- 195 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DÜŞÜNECEK İNSAN [3. Bölüm]
Cami çıkışında Yusuf Hoca’nın seslendiğini duyan Ahmet biran için Yusuf hocayla göz göze gelse de gizemli dedenin kim olduğunu da merak etmektedir. Tam dedenin peşinden koşmaya karar verdiği anda İbrahim :
İ : Ahmet hadi gidiyoruz ?
A : Nereye ?
İ : Çay simit Dedik ya ?
A : Haa tamam tamam. Yusuf hoca’da gelir mi bizle ?
İ : Soralım
…
A : Yusuf Hocam derse daha var. Bizimle çay içer misiniz?
Y: Saat kaç ? Hmm.. daha vakit varmış. Tamam hadi bakalım.
…
Ahmet yolda giderken aklına Zeynep gelir. Acil işi ne ola ki diye derin derin düşünür. Çay ocağına geldiklerinde hepsi bi masaya oturur ve Yusuf Hoca :
Y : Ahmet hayırdır. Pek bi düşüncelisin? Yoksa Cuma namazı kıldım diye pişman mısın?
A: Yok hocam ondan değil. Hocam. Öncelikle sizden çok özür dilerim. Bunca zaman bana yol göstermeye çalışınız ama ben o yoldan hiç gitmek istemedim.
Y : Ahmet. Biz insanlara balık vermiyoruz, tutmasını öğretiyoruz ama oltayı da kendin bulman lazım.
A : Nasıl yani hocam ?
Y: İnsan, rüzgâr gülü gibi rüzgâr nereye eserse o yöne dönmemeli. Hayatında biraz sabır biraz dirayet biraz da mücadele olmalı.
A: Peki bazı şeyler elimizden gelmiyorsa?
Y : Ne gibi?
A: Hocam ben 1999’daki depremde akrabalarımı, sevdiklerimi en önemlisi babamı kaybettim ?
Y: Düzce depremi. Duymuştum Ahmet. Allah rahmet eylesin.
A: Hocam rahmet okuyorsun da. Onların suçu neydi ? Babam 5 vakit camiye giderdi neden öldü. Neden ben değil de onlar. Neden ben babasız büyüdüm? Benim suçum nedir hocam ?
Y: Ahmet. belaların en şiddetlilerine Allah’ın en sevdiği kulları olan -başta Efendimiz (ASM) olmak üzere- peygamberler ve sâlih kullar maruz kalmıştır. Eğer zannedildiği gibi musibet mutlaka kötü bir şey olsaydı, o zaman Allah, en sevdiği kullarına bela ve musibetleri vermezdi. Çünkü hadis-i şerifte ifade edildiği gibi:
“En ziyade musibet ve zorluklara maruz kalanlar, insanların en iyisi, en kâmilleridir.”
Hem hastalık, musibet ve doğal felaketler karşısında sabretmektir. Böylece insan, aczini ve zayıflığını hissedip Rabbine sığınması ve sabretmesi neticesinde büyük sevaplar kazanır.
Ahmet. Bizim Allah’a sürekli hüsn-ü etmemiz lazım. Ki bu da ibadettir.
Ahmet’in içir huzur kaplar. Sanki kilitli bütün kapıları açılmış gibidir.
A: Peki hocam bu dediklerinizi düşüneceğim.
Y: Ooo gençler hadi vakit gelmiş doğru okula. Zaten benim dersim. Geç kalmayalım..
….
Ahmet ve arkadaşları sınıfa geçerlerken, Yusuf Hoca’da öğretmenler odasına girmiştir. Yusuf hoca Ahmet’in bu son haline sevinç içerisinde en yakın arkadaşı olan Sezai Hocaya anlatmaya başlar. Sezai Hoca, Din kültürü hocasıdır ve bir Edebiyat Öğretmeninin bunu nasıl yapabildiğinin hayretleri içerisindedir.
…
Ahmet sınıfa geçmiştir ama Zeynep’le Hatice’nin sıraları boştur. Gelirler diye düşünür ama dakikalar tükendikçe merakı daha da artar.Dersin başlamasına son 5 dakika kalmıştır ve hemen bir karar vermelidir.
İşte karar ânı..
Ahmet derse devam mı etsin
yoksa Zeynep’i aramak için okuldan mı kaçsın ? karar sizin ?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.