra asıl maksadı olan köleci anlayışı oturtmak için geçmişe ait seremoniyi köleci sistemin diliyle anlatmaya odaklanmıştı.
Köleci Âdem ile köleci Hava mana anlayışının El mana anlatısı içinde zaten aldatıcı, ikna edici, vaat tavizleri vardır. Köleci dil, tuzaklı dildi. Hileci dildi. Köleci dil daima El gibi hileli bir zarla oynayıp, hileli zara göre konuşuyordu.
İşte bu nedenle köleci dilin Âdem ve Hava’sının her biri farklı totem meslekli karşıt grup kişileriydi. Köleci anlatımla birbirini aldatan, birbirine tuzak kuran gruplardı. Vaat ve yasaklar mülk sahibi El ile mülksüz insana kurulmuş tuzaklardı.
İttifakın olmasını isteyen yılan motifli olan grup da köleci dil içinde köleci yapı anlayışına uygun olarak ara bozucu, yasağa karşı insanı heveslendirici ve yalandan vaatleri olan grup olarak tanımlanıyordu. Kendine mühlet verilen oluyordu!
İlahi dönemden köleci dönme doğru çıkmak için ortaya konan yasak bozucu seremoniler de kolektif alandan ayrılışın öyküsü vardı. Köleci kötülükler içindeki mülksüzlerin, kolektif cennetten çıkmasıyla yaşadıkları travmaları vardı. Köleci mantık bu travmaları, Âdem ile Hava’nın yasağı çiğnemeleri nedenle cennetten kovulma öğüdü olarak anlatıyordu.
Cennetten kovulmayı gerektirecek denli çiğnenen yasaklar neydi? Âdem ve Hava hikâyenin yukarıda beri anlatılan tarihsel geçmişi yoktu. Her şey birden puf diye öğretilmiş olarak ortaya çıkıyordu. Çünkü köleci mantık kendi öncesi tarihi yok sayıyordu. Ve köleci tarihi ezeli ve ebedi olan söylemleriyle tarihsel oluşu kendisiyle başlatan bir hilenin içine giriyordu.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.