- 179 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Totemi Dil 25 / 26
25
Hiçbir zaman var olmamış ve var olmayan bir düzleme göre mülk sahibi daha siz ana rahmine düşmeden önce "ben sizin rızkınızı yeryüzüne saçtım. Gidip arayın bulun” diyordu.
Ne tırtıl kendisini kuşun rızkı olarak görüyordu. Ne insan aslanın pençesinde parçalanmayı minneti bir rızk olma hissiyatıyla duygular yaşıyordu.
Ne de ceylan kurdun önüne gelerek buyur ben senin bu günkü rızkınım diyordu. Akıllar bir kez peynir ekmekle insana yedirilmişti. İşte El ‘in takdiri böylesi bir anlayışın egemen olduğu ortamın içine sizi doğduruyordu!
Rızkı nerede arayacaktınız? Hiç kuşkunuz olmasın ki siz rızkınızı mülk sahiplerinin emrinde, mülk sahiplerinin mülkünde ve mülk sahiplerinin dilediği kadar bir pay karşılığında çalışmanız olan emek harcaması içinde rızkınızı arayacaktınız.
Pekiyi mülk sahibi mülkü için emek harcamış mıydı? Ya da mülk sahibinin emeği, nasıl bir emekti ki kolektif gücü hak eder denliydi?
Hemcinslerimiz verili düzlem içinde rızk bilinci olmadan, yakından uzağa doğru buldukları her tür besini tüketiyorlardı. Tükettikçe yeni besin alanı bulmak için daha uzak mesafelere doğru yiyecek aramaya çıkıyorlardı. Bu sürek hareketi içinde mevsimler değişiyor, süreç tekrar yeni döngüsüne başlıyordu.
Hemcinsler bu döngü içinde karşılıklı ve transfer emeklerini paydaşlı olarak birleştirip kullanmayı öğrendiler. Transfer emek kullanımı, paydaşlı kolektif bir artık zamanı ortaya koydu. Kolektif bir artık zaman da giderek paydaşlı ve amaçlı eylemlere dönüşmenin mucizesi oldu.
Kolektif alan içindeki artık zaman paydaşlı bir üretim ilişkisini ortaya çıkardı. Yani rızk yeryüzüne saçılmamıştı. El ‘în rızk dediği kolektif payınızdı. Paydaşlığınızı yok sayıyordu. Çünkü El paydaşlardan koparılmış bir kolektif ligin sahibi olacaktı.
Kimse yeryüzünde rızkını aramıyordu. Rızk olgusu (pay olgusu) karşılıklı transfer emekler üzerinde kolektif alanla ortaya konmuştu. Her şey kolektif etkiyi yok sayma pahasına yalandı.
Kolektif etkiyi bilirseniz; El ‘in keyfine göre veya El ‘in dilemesine göre rızk dağıtmasına inanmazdınız. Olmayan ve olmadığı için de inandırıcı bir rızk dağıtma ekseninde meşrulaşmak yerine; kolektif etkili eksen üzerinde somut transfer emeklerinizle rızk ya da payınızı meşrulaşacaktınız. İki söylem arasında fersah fersah mesafe vardı.
Kolektif alan olmasaydı ne payınız ne rızkınız olurdu. Ne de El olurdu. Köleci alan, kolektif alanlı pay sahiplerinin payını, paylaşımını, sinerjini kolektif emeğini; yok sayarak rızk anlayışını benimseterek ortamın nesnel olgular ilişkili bilgi akışını karartmıştı.
26
Ortada kaldırılan kolektif dil kavramları yerine rızk vermeyi, keyfe göre rızk dağıtmayı ve alın teri gibi köleci dil kavramlarını ortaya koymuştu. Artık öğrenme ve öğretme dili köleci mantıklı dil üzerinde öğrenme ve köleci mantığa göre düşünmenin dili olan fasit daireydi (kısır döngüydü).
Alın teri söyleminin kolektif bir geri bağlanım mesajı yoktu. Alın teri mülk sahibinin mülküne karşı çalışmaydı. Ve hiçbir nesnel karşılığı olmamakla mülk sahibinin takdirinde olan bir ödeme biçimiydi.
Kolektif inşa oluşurken mülk ve mülk sahibi olmadığı için soyut bir alın teri kavramı da yoktu. Evet çalışırken terliyoruz da su içmek, dinlenmek dışında terin bir karşılığı yoktu. Ter, emek yerine kullanılır dersek bu iki kere salağa yatmak, cahilliği ikiye katlamak olur. Çünkü bu durum teri, emekle eşleştirilir.
Oysa emek köleci bir dil kavramı olmayıp, kolektif bir dil kavramıdır. Karşılıklı olan kişisi transfer emeğe kolektif emek diyoruz. Dikkat ederseniz emekte karşılıklı emek var. Transfer emek var. Ve kolektiflik emeklerin kolektif bağlaçla kolektif anlamı var.
Kolektif atıflar olmadan emek kavramı ortaya konamaz. Oysa alın teri ile eşleşen emek, işverenin parası; mülk sahibinin mülkü karşısındaki "emek durumuna indirgenir". Emeğin tarihselliği kalmaz.
İşte siz bu kolektif emek kavramı olan anlamı olduğu gibi alın teri ile eşleştirmekle hem bilgiyi hem kolektif geçmişi karartıyorsunuz. Emeği, mülk karşısında ve mülk sahibi karşısındaki alın teriyle bilerek veya bilmeyerek aynılaştırıyorsunuz.
Mülk sahibi zaten emek kavramının çağrışımlarını unutmanızı istiyor. Tıpkı rızk söylemiyle kolektif payınızı ve kolektif paydaşlığınızı unutturduğu gibi. Emek dendiğinde işverenin parası ya da mülk sahibinin mülkü karşısındaki “alın terini anlamanızı” istiyor. Burada kolektiflikten eser yoktur.
Kısacası tarihsellik emek dediğiniz zaman kolektif alanı, transfer kişi emeklerini, kolektif bağlacı pay ve paydaşlığınızı çağrışırken; alın teri işverenin parasının, mülk sahibinin mülkü karşısındaki aczi yetinizi haklaşama gayretidir. Oysa emeğin zorunlu ve somut bir kolektif pay ve paydaşlık karşılığı vardır.
Kolektif de hiç kimsenin olmayan ve herkesle olan. Herkesle ortaya konandır. Tek başına hiç kimsenin kolektifliği ortaya koyması olanaklı değildir. Bu nedenle verili düzlem olan doğada hiçbir zaman emek yoktur. Dalda koparıp yediğiniz elmaya harcadığınız işe kimse emek diye, alın teri diye pay vermez.
Dalda koparıp kolektif alana getirdiğiniz elma, size yavru bakımına karşılık oluyorsa işte bu emektir. İşte emeğin anlamı karşılıklı transfer emeklerden doğar. Değilse emek mülk karşılığında ortaya konmamıştır. Bu beş bin yıllık bir illüzyondur.
Rızk söylemiyle, alın teri söylemiyle, mülk sahibinin takdiri söylemiyle kolektif olan kolektif pay ortada kalka. Kolektif payın, kolektifi paydaşlar olmanın, sinerjinin ve kolektif emeğin, geri bağlayıcılığı ortada kalkar. Bir nebi kendi öğretisi içinde mülk sahibine ya da işverene "Amelenin ücretini alnının teri kurumadan verin" der.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.